Evlilik hesaba kitaba gelir mi?

Bir süre önce ayrılan ünlü çiftimizle ilgili bir haber okudum. Adamın evlenme teklif ettiği, kadının ‘düşünmek için süre istediği’ yazıyordu. Böyle bir süre isteniyorsa bir ‘mantık evliliği’ yapılacak demektir. Oysa ben bu meselede karar verirken kalbin sesinin dinlenmesinden yanayım.

Haberin Devamı

Magazin âlemimizin gözde çiftlerinden biriyken ‘kıskançlık’ nedeniyle ayrıldıkları ileri sürülen bir çiftimizden erkek olanı, eski sevgilisine ‘evlenme’ teklifinde bulunmuş.

Kızın bu teklifi ‘düşünmek için’ bir süre istediği de ‘iyi haber alan çevreler’ tarafından ileri sürülüyordu.

Bu ‘iyi haber alan çevreler’ meselesi benim gazete okumaya başladığım yıllarda, ki bu okumayı söktüğüm zamana rastlıyor, gazete haberlerinde çokça rastlanan bir şeydi.

Daha sonra, gazeteciliğimin ilk yıllarında da bu kalıbın kullanıldığını hatırlıyorum. Sonra giderek unutuldu ama onların verdiği haberler gazetelerde yayımlanmaya devam ediyor.

Ve hep merak etmişimdir; bu iyi haber alan çevreler gazeteci olsalardı kendi kişisel gelişimleri açısından daha doğru bir seçimde bulunmuş olmazlar mıydı?

Haberin Devamı

Evlilik hesaba kitaba gelir mi
 

Neyse, mesleki tartışmayı bir kenara koyalım; iyi haber alan çevrelerin bu haberi, eski çiftin erkek olanı tarafından yalanlandı.

Çift ayrılık haberlerini Instagram’da anneleriyle birer fotoğraflarını paylaşarak ‘zımnen’ doğrulamıştı.

O zaman bunu da çözememiştim. Niye açıkça “Ayrıldık” demiyorlar da bunu bize annelerini ne kadar sevdiklerini göstererek anlatmaya çalışıyorlar diye.

Galiba ‘ünlü olmanın ve gündemde kalmaya devam etmenin’ sırlarından biri de, böyle esrarengiz davranışlar içinde olmak.

Özellikle gönül ilişkileri konusunda!

Ayrıldıklarını, birini sevdiklerini, ne bileyim mesela hamile olduklarını filan böyle anlamlı mesajlarla duyuruyorlar (Gazetecilik okullarında semiyotik dersi var mı bilmiyorum ama konsa iyi olur).

Onun için çiftin sosyal medya paylaşımlarında verdikleri açık mesajlardaki alt metni okumaya çalıştım ama bu konuda bir ipucuna ulaşamadım.

Ancak geriye bu pazar günü üzerine sohbet edebileceğimiz bir konu kaldı. O da yalanlanan haberlerin içine sıkışmış “Düşünmek için süre istedi” cümlesi!

Bu sorulara gülmeyin

Bu süre ne kadar olmalıdır?

Haberin Devamı

Üç gün, bir hafta, bir ay, bir yıl?

Ve ‘düşünmek için süre’ isteniyorsa bir gerçek daha vardır; ortada bir aşk yoktur.

Bir ‘mantık evliliği’ yapılacak demektir ki bir büyük ‘T’ çizilecek, bir tarafa evliliğin sağlayacağı yararlar, diğer tarafa evlilik nedeniyle uğranılacak kayıplar yazılacak ve sonundaki toplama bakılarak bir karara varılacak.

Bu hesaplamayı yapacak olan, kendisine evlilik teklif edilip süre isteyen kişi olmalı.

Diğer taraf bu hesabı yapmış ve kârlı çıkacağını görmüş ki teklif ediyor.

Yani bir ‘win-win’ durumu ortaya çıkacak ve çiftimiz muradına erecek, biz de kerevetine kurulacağız.

*  *  *

Şimdi diyelim ki bu hesap yapıldı ve evlenmeye karar verildi.

Haberin Devamı

Teklifi uzun hesaplamaların sonunda kabul edilen taraf, kendisini kötü hissetmeyecek mi?

Bu kız/oğlan, neden düşündükten sonra teklifimi kabul etti? Paramda mı gözü var? Benden yararlanmaya mı çalışıyor?

Yoksa kimsenin onunla evlenmeyeceğini düşündü de mi beni kabul etti? Beni zaten beğeniyor ve istiyor olsaydı, düşünmesine gerek kalır mıydı?

