Tatlı Ayşe güzel Ayşe

Sevgili Ayşe...

Haberin Devamı


Sevgili muzip Ayşe, güzel Ayşe, iyilik perisi Ayşe...
Evvelsi gün uyandığımda geldi haberin, gitmişsin.
Nereye gittin Ayşe? Gitmedin mi yoksa?
Görüyor musun bizi, okuyor musun bu satırları?
Görüyorsun belki, uzaklardan bir yerlerden. Belki de yakınlardan.
Belki de ben bu yazıyı yazarken masada tam karşımda oturuyorsun Ayşe.
En azından ben öyle hayal ediyorum.
Bırak da edeyim.
Muzip muzip gülüyorsun, bir elin yanağında, bir elin masada, “Yaz, yaz, bakalım neler yazacaksın” diye merak ediyorsun...
Biliyorsun aslında ne yazacağımı, seni sevdiğimi biliyorsun çünkü.
Sevgiyle birbirine bağlanmış insanları ne mesafeler ayırır ne de yaşam denen kısacık zaman dilimi...
Sevginin olduğu yerde ne ölüm var, ne korku var, ne üzüntü, ne de karanlık bulutlar.
Sevgi ölümsüz, sevgi sonsuz, sevgi bir yerlere hapsedilemiyor, o yüzden biz seninle hiç kopmayacak bir bağ kurduk Ayşe.
Ben dış kapının mandalıyım aslında, sen tüm yakınlarınla, sevdiklerinle, güzel kızınla, güzel babacığın ve amcanla, güzel kardeşin Ayça’yla, seni derinden seven okurlarınla kurdun o bağı esas.
O bağ bir kez kuruldu mu veda yok, “son” yok, güzellikler, ince hisler ve ışıl ışıl, güneşli bir iklim var Ayşe.
Değişmeyen bir mevsim var orada, pamuk gibi sarıyor insanı, mutlu ediyor...
Sakin, masmavi bir denize bakıyorsun böyle; alabildiğine sakin, huzurlu, insanı rahatlatan bir sessizliğin içinde...
Güzel bir yerdesin, biliyorum. Tamam, üzgünüm şimdi ama üzülmemi istemezsin, onu da biliyorum.
Üzüntüye tahammülün olmadığı için, kimse üzülmesin diye iyilik meleği olmadın mı sen? “Yetiş Ayşe” ile dertlere derman bulmadın mı?
Güçten düşmüş, savunmasız olan kim varsa erişip kötülük görmesinler diye uğraşmadın mı?
Başkası üzülmesin diye sen üzüldün, sen dertlendin, canını dişine taktın, şimdi biz burada üzülürsek, bize kızarsın, değil mi?
Kızarsın, biliyorum.
Biliyorum biraz bencilce ama izin ver de üzüleyim. En azından seni bir daha göremeyeceğime üzüleyim.
Ama senin gittiğini kabul etmeyeceğim bak onu şimdiden söyleyeyim.
Bazı insanlar ölümsüzdür Ayşe.
Kaç kişinin hayatına dokundun, değiştirdin... Kaç kişinin hislerine tercüman oldun...
Kaç kişiyi güldürdün o muzip yazılarınla...
Kaç kişi o satırlarda karanlık bir günde güneş ışığı görmüş gibi hissetti, gülümsedi?
Sayamazsın, hiç uğraşma.
Sen bunları yaptın, “ölümlü” olmak için artık çok geç Ayşe.
İşte tam da bu yüzden, seninle ilgili geçmiş zaman kipi kullanmayı reddediyorum.
Kaç kişiyiz bilmiyorum ama çok kişiyiz, bak onu biliyorum.
Tanıdığım, tanımadığım tüm yakınlarının, okurlarının, hayatına dokunduğun herkesin sevgisini ben kalbimde hissediyorum.
Sen de hissediyorsun biliyorum.
Seni çok seviyorum.

Yazarın Tüm Yazıları