Devrimle sonuçlanan 5.5 saatin öyküsü

BERLİN- Bir suikasta kurban giden ABD Başkanı John F. Kennedy, tarihe geçen “Ich bin ein Berliner” (Ben bir Berlinliyim) sözünü söylediğinde tarih 26 Haziran 1963’tü.

Haberin Devamı

Gerçi “Berliner” kelimesinin başına “ein” koyması esprilere de konu oldu, çünkü cümle bu haliyle “Ben Berlin çöreğiyim” anlamına da geliyordu, ama kimse bunu kafasına takmadı. (Berliner: İçi reçel ile doldurulup, yağda kızartılan mayalı hamur.)
Çünkü Doğu Berlin ile Batı Berlin’i birbirinden ayıran duvar, bu sözden 22 ay önce inşa edilmişti ve özgür dünyanın Berlin halkının arkasında olduğunu açık ve net bir şekilde ortaya koyuyordu.
Gorbaçov, Sovyetler Birliği’nde işbaşına gelip, şeffaflık ve yeniden yapılanma (glasnost ve perestroyka) programını uygulamaya başladığında, bir Amerikan Başkanı daha Berlin’e gelecek ve Brandenburg Kapısı’nın önünde şöyle seslenecekti: “Mr. Gorbaçov, tear down this wall!” (Bay Gorbaçov, bu duvarı yerle bir edin!)
Ronald Reagan’ın bu sözleri söylediği tarih 12 Haziran 1987 idi ama duvarın yıkılışı, beklendiği gibi Gorbaçov’un bir işaretiyle değil, bir gazetecinin cesur ve ısrarlı sorusuyla oldu.


* * *

Haberin Devamı


Dün Berlin Duvarı’nın yıkılışının 25. yılıydı, kutlama törenlerine davetliydim, bu yazıyı yazıp kutlama töreni için eski Berlin duvarının bulunduğu hat boyunca dizilmiş sekiz bin beyaz balondan birini uçurmak üzere hazırlanıyordum.
Bir gece önce, o tarihi soruyu soran gazeteci, Bild’in son Doğu Berlin muhabiri Peter Birnkman ile Bode Müzesi’ndeki gala yemeğinde tanışma olanağı bulmuştum.


