Türkiye’de erkekler öpüşenleri neden sevsin ki?

Onca yıldır kadının üzerinde kurduğu tahakkümü paramparça edecek kadar eşit, işteş ve yoğun bir eylem bu… Deli mi de; dudaktan öpüp aynı seviyeye inerek kurduğu bu koca imparatorluğu tehlikeye atsın!

Haberin Devamı

Joel Becker, Keith Thomas’ın “Tarihte Öpüşme” kitabı üzerine yazdığı makalede tam olarak bundan bahsediyor. Hiyerarşi, edilgenlik ve erillik… Kadın ve erkek dudaktan öpüşünce, bunların hepsi bir anlığına parçalanıyor. Kadın ve erkek değil de iki insana dönüşüyorlar ve iki insanın eşitliğinin yolunu buluyorlar.


Buradan hareketle ‘alından öpme’nin bu kadar yaygın olmasının esas sebebi, aslında erkeğin eşitlenen seviyeyi bozmak istemesi ve fiziksel olarak burun farkıyla da olsa üste çıkma hesapları olabilir mi?



KADİR İNANIR ÖPÜCÜĞÜ HARİÇ!
Toplumca en meşru bulduğumuz ‘dudaktan öpme’ vakası hangisi peki?


Kadir İnanır’ın vakumlu stili…


Çünkü eşitlik yine fiziksel olarak bozuluyor. Adam kesinlikle dudakla yetinmiyor ve burun delikleri, çene, gırtlak; önüne çıkan her şeyi hiddetle ve yarın yokmuşçasına yemeye çalışıyor. Harika Avcı da karşılığında Kadir İnanır’ın çenesini ısırsaydı mesela; bu kadar kolayca onayımızdan geçer miydi bu sahneler?

Haberin Devamı


Öte yandan Nazire Gürsel’in eşi Kadri Gürsel’in dudaklarına kondurduğu o şahane öpücük bazılarımız için yılın en umut verici karesi oluyor ama dünya kadar adam için de başlı başına bir tırnak yeme sebebine dönüşüyor.


Neden?


Çünkü ‘karşılıklı’ aşkın doğasından gelen eşitlik, iktidarlarının önündeki ilk büyük tehlike.


Çünkü o öpücük, bu adamların üstünlük kurma konusunda belki de tek başarılı olduğu ilişkiyi parçalayacak kadar kuvvetli…


EŞİTLİK, AKACAK BİR DAMAR BULDUĞUNDA…
Oyuncu sevgilisinin ‘film icabı’ öpüşmesine bile dayanamayan adamlar sinema salonlarını terk ederken; uçakta, parkta, sokakta öpüşen çiftlere çemkiren başka adamlar, böyle şeylerin sadece ‘film icabı’ olabileceğine eşlerini ikna ettiklerini sanıyor.


O adamlar, eşitlik başlayınca akan suyu durduramayacaklarını çok iyi biliyorlar.


Eşitlik başladı mı; önce “Bu zamana kadar neden değildim?” dedirteceğini de…


Adalet aranır çünkü sonra… O mahkemelerden hiç de iç açıcı kararlar çıkmaz.


Büyü bozulur; devrim başlar.


İşte bu yüzden, ‘ortalama’ bir erkeğin hayatı, o devrimin açık kalmış bütün ışıklarını teker teker kapatmaya çalışmakla geçip gider.


Öpüşmeden, öpüştürmeden…

 

Yazarın Tüm Yazıları