Hayvanlarla hayatı öğrenmek

Kendimi hatırladığım günden beri hayatımda kediler, köpekler, balıklar ve başka hayvanlar var.

Haberin Devamı

Eğer “hayvan sevgisi” olmayan bir evde büyüseydim, bugün farklı bir insana dönüşürdüm, eminim.
İlk hatıralarımda balıklar ve kaplumbağalar... Büyük bir özenle onlara baktığımı, beslediğimi, öldükleri zaman kibrit kutularına bedenlerini koyup bahçeye gömdüğümü anımsıyorum...
Sonra bir kedi, bir kedi daha, ardından bir köpek...
İnsanlar kadar uzun değil ömürleri, her kayıpta insan ailesinden birini kaybetmişçesine acı çekiyor.
Sanırım bu yüzden bugün kendi evimi bir hayvanla paylaşamıyorum... Senelerce hep bir “hayvan kardeş” ile büyüdüm, şimdi kendi evimde bir hayvan ile birlikte yaşamaya çekiniyorum. Resmen “ölüm acısı”ndan korkuyorum.
İnsan hayat kadar ölümden de çok şey öğrenmiyor mu?
Evimde bir hayvan beslemiyorum ama aracımın bagajı köpek mamasıyla dolu. Kuşlarım var her gün camda buğday isteyen... Kediler var, sayısını bilmediğim.
Yine de evde bir hayvana “Annelik” etmeye cesaret edemiyorum, uzaktan bağ kuruyorum ancak.
Bende vaziyet böyle ancak ailemin evinde başka.
Oğulları Pako’nun 2005’ten beri insan annesi, insan babası, iki ağabeyi, bir de ablası var, o da benim.
Bu sevgi dolu kara oğlan en çok annesiyle babasını seviyor tabii, babası mutfağa gitse bile “Yoksa beni bırakacak mısın?” gözleriyle gidişini izliyor. Her ne kadar gidilen yer mutfak veya bakkal olsa da dönüşler onda heyecan yaratıyor...
Köpek sahipleri iyi bilirler, köpekler empati kurabilen, insanların hislerinden anlayan varlıklardır.
Ağlarsınız, gelir yanınıza elinizi yalar. Patisini dizinize koyar ve “Neden ağlıyorsun, ağlama” gözleriyle size bakar. Hastalanırsınız, bir hastabakıcı edasıyla başınızdan ayrılmaz.
Yalan söylemek, vefasızlık, kurnazlık, sahtekarlık gibi “insana has” çirkin özellikler onlarda bulunmaz. Ha, elbette bir saniyelik dikkat dağınıklığınız sonucu böreğinizi kaçırmasından veya kaşla göz arası pasta tabağını yalamasından bahsetmiyorum...
Bazen zamanla köpeklerin “O benim sahibimdir, babamdır” davranışı değişebiliyor. Hayvan, kendini koruyucu, kollayıcı bir “baba” rolüne sokabiliyor...
Pako bugüne kadar hep yerde yattı, evlerde yaşayan diğer köpekler gibi. Fakat son zamanlarda babamın üzerine çıkıp bildiğiniz, üzerine serilerek yatıyor. “Korumak” istiyor yani, “Ben varken babama bir şey olmaz” mesajı veriyor bize. Ağladığımda patisini dizime koyarak boncuk gözleriyle beni nasıl avutuyorsa, annesi hastalanırsa başında duruyorsa, babası uyurken de ondan uzak durmak istemiyor.
Herkesin bu hisli canlılarla iletişim kurmasını, kurabilmesini isterdim. Ülke olarak, toplum olarak iyileşmek istiyorsak, en çok buna ihtiyacımız var.
Hayvanlara işkence edenlerin haberlerinden, insanın yüreğini dağlayan videoların paylaşımlarından ziyade, hayvanlar aracılığıyla kendini tanımış, iyileşmiş, hayatı öğrenmişlerin öykülerine tanıklık etmek isterdim.
Siz benim gibi yapmayın, “Ölecek ve çok üzüleceğim” demeyin, uzaktan bağ kurmak yerine evinizi ya barınaklardan ya da sokaklardan bir cana açın.
İnanın “iyileşeceksiniz”...Daha da önemlisi, “iyileştireceksiniz”...

Yazarın Tüm Yazıları