Muhalefetin önündeki altın fırsat

REFERANDUMDAN önce 2 milyon yeni seçmenin oy kullanabileceği açıklanmıştı.

Haberin Devamı

Bunlar, Kasım 2015 seçiminden sonra 18 yaşını dolduran gruptan olmalı.

Kaçı seçmen listesinde kaydını kontrol etti, kaçı sandığa gidip oy kullandı, bilemiyorum.

Ama bildiğimiz şu var ki CNN Türk’te yayınlanan IPSOS’un araştırmasına göre “gençlerin” (18–24 yaş aralığı) yüzde 54’ü hayır, yüzde 46’sı evet oyu kullanmış.

Çok şaşırtıcı bir durum değil.

Genç işsizliği yüzde 25’i geçmiş bulunuyor. Dört gençten biri işsiz.

TÜİK, “genç işsizliğini”
15–25 yaş aralığından hesaplıyor.

 Araya askerlik de girdiği için oran düşüyor.

Oysa OECD hesaplamalarında bu 15–29 yaş aralığı için yapılıyor.

Böyle bakarsanız Türkiye’de her üç gençten biri işsiz aslında.

Deyim yerindeyse “boşta gezer” gençlerin, tepkilerini “hayır” oyuyla ortaya koymaları normal.

Geçen gün Hürriyet’te OECD’nin “PISA 2015 Öğrenci Refahı” konulu raporu yayınlandı.

Haberin Devamı

Buna göre Türk öğrencilerin “yaşam
tatmini” sıralamasındaki yeri en sonda. 72 ülke içinde, Türkiye öğrencilerin yaşam tatmini araştırmasında sonuncu sırada!

Aynı araştırma 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin üçte birinin hayatlarından hiç de memnun olmadıklarını ortaya koyuyor.

Bu çocuklar okullarını bitirecekler, üniversite kapısına geldiklerinde de oy kullanma yaşında olacaklar. Bir bölümü o kapıdan hiçbir şekilde giremeyecek, bir iş bulup toplumsal yaşamda varlıklarını ifade etme olasılıkları da hayli düşük.

Bunun kısa vadede değişmesi için bir ekonomik mucize gerekiyor çünkü.

Yazının başında söylemiştim, Kasım 2015 seçiminden, Nisan 2017 referandumuna kadar geçen sürede 2 milyon yeni seçmen oy kullandı.

Erkene alınmaz ise Kasım 2019’daki TBMM ve Cumhurbaşkanı seçiminde de bundan daha büyük bir yeni seçmen kitlesi bekleyebiliriz.

Mutsuz, işsiz bir yeni seçmen kitlesi.

Ve akılları başlarına geldiğinden beri AKP iktidarından başka bir iktidarı da deneyimlememiş bir kitle bu.

2019’da, AKP iktidarı 17. yılını doldurmuş olacak.

Referandumun geçerliliği, geçersizliği tartışmaları bir süre daha devam edecektir kuşkusuz.

Ama bu tartışma bir yandan sürerken, 2019’a da hazırlanmak gerekiyor.

Haberin Devamı

Bu gençlere yeni bir ümit ve heyecan verecek politikaları üretmenin, somut şeyler söylemenin yollarının bulunması, muhalefetin en önemli işi olmalı.

 

YSK, MECLİS’TEN ÜSTÜN MÜDÜR?

YÜKSEK Seçim Kurulu’nun, “sandık kurulunun mührünü taşımayan oy pusulalarının da geçerli olduğu” kararı daha çok tartışılacak.

CHP, Danıştay’a filan gitti ama sonucu belli bir başvuru olacak bu.

Çünkü YSK kararları kesindir, yargı denetimine tabi değildir.

Bunu neye dayanarak söylüyoruz: Anayasa ve kanun öyle de ondan.

YSK, Yargıtay ve Danıştay’ın kendi içlerinden çıkardıkları üyelerden oluşan ve seçimlerin yargısal denetimini de sağlayan karma egemen üst yargı merciidir.

Bunu tartışıyor muyuz? Hayır, hukuken böyle bir tartışma yersizdir.

Haberin Devamı

Anayasa ve kanunlar bu konuda gayet net.

Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 8 Nisan 2010 tarih ve 5980 sayılı kanunla değiştirilmiş 101’inci maddesi de şöyle diyor:

“Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan oy pusulaları geçerli değildir.”

Yoruma açık olmayan, lafzı gayet sarih bir ifade bu!

Peki YSK, hangi yetkiye dayanarak, bu pusulaların geçerli olduğunu kabul etti?

Uzun bir gerekçesi var, burada tekrarlamaya gerek yok.

YSK Başkanı’na sadece şunu sormak istiyorum:

Bir yargı organının, kendisini yasama organı yerine koyup kanunda açıkça yazılı bir hükmü değiştirmesi normal midir, hukuki midir?

YSK, TBMM’den üstün bir kurum mudur?

 

Haberin Devamı

DAYAK YİYEN KADINLAR AKP’Lİ OLSAYDI

REFERANDUM günü Kartal’da sandık görevlisi olarak bulunan iki CHP’li kadın, AKP’li oldukları iddia edilen bir grup erkek tarafından sopalar ve tekmelerle dövüldü.

Olay sırasında Melisa Yet’in boyun kemiklerinde kırıklar oluştu, Fatma Yılmaz’ı da pencereden aşağıya atmaya çalıştılar.

Tartışma “geçersiz oy” meselesinden çıkmış. Olaya müdahale etmek isteyen bir kadın polisi de dayaktan polis arkadaşları kurtarmış.

Saldırganlara ne oldu, yakalandılar mı, haklarında soruşturma açıldı mı, bilmiyoruz.

Bildiğimiz, böyle bir soruşturmanın hiç açılmayacağıdır. Bu iktidar döneminde bu tür olayları artık kanıksadık.

Benzer bir olay, yine aynı nedenle Beykoz’daki bir sandıkta, tanıdığım bir kadının başına da geldi. Oradakiler insaflıymış dövmemişler, sadece bağırıp, tehdit edip, hakaretler savurmuşlar.

Haberin Devamı

Bir an için bu kadınların CHP’li değil de AKP’li olduklarını düşünelim, neler olurdu?

Büyük bir kıyamet koparılmış, sandık başındaki üç–beş zorbanın eyleminden bütün bir kitle suçlanmış olurdu.

Cumhurbaşkanı, Başbakan demeçler verir, hastaneye ziyarete gider, olmadı en azından telefonla konuşurlardı, bütün gazetelerde de bunun haberini okurduk.

Ama dayak yiyen kadınlar CHP’li olduğu için kimse “Bacımıza saldırdılar” mağduriyetinin peşine düşmedi.

Yazarın Tüm Yazıları