Süründürülebilir tarım

“TARIM can çekişiyor...”

Haberin Devamı

Dün Cumhuriyet’te bu başlıkla ve Gamze Bal imzasıyla yayınlanan haber, tarım ürünleri ithalatındaki artışa dikkat çekiyordu.

2016’da tarım ürünlerini ithal etmek için 15 milyar dolar harcarken, 2017’de bu rakam 17 milyar dolara dayanmış.

“Bereketli topraklar üzerinde” hemen her tarım ürününü yetiştirme potansiyeline sahipken, 30 yılda Belçika kadar tarım arazisini kaybetmiş bir ülke elbette bayılır parayı, nohudunu, mercimeğini komşudan, börülcesini Peru’dan getirir...

“Sürdürülebilir tarım” hadisesini tamamen yanlış bir yerden anlamış, “süründürülebilir tarımcılık” yaklaşımını benimsemiş bir memleketiz çok şükür!

MİLLİ İTHALAT REJİMİ

‘Milli Tarım’ planı açıklanıyor ama bir yandan da hububattan bakliyata gümrük vergileri ya sıfırlandı ya da sıfıra yakın bir noktaya çekiliyor.

Haberin Devamı

Hayvancılık keza... Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba başta olmak üzere herkes koro halinde “Kırmızı et, canlı hayvan ithalatına karşıyız” diyor ama aynı gün binlerce ton için izin çıkıyor işte...

“30 yılda Belçika kadar tarım alanı yok oldu” diyoruz ya; bir hesaba göre kaybettiğimiz alandan küçük 87 ülke var dünyada. 2 milyon hektardan fazla kaybolan arazi...

Dün domates haberi vardı bir rutin gibi...

Rusya kapıyı tam açmadı, ihracat tıkanınca ürün tarlada veya halde kaldı.

Yazıyı yazarken baktım halde 50 kuruş kilosu Mersin’de, Antalya’da...

Bir de markete bakın demeyeceğim, hikâye malum; aracı kazanmıştır...

Bu kökleşmiş, dallanmış budaklanmış tarım problemlerinin yüzeye vuran bir örneği domates...

ZEYTİNİN YEDİĞİ SOPA

Meraları, tarım arazilerini, ormanları yutup kaplama yeşille böbürlenilen bir sistem...

Zeytinliklere sille tokat girişip Afrika’dan zeytin taşımayı çözüm gören bir sistem...

Ürettiğini satmakta güçlük yaşayan, kendi üreteceğini ölüme mahkûm edip bir de üstüne dışarıdan satın alan bir sistem...

Ne üreticiyi ne tüketiciyi memnun edebilen, rant makinesinde iri bir diş haline gelmiş sistem...

Destekle, teşvikle, geçici önlemlerle ne yaşatılan ne öldürülen, ancak “süründürülebilen” bir tarım sistemi kurulmuş işte...

Biz de ne yapalım?..

Haberin Devamı

Çiftçisi vatandaşı sürünüyoruz peşinden işte...

 

Yazarın Tüm Yazıları