Okusaydınız bilirdiniz

Okumanın en güzel yanı nedir biliyor musunuz?

Haberin Devamı

Tarih boyunca dünyanın çeşitli yerlerindeki insanlar, toplumlar ne yapmış, nasıl davranmışlar, bunları öğrenmek...
Halkın iyiliği için mücadele edenler bir yanda, kişisel çıkarları için çalışanlar bir yana...
Nasıl sonuçlar elde etmişler?
Ne sonuçlarla karşılaşmışlar?
Bunları okumak...
Çıkar uğruna olmayacak yalanlar söyleyen ve kendi insanını ateşe atanlar ülkeleriyle birlikte kendilerini de nasıl karanlığa sürüklemişler, bunları görmek...
Tarih boyunca farklı çağlarda var olmuş devletlere, birbirinden apayrı karakterdeki toplumlara bakınca, anlıyorsunuz ki...
Koşullar zamana göre, coğrafya veya iklim koşullarına göre, hükümdarlara göre, liderlere göre, inançlara göre değişmiş, fakat insan davranışı, temelde değişmemiş.
1500 yıl önce kendi halkını çıkarı için ateşe atan da aynı davranmış, bugün de aynı davranıyor...
Mesele kişisel çıkar ve güç sarhoşluğu olduğunda, 1500 yıl öncesinin insanı da aynı, bugünkü de.
Peki bu bilgiler ne işe yarıyor?
Tarihin amacı nedir?
Tarih bilimi neden var? Neden kitaplar var?
Neden “tarih yazıcılığı” var?
Tespit yapalım diye değil, onu okuyup ders çıkaralım diye var.
Geçmişteki olayları inceleyelim, nedenlerini öğrenelim, kötü sonuçlardan bir fikir edinelim ve benzer hataları tekrar etmeyelim diye var.

¡¡¡

Bugün bakıyoruz, bırakın dünya tarihini, kendi tarihinin bir sayfasını bile açıp okumamış, öğrenmemiş, neyin neye sebep olabileceğini kavramaktan çok uzak, sadece kişisel çıkarlar etrafında şekillenmiş bir hareket, beyaza siyah, elmaya armut diyor.
Bunu demekle kalmıyor, halkın önemli bir bölümüne, ortadan duran elmanın armut, beyazın da siyah olduğuna ikna etmek üzere kara propaganda yapıyor.
Elmanın armut, beyazın da siyah olduğuna ikna edilen kitlenin temsilcileri, Hürriyet’i, gazetemizi basıyor.
6-7 Eylül Olayları’nın yıldönümünde, yalan propaganda ile ateşlenmiş 6-7 Eylül ruhunun hiçbir yere gitmediğini kanıtlarcasına cam çerçeve indiriyor.
Twitter’daki troll hesapları, “Aklınızı başınıza alın, içimizdeki ateşi dışarı püskürtmeyelim” tehditleri savuruyor.
Kara propaganda ile arzu edilen tarafa çekilmiş, yalana inandırılmış kitleleri kullananlar, doğrunun peşinden gidenleri korkutarak ortadan kaldıracağını, sindireceğini zannediyor.
Fakat gerçek üç tane değil.
Gerçek, bir tane.
Doğru bir tane.
Doğrunun peşinde gidiyorsanız, orada korku olmaz.
O yüzden doğrunun peşinde giden satırlara korku uğramıyor.
Uğramaz.
Zalimin yarattığı korku rüzgarı, ancak zulümden çıkarı olanı korkutur.
Şiddet, baskı, elmaya armut-siyaha beyaz demeler, ağır küfürler, ağır tehdit, insan; bunların hiçbiri doğrunun peşinde giden insanları korkutmaz.

¡¡¡

Tarihin akışını, zalimden korkmayanlar değiştirmiş.
Okusaydınız, bilirdiniz.

Yazarın Tüm Yazıları