Ruh tahribatı üzerinden rating

Tarz yarışması, malum bu sezon doğurdu. Aynı anda yayınlanan ve rating savaşına giren birbirinin neredeyse tıpatıp aynısı iki program söz konusu.

Haberin Devamı

Birisi uzun vadede muhakkak ön plana çıkacak, fakat şimdilik söz söylemek için erken görünüyor. İkisinde de alanında başarılı ve tanınan iyi isimler var, yarışmacıların profili ise üç aşağı beş yukarı birbirine benziyor.
Bu tip reality show’ların yapısına hayli aşinayız; jüri üyeleri ve yarışmacılar, bir sebepten dolayı bir araya getiriliyorlar.
Bu defa konu moda ve tarz. Seçilen kızlar güzel ve alımlı, mümkün mertebe birbirinden farklı karakterde ve “sivri” olanlar özellikle tercih ediliyor gibi görünüyor.
Program moda ve tarz eleştirisi etrafında şekilleniyor, fakat biliyoruz ki bu tip yarışmaları izlettiren şey kızların “baktırma” potansiyelleri ve kavgaları. (Sivriliklerin, kavgaların, atışmaların, çatışmaların desteklendiğini geçen hafta eski yarışmacılardan bir hanım kızımız zaten ağzından kaçırıverdi.)

Doğru, akşama kadar birbirini övmelerini ve “Efendim zatıaliniz bugün pek hoş olsa da kafanıza kondurduğunuz kuş beni işkillendirmedi değil” türü tatlı atışmalar yapmalarını beklemiyoruz. Baktıran, izleten şey kavga.

Bu yarışmalara 19, 20, 21 yaşında katılan kızları görüyorsunuz. Bu genç kadınların hayata yeni adım attıkları ilk yetişkinlik yıllarındaki ilk büyük deneyimleri bir reality show oluyor.
Kendilerini neyin içine attıklarının farkında değiller. Pek çoğu oyunculuğa hevesli. Bu tür yarışmaları bir basamak olarak algıladıklarını açıkça söylüyorlar.
Reality show sillesine kendilerini psikolojik olarak hazırlamaları mümkün değil. Bir kere, yarışmayı izleyenlerden çok yorum alacaklar. Yerli yersiz, sebepli veya sebepsiz eleştiri yağmuruna tutulacaklar. Birbirlerini acımasızca eleştirecekler, aşağılayacaklar, olmadık laflar edecekler; ruhları tahrip olurken, rating elbette yükselecek.
Normal bir adamın 50 senelik hayatına denk gelecek miktarda yerli-yersiz eleştiriyi, birkaç günde, ayda deneyimleyecekler. Sünger gibi içlerine çekecekler.
Henüz hayatlarının başında, kendilerine yönelik oturmuş algıları olmadığı için zorlanacaklar dolayısıyla. Hangi eleştiriyi içselleştirmeleri, hangisini içselleştirmemeleri gerektiğini bilemeyecekler.
Başkalarının acımasız sözlerine, kimi zaman sosyal medya üzerinden gelen hakaretlere göre sağlıksız bir benlik algısı oluşturacak, lüzumsuz savunma mekanizmaları geliştirecekler.
Fiziksel güzellik, mükemmellik, kusursuzluk peşinde koşacak, hayatlarını “başkaları tarafından beğenilme” saplantısı üzerine kuran kadınlara dönüşecekler.

Bu tip yarışmalara katılma hevesiyle gelen kızınız, oğlunuz olursa ona bir kere sorun.
Yavrum, hayata bu şekilde başlamak istediğine emin misin?

Yazarın Tüm Yazıları