* * *


Tarih, gerçekten tarihi bir gündü: 9 Kasım 1989.
Federal Almanya Şansölyesi Helmut Kohl, Varşova’da resmi bir ziyaretteydi.
Batı Berlin sosyetesi o akşam için iki büyük partiye hazırlanıyordu: Auto Bild dergisinin Altın Direksiyon ödül töreni veUlrich Schamoni’nin sonradan “it party” diye anılacak 50. yaş günü partisi.
Kaymak tabakadan olmayanların akşam heyecanı, Bayern Münih- Stuttgart arasında oynanacak Alman Kupası maçına yönelikti.
Duvarın doğu yakasında işler biraz daha karmaşıktı.
Gorbaçov’un glasnost ve perestroyka politikası, bütün Doğu Bloku’nda olduğu gibi Doğu Almanya’da da (Demokratik Almanya Cumhuriyeti, DDR adıyla bilinirdi) özgürlük taleplerinin yükselmesine yol açmıştı.
Özellikle Leipzig’deki gösterilerin kontrolden çıkması üzerine toplanan Komünist Parti Merkez Komitesi’nin, seyahat özgürlüğünü genişletecek kararlar alması bekleniyordu.
Merkez Komitesi toplantısını yaptı, saat 17.30’da Genel Sekreter Egon Krenz, alınan kararları iki A4 kâğıdına yazdırıp Merkez Komitesi sözcüsü Günter Schabowski’ye verdi.
Kararlar, zaman içinde Doğu Alman vatandaşlarının batıya seyahatlerini serbest bırakacak bir dizi düzenleme içeriyordu.
Schabowski biraz “geniş” bir tipti, eline tutuşturulan kâğıtlarda yazılı düzenlemeleri okumadı, şöyle bir bakmakla yetindi.
Acelesi vardı, televizyon haberlerine yetişmek istiyordu.
Basın toplantısı saat 18.00’de başladı. Schabovski, yakın bir gelecekte Doğu Alman vatandaşlarının serbest seyahat özgürlükleriyle ilgili düzenlemeler yapıldığını söyledi.
Saatler 18.57’ye geldiğinde basın toplantısındaki gazetecilere soru sorabileceklerini söyledi.
Sorular Schabovski’yi bunaltmıştı, o sırada araya Bild muhabiri Peter Birnkman girdi, “Serbest seyahat ne zaman başlayacak?”
Soruyu iki– üç kez tekrarladı ve Schabovski kelimelerin arasında “ııııı” sesi çıkararak yanıtlamak zorunda kaldı: “Başlayacak, ıııı benim bildiğim ııııııı hemen, ıııı acilen.”
Bu sözleri Reuters saat 19.02’de “Bütün Doğu Alman sınırları geçişe acilen açıldı” diye verdi.
O sırada, şimdiki Alman Şansölyesi Angela Merkel, doğuda, halka açık bir saunaya gidiyordu, haberi duyunca annesini aradı: “Duvar yıkılıyorsa, batıya geçip Kempinski’de istiridye yiyelim.”
Schabovski’nin sözlerini televizyondan dinleyen Doğu Berlinliler duvara, sınır geçiş noktalarına hücum ettiler.
Sınırlar kapalıydı, bağırmaya başladılar: Dışarı çıkmak istiyoruz!
O sırada ARD televizyonu maçı yayınlarken, stadyumdakiler dev ekranlarda Berlin duvarında olup bitenleri izliyorlardı!
Önemli bir toplumsal olay meydana gelirken, uyuyup hâlâ eski yayınında ısrar etmek, belli ki televizyonculuğun önündeki tuzaklardan biriymiş, bunu bizler de aradan yıllar geçtikten sonra öğrenecektik.
Doğu Alman Komünist Partisi Genel Sekreteri Egon Krentz, durumun vahametini görünce telefona sarılıp, Kremlin’den Gorbaçov’u aradı.
Ne yapacağını bilemiyordu ama Gorbaçov telefonuna çıkmadı.
Binlerce insan bu arada Bornholmer Caddesi’ndeki sınır kapısına yığılmış, bariyerleri kaldırmaya çalışıyordu.
Sınırdaki komutan Yarbay Jager, askerlerinin can güvenliğinden endişe etti ve çekilme emrini verdi. Raporuna “Battık” diye yazacaktı.
Gece saatler 23.30’u gösterirken doğudan batıya insan akını başlamıştı ve doğudan gelenlerin bir bölümü “Ulrich Schamoni’nin partisini kırıp” pistte dans etmeye başlamışlardı.
Dünyanın en kansız devrimi, bir gazetecinin ısrarlı soruları ve bir politikacının aceleciliğiyle olup bitivermişti.


* * *

Haberin Devamı


Duvar kuşkusuz ki yakın bir gelecekte yıkılacaktı ama bu kadar hızlı ve kansız gerçekleşmesini de kimse beklemiyordu.
12 Ağustos 1961’de kenti ikiye bölen ve “utanç duvarı” diye anılacak duvar, 1989 yılının 9 Kasım’ında yıkıldı.
Yıkılana kadar geçen süre içinde duvardan beş bin kişi kaçmayı başardı, tüneller kazdılar, evlerinde yaptıkları balonlarla ya da Spree Nehri’ni yüzerek geçtiler.
Duvarı geçmeye çalışırken öldürülenlerin sayısı tam olarak hâlâ bilinemiyor. En az 89, en fazla 238 kişi oldukları tahmin ediliyor
Duvar iki de Türk kurban aldı. 8 yaşındaki Cengaver Kantarcı 30 Ekim 1970’te ve 5 yaşındaki Çetin Mert ise 11 Mayıs 1975’te, biri kazlara yem atmak isterken, diğeri suya kaçan topu almak isterken nehrin sularına kapıldılar.
Onları suda sürüklenirken gören kimse kurtarmaya teşebbüs edemedi, çünkü “sınır ihlalinin” doğurabileceği sorunlar bilinemiyordu.
Çetin Mert’in ölümünden sonra iki taraf, böyle durumlarda nasıl hareket edilmesi gerektiği ile ilgili olarak bir anlaşmaya varabilmişti.
Dün duvarın yıkılışı için hazırlanan 8 bin balondan birini uçururken duvarın iki küçük Türk kurbanı da aklımdaydı!

Yazarın Tüm Yazıları