Rosa’nın gülleri

"Zaman ne de çabuk geçiyor Mona. Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana” diyen Sezai Karakoç’un ölüm haberiyle zamanın ne de çabuk geçip gittiğini anlıyoruz...

Haberin Devamı

“Yangınlar aleminden geçip giden dost” misali Sezai Karakoç’un gidişine üzülmeyen yok gibiydi.

Sonbaharın ayazında güller kurumuş ve yapraklar dökülmüştü...

O artık yoktu ama şiirleri kalmıştı...

*

Ölümünü duyan herkes ‘Mona Rosa’ şiirini ya içinden ya da mırıldanarak bir daha okumuştu.

Buruk bir hüzün çöktü herkesin yüreğine...

Dünya sürgün yeriydi herkes için.

O da sürgününü tamamlayıp Rabb’ine kavuşmuştu...

Ne güzel geride hoş bir seda bırakmak...

Siyasetçi idi ama bildiklerimiz, tanıdıklarımız gibi değildi...

Zarifti...

Şair ruhluydu...

*

“Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgâr,

Işıksız ruhumu sallar da durur.

Zambaklar en ıssız yerlerde açar” diyen Sezai Karakoç, şimdi kabrinde yani güllerin açtığı yerde...

Haberin Devamı

Fitnenin, fesadın, hainin ve yalanların çok uzağında yaşıyordu...

Yeniden diriliş gününe iman ediyordu...

Ve her ihanetin, günahın ve azgınlığın bir bedeli olduğuna inanıyordu...

*

Şiir ve yazılarında, dergilerinde, kitaplarında ve kısaca hayatı boyunca hayalini kurduğu dünyayı gerçekleştirmek için 26 Mart 1990’da “güller açan gül ağacı” amblemiyle Diriliş Partisi’ni kurmuştu.

Yedi yıl partinin genel başkanlığını yapmıştı.

Partisi iki defa genel seçime girmediği için yasa gereği kapatılmıştı.

2007’de Kültür ve Turizm Bakanlığı “2006 Kültür ve Sanat Büyük Ödülü” ile ödüllendirilen Sezai Karakoç, bakanlığa ödülün para kısmının kültür sanat işlerine harcanmasını, diğer kısmınınsa posta ile bildirdiği adrese yollanmasını rica ettiği bir mektup yollamıştı.

2007 yılında ise Yüce Diriliş Partisi’ni kurmuştu...

Ve partisinin varlığından büyük kalabalıkların haberi dahi olmamıştı...

*

Günlük, saatlik ve anlık yalandan ibaret hale gelen sözde aşkların yaşandığı günümüz dünyasında artık ne öyle âşık olan bir Sezai Karakoç daha var ne de Mona Rosa...

“Henüz dinlemedin benden türküler” diyordu ama biz kendisinden yıllarca çok güzel türküler dinlemiş, okumuştuk...

Bir ülke düşlemişti...

Öyle bir ülke ki kurtuluşunun gülden geçeceğine inandığı bir ülke...

Haberin Devamı

Lakin, büyük kalabalıklar en ıssız yerlerde açan zambaklara değil de velvelenin peşine düştüklerinden, yeniden diriliş bir düş olarak kalmıştı...

Yeryüzüne karşı söylenmemiş daha çok güzel şarkıları da vardı...

Neydi?

Pazartesi günkü yazımızda...

Yazarın Tüm Yazıları