Toplumdaki güven duygusu zedelendi

Siz bakmayın yollarla, köprülerle, havalimanlarıyla böbürlenenlere...Gelecekten bugüne baktığımızda “hızla gerileyen bir ülke” göreceğiz.

Haberin Devamı

 

Zira ülkeler ancak çoğulcu demokrasiyi benimsediklerinde gelişirler.
Düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün olmadığı yerde çoğulcu demokrasi olduğunu iddia etmek açıkça yalan söylemektir.
Bizim ülkemizde...
Basın kuruluşlarının saldırıya uğradığı, haber ajanslarının basılıp muhabirlerin “terörist” diye gözaltına alındığı, gazetecilerin kafasına silah dayandığı, polisin zor kullanarak ve biber gazı sıkarak gazete binalarına girdiği 2010’lu yıllarda ne ifade ne de basın özgürlüğü var.
Olduğunu söyleyen yalancıdır.
***
İnsanı insan yapan şey özgürlüktür.
Bizim düşünmemizi, düşüncemizi ifade etmemizi ve düşüncemizi yaymamızı engelleyenler bu özgürlüğümüzü elimizden alıp bizi insan yapan şeyi gasp etmiş olmuyor mu?
“Yalnızca bir hükümetin taraftarı, sadece bir partinin üyeleri (ne kadar kalabalık olurlarsa olsunlar) için olan özgürlük, özgürlük değildir. Özgürlük her zaman, en azından farklı düşünenlerin özgürlüğüdür.”
İçinde bulunduğumuz tabloya isim niyetine verilebilecek bir Rosa Luxemburg sözü bu.
Zaten bir düşünce veya ifade, devleti ve hatta toplumu rahatsız etmiyor olsa, o özgürlüğe neden ihtiyaç duyulsun ki?
Fikirler ifade edilmeden, üzerlerine tartışılmadan, bireylere nasıl düşünmeleri gerektiği dikte edildiğinde, o toplum bırakın gelişmeyi, her geçen gün yaratıcılığını yitirip yobazlaşmıyor mu?
Bizde iktidarın taraftarları dışındakiler farklı düşündükleri için hain ve suçlu ilan ediliyor, haysiyet cellatlarının sütunlarına ve çenelerine düşüyor, bazıları cezaevini boyluyorlar, bazılarının kurumlarına el konuluyor.
Farklı düşünenlerin suçlu muamelesi gördüğü bir yerde özgürlükten, özgürlüğün olmadığı yerde de mutluluktan söz edilemez.
Bırakın diğer özgürlükleri, düşüncemizi 50 kere tartıp kırparak ifade eden, bazen ağzımızı bile açamayan bizler, bu toplumun bireyleri, her geçen gün daha da mutsuz insanlar oluyoruz.
Ve korkarım, bu böyle giderse, daha derin bir mutsuzluğa kapılıp anlık mutluluklarımıza bile hasret kalacağız.
***
Son gelişmelere bazılarının tepkisi duygusal oluyor.
Geçmişte bir kesimi mağdur edenlerin bugün haklı sebeplerle olmasa da “ettiklerini bulduğuna” inanıyorlar.
Bu tür kindar ve ruhani yaklaşımların zamanı değil. Böyle hesaplaşma olmaz.
Şu anda çok daha büyük bir meselemiz var.
Toplumdaki güven zedelenmiş, tuzla buz olmuş vaziyette. Ve tamiri de epey zor.
Montesquieu’nun dediği gibi; “Her şeyin sonunda adil bir mahkemenin bulunabileceği inancı toplumda en büyük güven duygusunu sağlar.”
Bu memlekette her şeyin sonunda adil bir mahkeme bulunduğuna inanan kaldı mı?
Bence kalmadı.

Yazarın Tüm Yazıları