Memleketi mezarlığa çeviriyoruz

Karaman faciasıyla yine oturduk aynı şeyleri tartışıyoruz. Madende çalışma koşulları neydi; iş güvenliğinin düzeyi yeterli miydi; ne kadar ceza kesilmişti...

Haberin Devamı

Bunları konuşmalıyız elbette. Ancak bu bizim detaylarda kilitlenip büyük resmi görmemize engel olmamalı.
Çünkü büyük resmi görmediğimiz sürece –bu ülkenin iş güvenliği standartlarını kısa vadede mükemmelleştiremeyeceğimize, maden sahiplerinin sorumlu davranmasını tek gecede sağlayamayacağımıza göre- iş cinayetleri artarak sürecek.
Büyük resimde bizim kalkınma modelimiz yer alıyor. İnsanı ve doğayı hiçe sayan, rakam odaklı kalkınma modelimiz. Çok zengin, çok güçlü, çok büyük ülke olacağız hırsıyla, aceleyle sarıldığımız bu kalkınma hayalinin insanlarımızın canına mal olduğunu bir an önce fark etmemiz gerekiyor.
Her büyük yatırıma baktığımızda gurur duymuyor ama “Buranın yapımında şu kadar işçi ölmüştü” diye düşünüyorsak artık burada ters giden bir şeyler yok mu?

*

Haberin Devamı

Bizim cevherimiz yerin altındaki değil, üstündeki.
Bizim değerli varlığımız kalitesiz linyit kömür değil, tarımımız.
TEMA Vakfı’nın geçtiğimiz yıl Konya Karapınar’da planlanan kömür madeni ve termik santralin sakıncalarına değinen Konya Kapalı Havzası’na dair raporunu açıklarken Doç. Dr. Erhan Akça şöyle demişti:
“Biz 400-500 yıl önce keşfedilen bir Amerika değiliz. 10 bin yıldır geleneksel arazi kullanım kültürümüz var. Bugün buğdayın evlatları Anadolu’da yaşıyor ama biz buğdayı ABD’den, Arjantin’den getiriyoruz. Bizim meracılığımız var, tarımımız var, sulu tarımımız, her şeyimiz var. Bu modelde herkese para var. Ama biz bu sistemin göbeğine bambaşka bir hançer sokuyoruz. Oysa dünyada her yer aç kalırken Anadolu aç kalmadı. Geleneksel kültürümüzü bozmaya çalışıyoruz. Yunanistan, İspanya ve İtalya’nın ekonomik krize girmesinin nedeni tarımdan uzaklaşmasına bağlanabilir. Evinizde unla şeker olduktan sonra borsa yükselse ne olur, yükselmese ne olur. Maydanozun kilosunu 10 liradan alıyorsanız oturup düşünün. Petrolün fiyatı artabilir, arabasız yaşayabilirsiniz ama yiyeceksiz yaşayamazsınız. 1990’larda bin tane kriz oldu ama biz Yunanistan’ın durumuna düşmedik. Çünkü Anadolu’da hala bulgur, tereyağı, peynir üretiliyor. Bizim köyden peynir gelmezse Türkiye batar.”

*

Haberin Devamı

Aynı toplantıda konuşan Prof. Dr. İsmail Duman ise facianın olduğu Karaman’a 200 kilometre mesafedeki Karapınar’da kömür madenciliği yapmayı ‘buğday ambarını ateşe verme’ye benzetmişti.
Yeraltı sularının madencilik için sorun teşkil ettiğinin altını çizerek şöyle demişti: “Açılacak kazı çukurlarına farklı noktalarda yeraltı suyunun hücum edeceğini görmemek mümkün değil. Siz bu yeraltı gölünün altındaki kömürü çıkaracaksınız. Denizaltı madenciliği yapacaksınız. Hayırlı işler!”
Yani bizim esas sorunumuz bilinçsiz, yanlış ve agresif kalkınma modelimiz.
Uzmanlara samimi olarak danışmadan, farklı yolları masaya yatırmadan, formalite icabı kontrol ve kararlarla memleketi koca bir mezarlığa çeviriyorsunuz.
Yazıktır, günahtır.

Yazarın Tüm Yazıları