Binbaşı O.K. ‘darbe ihbarı’ yapmamış

BİNBAŞI O.K.’nın 11 Ağustos 2016 tarihinde savcılıkta verdiği ifadede “darbe girişimi ihtimalinden” de söz ettiği ile ilgili haberler üzerine geçen gün bir yorum yazmıştım.

Haberin Devamı

Genelkurmay Başkanlığı’ndan bir yetkili ile dün konuştum. İsmini veremeyeceğimi anlayışla karşılamanızı bekliyorum.

Binbaşı O.K.’nın MİT’te verdiği ifadede “darbe girişiminden” söz etmediğini vurguladılar.

Binbaşı O.K., üç helikopterin katılacağı bir operasyon yapılacağından, MİT Müsteşarı’nın kaçırılacağından ya da Müsteşar’a yönelik bir suikast girişimi ihtimalinden söz etmiş.

MİT’teki ifadesinde “darbe girişimi” ile ilgili bir ihbar ya da imada bulunmamış.

Bu durumda şunu söyleyebiliriz:

Genelkurmay Başkanı ve zamanın İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve MİT Müsteşarı, bu kaçırma planının bir darbe girişimiyle ilişkili olabileceğini değerlendirmemişler.

Gerçi zırhlı birliklerin kışla dışına çıkışının yasaklanması ve Türkiye hava sahasının uçuşa kapatılması ile ilgili emirler vermelerinden bu olasılığı da gözettikleri anlaşılıyor ama belli ki bu emirler yeterli olmamış.

Haberin Devamı

Acaba Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’nın ifadesinde söylediği gibi birliklerin terk edilmesinin yasaklandığına ilişkin bir emir daha verilmiş olsaydı, durum değişebilir miydi?

Mesela Albay Hakan Keleş’in, tuğgeneral rütbesindeyken darbe girişimine katılan Ünsal Coşkun’un emir-komuta zinciri dışındaki emrini dinlemeyip, Malatya’daki üste her helikopterin başına bir asker dikerek uçuşları engellemesi, darbe girişimcilerinin hesaplarını bozmuş.

Acaba kanunlara ve devlete bağlı diğer askerler de birliklerinde kalabilselerdi, durum değişebilir miydi?

MİT Müsteşarı’na yönelik helikopter ile yapılacak bir kaçırma ya da suikast olasılığı ihbarının alınmasından sonra Genelkurmay Başkanı’nın, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak’a, Kara Havacılık’a gidip, durumu kontrol etmesi emri verdiğini ve Orgeneral Çolak’ın da 18.36’dan, 21.08’e kadar Güvercinlik üssünde denetim yaptığını biliyoruz.

Kara Havacılık’taki darbeciler ile ilgili iddianameye göre, o gün Güvercinlik’te 1. Kara Havacılık Alay Komutanlığı’na ait taarruz helikopterleri tüm bakımları yapılmış, uçuşa hazır olarak uçuş hattında bekletiliyormuş.

Haberin Devamı

İddianameye göre normal olarak, helikopterlerin mühimmatsız olarak hangarlarda bulunması da gerekiyormuş.

Denetleme yapıldığı sırada Sikorsky S-70 tipi helikopterler de park alanında uçuşa hazır olarak beklemedeymiş.

Orgeneral Çolak’ın bu durumu fark etmesinin darbeciler tarafından engellendiği, dikkatinin başka yerlere çekildiği anlaşılıyor.

Orgeneral Çolak bu durumu fark edebilmiş olsaydı darbe girişimi yine yapılabilir miydi, bilmemiz zor.

Ancak darbeye kalkışan grubun hareket tarzına bakınca ve bazı birlikleri doğrudan komutaları altına almış oldukları da hesaba katılınca, bu kalkışmanın yine yapılacağını söylemek de mümkün.

 

MESAJ VERMEK KOLAY NİYET VAR MI?

Haberin Devamı

AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partinin başına geçmesiyle birlikte toplumun taleplerinin 6 aylık bir eylem planı ile projelendirileceğini söyledi.

“Vatandaşın beklentileri, 6 aylık dönemde projelendirilecek. Demokratikleşme, sivilleşme mesajları ön plana çıkacak” dedi.

Vatandaşın temel beklentilerinin neler olduğunu tahmin etmek kolay.

Çocuklarını daha iyi okullarda okutmak istiyorlar. Daha iyi bir gelir düzeyi ve refah beklentileri var. Terörün bitmesini ve huzur istiyorlar.

Geri kalanlar ikincil nitelikte talepler.

Bu en temel talepler, AKP’nin 15 yıllık iktidarı boyunca karşılanamamış olmalı ki Eker de bu talepler ile ilgili projeler geliştirileceğinden söz ediyor.

Haberin Devamı

İyi de 15 yılda yapılamayan, 6 ayda nasıl yapılacak?

Eker’in sözleri içinde en kolay uygulanacak olan şey şu: “Demokratikleşme ve sivilleşme mesajları ön plana çıkacak.”

Bu konuda AKP bir hayli tecrübeli ve başarılı.

Ağızlarını açıyorlar demokratikleşme, kapatıyorlar sivilleşme! Ama sadece mesaj vermek gerektiği zaman!

Onun için “bu mesajları ön plana yeniden çıkarmaları” çok kolay.

Zor olan ve asla niyetli olmadıkları şey ise demokratikleşme ve sivilleşmeyi hayata geçirmek.

O konuda bir ilerleme beklemeyin derim.

 

FUTBOL DA YOK, SEYİRCİ DE

UEFA, 2024 yılındaki Avrupa Futbol Şampiyonası’nın yapılacağı ülkeyi belirlerken “insan hakları kriterleri”ne de dikkat edileceğini açıklamıştı.

Haberin Devamı

Biliyorsunuz, Türkiye de, Almanya’nın yanı sıra bu şampiyonayı yapmaya talip.

Kriterlerden biri “insan hakları” olunca işimiz zor görünüyor tabii.

Ama bir konu daha var ki o da şu: Türkiye’de futbol seyircisi yok, taraftar grupları var sadece.

Bursaspor ile Altınordu arasındaki 19 yaş altı Türkiye Şampiyonluğu final maçını sadece 75 kişi izledi.

Bir hafta önce Borussia Dortmund ile Bayern Münih arasındaki Almanya 19 yaş altı final maçını izleyenlerin sayısı ise 33 bin 450 idi.

UEFA bir de “seyirci kriteri” koyacak olursa, istediğiniz kadar stadyum yapın, bu işi Türkiye’de gerçekleştirmek mümkün olmayacak.

Yazarın Tüm Yazıları