Örgüt imamı değil sanırsın Fantoma!

GÜVENLİK güçleri tarafından hırpani bir şekilde, yarı çıplak vaziyette bir tarlada dolaşırken bulunsak “İlk soruyu ben sorayım. Bana ne olmuş olabilir” derdik çoğumuz herhalde.

Haberin Devamı

“Tarla bakmaya gelmiştim” diyemez gülerdik ve o dakika kodesi boylardık.

Ama Adil Öksüz için olaylar bambaşka gelişmiş, gelişti, gelişiyor...

Adil Öksüz’ün adını 15 Temmuz’un ardından öğrendik. “FETÖ’nün sır kutusu”, “Hava Kuvvetleri imamı”, “Darbenin planlayıcısı”, “Genelkurmay Başkanı’nı Gülen’le konuşturmayı teklif etti” gibi başlıklar sayesinde tanıdık.

Darbe sonrası, darbe merkezine yakın tarlada yarı çıplak bulunan ve “Tarlada bulundum” savunmasıyla yırtabilen tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ansak yeridir Adil Öksüz’ü.


FANTOMA DA KİMMİŞ?
Bunca yılın casus romanı, polisiye romanı, filmi meraklısıyım, Fantoma’nın, Arsen Lüpen’in hastasıyım ama böyle rahat kaçan suçlu görmedim ben...

Jason Bourne halt etmiş yanında!

16 Temmuz’da tarlada yakalanıp mahkeme tarafından çabuk tarafından salındığını biliyorduk ya...

Anlaşılıyor ki iki gün yatmış polislerin, askerlerin, savcıların, hâkimlerin, varsa istihbaratçıların önünde.

Tam iki gün ve sonra da 18 Temmuz’da “Haydi git” denilmiş...

Hürriyet’te Abdulkadir Selvi’nin ve Al Jazeera’dan Selahattin Günday’ın yazdıklarını birlikte okuduğunuzda ihmaller zincirinin ötesine geçildiğini görüyoruz.

Savcı tutuklansın diye yolluyor, hâkim “Gerek yok” diyor, savcı itiraz ediyor ve ikinci hâkim de “Yolluyorum” diyor.

Haberin Devamı

Savcı soruyor: “Arsa alacağınız kişinin telefonu? Yok. Soyadı nedir? O da yok. Arsa nerede? O da yok. Kim buluşturacaktı? Bilmiyorum. Evini biliyor musun? Hayır. (16 Temmuz Cumartesi) Saat 09.00’da taksiyle geldiğini söylüyor. 09.00’da taksi ile gelirseniz orada o zaman bombalar patlıyor. Uçaklar havalanıyor. Başka yerden gelen uçaklar pisti bombalıyor. Siz gayet rahat orada dolaşıyorsunuz ve 1 saat sonra yakalanıyorsunuz...”


PLAKASI BİLE ‘SIR’
O iki hâkim, “Normaldir yahu” diyen iki hâkim görevden uzaklaştırıldı, soruşturma başlatıldı.

Ankara-Sakarya-İstanbul hattında defalarca hız cezası yemiş, trafik sigortası bulunmayan ve dalga geçer gibi 34 SIR 49 plakalı aracıyla fink atmış Adil Öksüz.

Yardımcı doçent maaşı düşünülürse tuhaf derecede sıklıkla, özellikle de son yıllarda yurtdışına çıkmış (109 kez).

Belli ki FETÖ’de tırmanmış, yükselmiş, darbe planlamış, darbe öncesi iki kez ABD’ye gitmiş, “Hava Kuvvetleri imamı” cemaati toplayıp darbe planlamış yakalanmamış, iz bırakmamış.

Adına sabıka değil, okuma fişi düzenlenmemiş adamın.

Üstüne yakalanmış, iki gün de tutulmuş ama dünya trajikomik savunmalar tarihine geçecek bir savunmayla salıverilmiş.

Rahatça havayoluyla Ankara’dan İstanbul’a gelmiş, karşılanmış, Sakarya’ya aile ziyaretine gitmiş.


AAA! NEREYE GİTTİ?
Neden sonra, nihayet “Aaaa Adil Öksüz nerede?” denilince, hocasından kayınçosuna, kayınpederinden kayınvalidesine herkesi almaya başlamışlar.

Dünkü bir haberden: “...Öksüz’ün yakalanması için Sakarya’da 33 farklı adreste, 15 yayla, 124 yayla evi ve ormanlık alan içinde barınmaya müsait alanları kontrol etti. Ekipler 839 kişiyle de mülakat gerçekleştirdi...”

Son olarak bir mısır tarlasında bulunan sığınak inceleniyordu...

Elbette yakalanır herhalde; hoş komandolar vesaire daha çabuk yakalanmıştı, çakma Fantoma yardımcı doçent hâlâ kaçıyor ya neyse...

Ama bir yandan nutuk, demeç, basın açıklamalarındaki “şok” kararlı haller, bir yandan bu akıl almaz işler, laubalilikler, aldatılmaya doyamamışlıklar...

Nasıl olacak?

Yazarın Tüm Yazıları