Kararmayan geceler

Yüzyıllık taşlar...

Haberin Devamı

Siyaha boyanmış gibi eskiyen binalar... Yılların boyalarını döktüğü tahta pencerelerin önünde yaşlı insanlar dışarıyı seyrediyor...

Soğuk yüzlü taş yapıların bulunduğu dar sokakların arasında yürüdükçe, yaşamaktan yorgun düşmüş gibi dolaşan yaşlı insanların ya küçük parklarda ya da kaldırım kenarlarındaki banklarda oturup düşündüklerine şahit oluyoruz...

*

Anlıyorum ki yaşlandıkça insan daha da yalnızlaşıyor...

Hayatın kaçınılmaz bu gerçeğiyle herkes eninde sonunda yüzleşecek...

*

İskoçya Tarih Müzesi’ni gezdiğimizde dünyanın nereden nereye geldiğinin hikâyesine tanıklık ediyor gibiyiz...

Nesli tükenen ‘dinozor’lar...

‘Mamut’lar...

Ve ejderhaların iskeletlerini gördükçe her şeyin zamanla nasıl da küçüldüğünü fark ediyoruz.

İskoçya’daki yetkililerin müzeyi ücretsiz yapmasının ayrı bir önemi var çünkü okullar öğrencilerine coğrafya eğitimini görsel olarak veriyor...

*

Haberin Devamı

Gökyüzünde kara, gri ve beyaz bulutların eksik olmadığı İskoçya’nın başkenti Edinburg şehrinde zaman, yüzyıl öncesinde durmuş gibi. Yağmur hiç eksik olmuyor buralarda...

Güneşe hasret yaşamanın zorluğunu, burada kaldıkça daha iyi anlıyoruz...

Hava kararmıyor ve sanki beyaz geceler yaşanıyor...

*

Finlandiya, İsveç, Danimarka ülkelerinde hep aynı duyguyu yaşıyor insan...

Güneşin yokluğunu, kararmayan gecelerde sabaha uyanmanın ve bir türlü aydınlanmayan gündüzlerde ışığı aramanın mağduriyetini, keyifsizliğini yaşadıkça insan kendisine “Memleketim” şiirini fısıldıyor...

“Son mintanım da sırtımda paralandı” diyen Nâzım’a inat edercesine ülkemizden başka bir yere gidilip de kalınmayacağını anlıyoruz...

*

Emperyalizmin başladığı ilk şehir olan Edinburg’da tarihi dokuyu koruyanlar, turizm ile büyük bir gelir elde etmenin keyfini sürüyor... Adam Smith ise uyanamayanlara belki de hâlâ mezarında gülüyordur...

Biz ise dört mevsim, yedi iklim ve parıldayan bir güneşin altında bin yıldan beri kendimizle kavga ediyoruz...

Bir arada ölmesini bildik ama bir arada yaşamasını hâlâ öğrenemedik...

Yazarın Tüm Yazıları