Onlar artık mülteci değil, Türkiyeli

“ARAPÇA ile Türkçenin farkı” desem, alfabeye ve dilbilgisine girmeden önce akla ilk Arapçanın tersten okunduğu gelir. Acaba biz de meseleyi tersten mi okuyoruz?

Haberin Devamı

Mevzu, Suriyeli mültecilerin çocuklarının eğitimi için Gaziantep’te kurulması tasarlanan üniversite.

 

Suudi Arabistan’ın işbirliğiyle kurulacak üniversitenin Arapça eğitim vermesi planlanıyor.

 

Buraya kadar her şey tamam iken, “Neden Arapça?” sorusu meselenin kilit noktası olarak beliriyor.

 

Ortaya konulan dil tercihi, aslında bizim Suriyeli mültecilere bakışımızın özeti.

 

*

 

5 yıl önce başlayan iç savaşın ardından önce biner biner, ardından on biner on biner geldiler.

 

Haberin Devamı

Hükümetin verdiği rakama göre şu anda tamı tamına 2 milyon 411 bin kişiler.

 

Bahsettiğimiz üniversite projesi de dahil olmak üzere bu insanlar için ürettiğimiz politikalar, buradan bir gün gidecekleri motivasyonu üzerine kurulu.

 

Oysa gerçek öyle mi?

 

Sahiden gidecekler mi?

 

Bakın Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Doç. Dr. Murat Erdoğan ne diyor:

 

Ülke içindeki Suriyeliler konusunu görmek istemiyor devletimiz. Hâlâ, Esad giderse biz bunları göndeririz umudu var. Ama bu bir hayal. Suriye’de bugün acil bir çözüm sağlandı desek bile, bu insanların yarısından fazlası ülkelerine dönmeyecek. İstemeyecekler dönmeyi.” (Kaynak: BBC Türkçe/Selin Girit)

 

*

 

Mülteciler konusundaki önemli görüşleri ve sağduyulu tavrıyla devletin attığı adımlara da ışık tutan Doç. Dr. Erdoğan değil yalnız bunu söyleyen.

 

ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’nde hazırlanan bir raporun başlığı ‘Evlerine dönecek gibi görünmüyorlar: Suriyeli mülteciler ve Türkiye ile uluslararası toplumun önündeki zorluklar’.

 

Haberin Devamı

İşte bakmasını bilen gözlerin gördüğü manzara bu, yani ‘Dön-me-ye-cek-ler’.

 

O halde ne yapmak gerekiyor?

 

*

 

Bu büyük yabancı nüfusun kendi toplumumuz için gelecekte sosyal risk oluşturmaması adına yapılabilecek tek şey var...

 

Acil, kapsamlı ve gerçekçi bir planla Suriyeliler çok hızlı bir şekilde bu toplumla bütünleştirilmeli.

 

Belli ki hükümet de bunun farkında, bir adım atarak Suriyelilere istisnasız çalışma izni verileceğini açıkladılar.

 

Geç kalmış olsa da önemli bir hamle. Çünkü 2 milyon 411 bin Suriyeliden sadece 7 bin 351’inin çalışma izni var.

 

İzni olmayanlar için ise seçenekler dar.

 

Kayıt dışı çalışıp emeklerinin sömürülmesine müsaade etmek ya da karınlarının doyacağı başka bir yaşamın hayaliyle sonu belirsiz bir yolculuğa çıkmak zorundalar.

 

Haberin Devamı

Ama bu düzenleme her şeyi değiştirebilir.

 

Kendilerini buraya ait, burada güvende, evlerindeymiş gibi hissedebilirler.

 

Tam da olması gerektiği gibi.

 

Artık anlıyoruz ki, geçici tedbirler sorunu derinleştirmekten öteye gitmeyecek, bu net.

 

Gelecek yılları kurtarmak için onları bu toprakların kalıcı unsurları olarak görmeli, çocukların durumunu özellikle önemsemeliyiz.

 

Aynı dili konuşmayan insanların aynı hayatı paylaşmalarını bekleyemeyeceğimizden, bunu Türkçe yapmalıyız, Arapça değil.

 

Ve hiç vakit kaybetmeden...

Yazarın Tüm Yazıları