Ya eski sevgilisinden intikam almak için kabul ettiyse? ‘Dur kıçıma bir yer edeyim, gör sana neler edeyim’ halk deyişini benim üstümde mi uygulayacak?

“Aslında Mehmet’i seviyorum ama belli ki o teklif bile etmeyecek, bari Hasan’ı kaçırmayayım” diye mi düşündü? (İsimler hayalidir arkadaşlar, kimseye laf atmıyorum.)

Haberin Devamı

*  *  *

Bu sorulara belki gülüyorsunuz ama gülmeyin.

Birlikte olduğunuz kadın ya da erkek, bu teklifinizi duyduğunda ilk önce nasıl tepki verdi?

Havalara zıplayıp “Evet evet evet” mi dedi, “Hazır değilim, düşüneyim, bunu sonra konuşalım” gibi araya hesap girmesine neden olacak kelimeler mi kullandı?

Samimi olun ve o günü hatırlamaya çalışın.

Amacım çiftler arasına nifak sokmak değil ama ilişkinizin hangi zeminde kurulduğunu bilirseniz sizin için de iyi olur, ben söylemiş olayım.

İyi düşünen bu işten vazgeçer

Peki evlenme kararı verirken, çiftlerin düşünüp taşınmalarında yarar yok mudur?

Kuşkusuz ki vardır çünkü iyi düşünürlerse bu işten vazgeçecekleri de kesindir!

Haberin Devamı

Ben bu meselede karar verirken kalbin sesinin dinlenmesinden yanayım.

Her ne kadar evlilik aşkı öldürüyor deseler de en azından yola böyle çıkılması sanki daha iyi olur gibi geliyor bana.

*  *  *

Bir kadınla bir erkeğin ilişkisinin temelinde böyle hesaplar varsa bunun iyi sonuç vermeyeceğini düşünüyorum.

Günümüzün hesaplar dünyası için gerçekçi bir bakış olduğunu iddia edecek değilim.

Ama size varlığıyla heyecan vermeyen biriyle yaşayacağınız bir hayat, geride kalan hesaplarınız sizin için ne kadar heyecan verici olsa da çekilir bir hayat olabilir mi?

İnsan elindeki tek hayatı böyle yaşamak ister mi?

Birlikte olduğunuz kişi teklifinizi duyduğunda nasıl tepki verdi? Havalara zıplayıp “Evet evet evet” mi dedi, “Hazır değilim, düşüneyim, bunu sonra konuşalım” gibi kelimeler mi kullandı? Samimi olun ve o günü hatırlamaya çalışın.

Bari rüşveti paylaşalım!

Bitez’de mandalina bahçelerinin arasında bir otel-lokanta-gece kulübü var. O otelde kalanlar nasıl uyuyabiliyorlar ve orada uyumak için gerçekten bir para ödüyorlar mı onu bilemiyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki o civarda kimse uyuyamıyor.

Çünkü bu otel-gece kulübünde canlı müzik her gece 02.30-03.00’e kadar sürüyor. Kime şikâyet ederseniz edin, bunu önleyebilmek ne mümkün...

Bu nasıl olabiliyor? Bence bir tek yolu var: İşletmenin, bürokrasi çarklarını yağlaması!

Bu rüşveti kim alıyordur, bilemem. Polis mi, jandarma mı, çevre müdürlüğü mü, belediye zabıtası mı? Kimsenin günahını almak da istemem.

Ama şöyle bir önerim var: Madem bu gürültü önlenemiyor, o halde biz de uykusuz gecelerimizin karşılığını alalım.

Toplanan rüşvetler bir havuza konsun ve belli bir oranı (bence yarısı uygundur çünkü asıl yük bizim omuzlarımızda) biz civar bahçelerde yaşayanlara dağıtılsın.

Acaba Bodrum Kaymakamı buna öncülük eder mi? Ya da Muğla Valisi?

Belki bu örnek uygulama bütün sahil kasabalarımız için de yapılabilir. O zaman acaba merkezi hükümet nezdinde bir ‘Gürültü Rüşvetini Paylaştırma Ofisi’ mi kurulsa?

Üstelik bu, turizm yatırımcısı açısından da fırsat eşitliği yaratır.

Belli bir tarife olursa, bir türlü rüşvet vermeyi başaramayıp kepenkleri erkenden kapatmak zorunda kalan işletmeler de haksız rekabetten kurtulmuş olurlar.

Sevgili kamu yöneticilerimiz, ne dersiniz?

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları