Telefonda hipnoz!

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Afganistan’dan dönerken uçakta gazetecilere şunu söyledi:

Haberin Devamı

“PYD bizim için PKK ile eştir, o da bir terör örgütüdür. Amerika’nın böyle bir desteği, açıktan açığa söyleyerek bizden ‘evet’ ifadesini, yaklaşımını beklemesi çok çok yanlış olur.”
Sonra Kobani için de şöyle konuştu:
“Niye illa Suriye, niye illa da Kobani diye sormak lazım. Irak’ın üçte biri gitti, acaba bu üçte birde niye hiç rahatsız değil bunlar. Varsa yoksa Kobani, neden? Bunlar manidar.”
Ve uçaktan inmesinin üzerinden bir saat bile geçmeden Obama ile telefonda konuştu, bütün fikri değişti!
Amerika, Kobani’de PYD’ye uçaklar ile silah ve tıbbi malzeme yardımı yaptı, arkasından da Türkiye, sınırını Kuzey Iraklı peşmergelere açtı ki Kobani’ye yardıma gidebilsinler!
İşte bunu çok merak ediyorum: Nasıl bir zihin açıklığı geldi ki, uçaktan iner inmez bir telefon konuşmasıyla 180 derece dönüş yapabildi?
Acaba diyorum, Obama, telefonda “dünya liderini hipnotize edip”, söylediklerinin tam tersini mi yaptırdı?

Haberin Devamı


Başbakan nerede?

BİZİM anayasal sistemimizde Cumhurbaşkanlığı makamı semboliktir, icra işi Başbakan’ın üzerindedir ve hükümetin işlemlerinden o sorumludur.
Amerika’da bizdeki Başbakan’ın karşılığı Başkan’dır. Orada da icradan başkan sorumludur, kararları o alır, uygular.
Obama’nın, Türkiye ile ilgili bir işi varsa araması gereken kişi Cumhurbaşkanı değil, Başbakan’dır.
Nitekim, Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde böyle oldu. Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı’ydı, ama Obama’nın muhatabı Başbakan’dı.
Ama Obama bu kez Başbakan’ı değil, Cumhurbaşkanı’nı aradı.
Demek ki Amerika’da Davutoğlu’nun “sembolik Başbakan” olduğunu erken fark etmiş.


Aşağılık saldırı meselesi!

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, “Geçen yıl Gezi olayları sırasında hayatını kaybeden bir çocuğun ölü bedeni üzerinden her türlü aşağılık saldırıya maruz kaldık” dedi.
Ölen çocuğun annesini miting meydanında yuhalatması ile ilgili eleştirileri böyle mi değerlendiriyor, bilemedim.
Bildiğim bir şey var, Gezi olayları vesilesiyle “en aşağılık” saldırıya uğrayan birisi varsa onlar da Gezicilerdi!
Hatırlayın, “Kabataş’ta türbanlı bacımızı taciz ettiler, üzerine işediler. Yapanların başlarında siyah bantlar vardı, üzerleri çıplaktı, deri eldivenler takmışlardı” yalanını insanların başına nasıl kaktıklarını!
Anlatılan olayın o kadıncağızın halüsinasyonlarla süslü bir fantezisi olduğunu öğrendikten sonra bile bu yalanı bıkıp usanmadan tekrarladılar.
Allahtan, memleketin mütedeyyin insanları bu yalan onlarca kez tekrarlanmasına rağmen şeytana uyup sokaklara dökülmediler.
Bence bu meseleleye hiç girmemeliydi, Cumhurbaşkanı!

Haberin Devamı


Fazıl Say kim Kültür Bakanı kim

KÜLTÜR Bakanı, “Yıllık programı onaylamam” deyince, Fazıl Say’ın bestelerinin çalınacağı CSO konserleri programdan çıkarılmış!
Bakanın isteği CSO yetkililerine sözlü olarak iletilmiş, onlar da ne yapsınlar, diğer konserleri tehlikeye atmamak için Say’ın eserlerinin çalınacağı konserleri iptal etmişler.
Geçtiğimiz on gün süreyle Japonya’da bir dizi konser veren Fazıl Say kim?
Dünyanın neresinde konser verse, salonları dolduran bir piyano virtüözü ve kompozitör.
Mesela Japonya’da yayımlanan Sankei Express gazetesinin müzik yazarı onu “Dâhi ve devrimci bir müzisyen” olarak tanımlıyor.
Yarın Pekin’de, 3 Kasım’da St. Petersburg’da, 4 Kasım’da Zürich’te, 12 Kasım’da Hamburg’da konserleri var.
2015 Nisan ayına kadar neredeyse her günü dolu, Avrupa’nın değişik kentlerinde ve New York’ta Carnegie Hall’da çalacak.
Türkiye’de de Enka’da, Zorlu’da, Bilkent’te, TİM’de bu yıl için planlanmış konserleri var.
Oratoryolar, piyano konçertoları, çeşitli formlarda orkestra, oda müziği ve piyano eserleri, şan ve piyano için çok sayıda şarkı bestelemiş.
Mozart’
ın 250. doğum yılında Viyana’daki Kutlama Komitesi’nin siparişi üzerine “Patara” isimli bale müziği de var.
Burnundan kıl aldırmayan müzik eleştirmenlerinin hâkim olduğu bir dünyada hakkında yazılmış kötü eleştiri bulabilmek mümkün değil.
Bir dâhi, bir virtüöz.
Fazıl Say
’ın kendi memleketinde, halkın vergileriyle yapılan salonda, vergilerimizle finanse edilen orkestra ile konserler vermesini engeleyen Kültür Bakanı kim?
Edirne’den öteye çıktığında onu kim tanır?
Sorun bakalım, dünyadaki herhangi bir kültür-sanat eleştirmenine, adını duymuşlukları var mıdır?
İleride tarihte ismi sadece “Fazıl Say’ın konserlerini engellemeye çalışan yetersiz politikacı” diye hatırlanacak birisi!
Böyledir bu memleketin işleri!

Yazarın Tüm Yazıları