Sadece imam değil mühendis de lazım

MİLLİ Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, bakanlığının hedefini açıkladı:

Haberin Devamı

“Sokağa bayrakla çıkabilecek bir nesil yetiştirmek istiyoruz.”

Bu hedefi nereden bulmuş derseniz, 15 Temmuz’dan ilham almış.

15 Temmuz’da “vatan elden gidiyor” diye sokağa çıkanların örnek oluşturacakları bir eğitim sistemi!

Bakan Bey’e söylemek isterim ki 15 Temmuz gibi günlerde eline bayrak alıp sokağa çıkacak gençlik yetiştirmek yerine, 15 Temmuz’u yaratacak türden zihniyetlere uzak duracak gençlik yetiştirmek daha doğru olur.

Beynini hurafelerle doldurmuş bir gençlik yerine, araştıran, sorgulayan gençlik yetiştirin.

Kendisine her söyleneni önce akıl süzgecinden geçiren bir gençlik, Fetullah Gülen gibi bir meczubun kulu kölesi olabilir miydi?

Ve Sayın Bakan’a kötü bir haberim var ki Milli Eğitim’deki kadrolarınız da ne yazık ki bu kafadalar.

Onlar her okulu imam hatip yapmak istiyorlar.

Amaç, sorgulayıcı eğitimden uzak bir gençlik yetiştirmek istiyorlar.

Ayrıca, bakın gerçek olmayan hadisi yazarak, kadınları aşağılayan birini milli eğitim müdürü bile yaptılar.

Ve Milli Eğitim Bakanı olarak sizin hedefiniz demokratik değerlere bağlı gençlik yetiştirmenin yanı sıra çağın gereklerine ve ihtiyaçlarına uygun eğitim de vermek olmalıdır.

Geleceğin mesleklerinde başarılı olmak için imam hatip düzeyinde din bilgisi gerekmez. Tüm çocuklara fıkıh, tefsir, hadis öğretmek hiç gerekmez.

İnsanlar çocuklarına dini eğitimi istedikleri gibi aldırabilirler.

Sizin göreviniz, bunu talep edene en iyi hizmeti sunmaktır, herkesi imam hatibe yollamak değil.

Bakın maşallah AKP kadrolarında dini bütün ne kadar çok insan var. Demek ki laik bir eğitim düzeninde bile isteyen dinini öğrenebiliyormuş. Bu insanlar dinlerini uzayda öğrenmediler, Türkiye’nin yıkmaya çalıştığınız laik eğitim sisteminin içinde yetiştiler.

Dünya Ekonomik Forumu, geleceğin ihtiyaç duyacağı meslekler listesini yayınladı.

Haberiniz olsun, 4. Sanayi Devrimi çağında imam ihtiyacı çok fazla olmayacak.

Robot teknolojisi, genetik bilimi, nanoteknoloji, yapay zekâ, 3D yazıcılar, büyük veri teknolojisi gibi yeni meslekler için daha iyi matematik, daha iyi fizik, daha iyi biyoloji ve daha iyi sanat eğitimi gerekiyor.

4. sanayi devrimini de ıskalayıp daha da fakirleşecek bir Türkiye’de, geleceği göremeyen bir Milli Eğitim Bakanı olarak anılmak istemiyorsanız, bu konuyu bir inceleyin derim.


Haberin Devamı

YALAN HADİSİN KARŞILIĞI VAR
BURDUR Milli Eğitim Müdür Vekili Mahmut Bayram, hadis diye yutturulmaya çalışılan bir hurafeyi sosyal medya hesabından paylaşmıştı.

Şöyle diyordu sahte hadis: “Bir kadın evinden süslenip çıkıp evine dönene kadar kaç erkeğin şehvetini tahrik etmişse o kadar erkekle zina yapmış gibidir.”

Oysa, Diyanet İşleri Başkanlığı böyle bir hadis-i şerifin bulunmadığını açıkladı.

Ancak bu sapık sözleri yayan adam, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ödüllendirildi, vekâleten baktığı göreve asaleten atandı.

Ahmet Hakan’ın dediği gibi “inadına” yapıyorlar ama bu sadece bir inat uğruna yapılmış bir işlem değil.

Milli Eğitim Bakanlığı’na hâkim olan İslamcı kadrolar da aynen bu adam gibi düşünüyorlar çünkü.

Hadisin yalan olması, gerçek olmaması hiç önemli değil.

Kafalarına, giyinip süslenen “özgür” bir kadının “kötü” olduğuna ilişkin kodlar hâkim.

Ve zavallı erkekler de bu şeytan kadın yüzünden şehvete kapılıyorlar, onun için bu erkeklerin günahı da kadına ait olmalı.

Sadece Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında değil, kuşkusuz ki AKP’nin devlete doldurduğu kadroların çoğunda bu düşünce hâkim.

Memleketin İslamcılarının yazıp çizdiklerine bakın, zihniyet budur.

Kadın ikinci sınıf bir varlıktır, belli örtünme kurallarına uymaksızın sokağa çıkarsa günaha davet eder, bunlar da açık saç görünce kudururlar, günaha girerler.

Kadın–erkek bunca İslamcı yazardan tek bir tanesinin bile, “Hop bayım, sen ne saçmalıyorsun” demiyor olmasının nedeni de budur.

Olay bundan ibarettir. Hadis yalandır ama toplumsal hayatı kendi İslam inancına göre dizayn etmek isteyen siyasal İslamcı zihniyette bunun bir karşılığı vardır.


BU ÜLKEDE CAHİL OLMAK İYİDİR
TELEVİZYONDAKİ bir magazin programında, sunuculardan birinin zırcahil olduğu ortaya çıkınca, sosyal medyada da kıyamet koptu.

Türkiye’de yaşayan bir insanın buna neden şaşırdığını anlayabilmek zor.

Bu ülke, cehaletin prim yaptığı, okuryazar olmanın “entel dantel” diye aşağılandığı bir ülke.

O programdaki sunucunun da zaten cahil olanı makbul olmalı.

Haddini de bilmemeli ki hiç bilmediği konuda saatlerce oturup karşılıklı çene yarıştırabilsin.

Bu konuda sosyal medyada çene yarıştıranlar, daha önce devlet büyüklerimizin Lozan Antlaşması ile Ouchy’yi (Uşi) birbirine karıştırdıklarını hatırlıyorlar mı? Ya Küba’yı fetheden Müslümanları? Birleşik Krallık’ın “başkanlık sistemi” ile yönetildiğini söyleyene ne demeli?

Evet arkadaşlar, cehalet bu ülkede makbul bir şeydir, televizyonda ise “aranan” bir özelliktir.

Haber kanallarını izleyin, eğlence kanallarının magazin programlarına bakın.

Bilmedikleri konularda bile fikirleri olan insanların bu programlarda baş tacı ediliyor olmaları sürpriz mi?

Bu televizyon kanallarını kim ağzı açık seyrediyor dersiniz?

Yazarın Tüm Yazıları