Sahnedeki silah patlamadan önce

BİRLEŞMİŞ Milletler’in 1 Ocak’ta yapacağı ateşkes çağrısı öncesinde Akdeniz’de “Duyan gelmiş” manzarası hâkim.

Haberin Devamı

“Çorbada tuzum vardı” demek, kesilecek pastadan dilimini kapmak isteyenin “Akdeniz’de firkateynim vardı” tedbirini aldığı günler.

Haberlerde Akdeniz’de Suriye ve Türkiye’nin dışında 13 ülkeye ait onlarca savaş gemisinin yüzdüğünü, başkalarının da yolda olduğunu okuyoruz.
Amerika, Fransa, Almanya diye başlıyor liste ve İngiltere, İtalya, Hollanda, Portekiz, Kanada diye devam ediyor.
“Öte yanda” Rusya ve İran’ın yanına Çin de silah çatıyor.

 

*

 

“Haklı olan değil, güçlü olan kazanır” düsturuyla hareket eden ülkeler savaş gemileriyle, tonlarca bombayla, füzelerle, jetlerle vesaire masa öncesinde sahada boy gösteriyor.
Bu kadar “kabadayının” volta attığı bir ortamda birinin diğerine omuz atmamasını, ayağına basmamasını veya “Gözünün üstünde kaşın var” diyerek babalanmamasını ummaktan başka elden ne gelir?..
Çehov’un tiyatro için söylediği meşhur söz sıkça siyasi çatışma alanları için de referans olarak kullanılır.
Özetle “Sahnede bir silah varsa o silah patlar...” der Çehov.
Sahneye bu kadar silahın birden çıktığı oyunda bir patlama olmamasını beklemek ne kadar gerçekçi peki?
Evlerden ırak...

 

*

 

Haberin Devamı

Türkiye, Rusya ile yaşadığı krizde makul ve ölçülü davranan, masayı işaret eden taraf olarak takdir toplarken bir anda Irak’la da “konjonktürel” bakımdan papaz olacağımız bir pozisyona geçiyor.
Türkiye, eğitim faaliyetleri için ve davet üzerine asker yolladığını söyleyerek haklılığını kanıtlamaya çalışırken Irak’tan “48 saat süre tanıyoruz... Rusya’yı yardıma çağırırız valla” tepkileri geliyor.
Buyur buradan yak diyemeyeceğim, kimse bir süre bir şey yakmasın mümkünse...

 

*

 

Rantı yüksek, çok katmanlı ve hatta çözümsüz hali çözülmüş halinden daha az tehlikeli olan Ortadoğu hesaplaşmasında filmin sonunu kestirmek mümkün değil.
“Omzunda füzeyle Boğaz’dan geçen Rus askeri” gibi absürd-provokatif görüntüleri ileride gülerek anacağımızı ummak, oynanan oyunun finalinde roketin patlamayacağını düşünmek günlük hayatlarımızı sürdürmemizi sağlıyor şimdilik.
“Roket omza!” komutuyla dünyanın en güzel kentinin ortasından geçen Rus askerini sıradan bir Kabataş-Üsküdar vapur yolcusu rahatlığıyla seyrettiğimiz günlerin hem kıymetini bilelim, hem de “barış”ı korumak için elimizden geleni ardımıza koymayalım.
Dileğim budur...

Yazarın Tüm Yazıları