Hortlak görmüşe döndük, sağ ol Milli Takım

Kafa vuruşu ile açılmış perde, sonra bir sol kroşe, bir sol daha... Sonra iki sağ vuruş ve finalde yine bir kafa... Arada rakibin darbelerinden etkilendiği için iki vuruş da karambolden gelmiş...

Haberin Devamı

Toplam 8 vuruşluk bu performans bir savunma sanatları üstadına veya bir aksiyon filmi yıldızına değil, İngiltere Milli Takımı’na ait.

Yıl 1984, Kasım’ın 14’ü...

Dünya Kupası bileti için Türkiye ile İngiltere İnönü Stadı’nda karşılaşıyor.

Bizde Teknik Direktör Candan Turhan sahaya Rıdvan Dilmen, İlyas Tüfekçi, Erdal Keser, Müjdat Yetkiner, Cem Pamiroğlu, Raşit Çetiner gibi bir kadro sürüyor. Kalede hayatının kalan kısmını bu maçın gölgesinde yaşamak durumunda kalan Yaşar Duran var...

Sonuç meşhur 8-0’ların birincisi; arada bir de 1985’teki 5-0 vardır...

Hortlak görmüşe döndük, sağ ol Milli Takım

İkinci 8-0’lık İngiltere mağlubiyeti 1987’de gelmişti. İlk şoku bizzat sahada yaşamış olanlardan yalnızca Erdal Keser vardı sahada fakat “yeni 11” de 8-0’ı bu kez Wembley’de soğuk duş şeklinde yaşamıştı.

Haberin Devamı

TAM ARAMIZ DÜZELMİŞKEN

Bu 2 travmayı aşmak ancak 1990’ların ortalarından itibaren gelen başarılarla mümkün olabilmişti...

1984 ve 1987 şoklarını hatırlayanlar tam A Milli Futbol Takımı’yla arasını düzeltmeye başlamışken yakın zamanda önce Avrupa Kupası’nda yaşadığımız hezimet, sonra da 6-1’lik Hollanda maçı geldi.

Bütün bu hezimetler tarihi de böyle tetiklendi zaten.

1987’deki 8-0’dan beri, 34 yıldır 6 gol yemediğimize dikkat çekiyordu haberler...

Milli Takım daha önce 1926’da dostluk maçında Polonya’ya 6-1 yenilmiş, bu skorda başka maçını bulamadım. Fazlasını yemişliğimiz de var, atmışlığımız da fakat 1987’den beri böyle bir hezimet yaşamamışız.

Mesela Macaristan’a ve Mısır’a 7-1 yenilmişliğimiz de var fakat biri 1928’de (Mısır), diğeri 70 yıl önce, 1952’de...

Hezimet demişken...

Önce bir sağ, sonra bir sağ vuruş daha... Bir penaltı, bir kafa darbesi ve finalde iki sağ kroşe daha... 6-1 biten Hollanda köteğinin skoru da böyle geldi...

SIFIR ÇEKTİKTEN SONRA

Avrupa Kupası’nda sadece bir gol atıp, 0 (yazıyla sıfır) puan çekilince basın toplantısında “Hezimet” vurgusu yapan gazeteciye itiraz etmiş, istifa sorularını da öteleyerek geçiştirmişti Şenol Güneş.

Haberin Devamı

6-1’lik hezimet sonrasındaki basın toplantısını izledim, detaylı dökümünü okudum...

Buradan sonra Milli Takım yolunun devam edeceğine pek ihtimal vermediğim Güneş elbette kariyeri ortada bir futbol insanıdır...

Fakat ne yaptığını kimsenin anlayamadığı, Türkiye’yi Avrupa sahnesinin “averaj geliştirmeye müsait” takımları ligine sürükleyen bu takım’la bu performanstan sonra yolunu ayırmak onun için de hayırlısı olacaktır.

Şenol Güneş tedavi edilmiş travmaları dahi tetikleyici nitelikteki bu skorun ardından konuşurken “Tek sorumlu benim... Ben başaramadığımı düşünüyorum” diyerek ayrılığın zaruri hale geldiğini kabul etti zaten.

YALVARIRIZ, YALVARMAYIN!

Haberin Devamı

Bu hezimetin altından nasıl kalkılacağı meçhul...

Güneş giderayak “Bana gelmem için yalvardılar, şimdi böyle olduk” yollu serzenişte de bulundu.

İşe teknik direktörleri yalvararak getiren, kovalayarak gönderen bu sistemden kurtulmak; aklı, fikri, vizyonu öne çıkarmakla başlamak gerekiyor...

1984’ü, 1987’yi, şerefli beraberlikleri, dev hezimetleri hortlatanlar, yalvaranlar, yalvartanlar... İşte memleket futbolunun 2021’deki hali budur.

“Eyyy yetkililer... Hortlak görmüş gibi durmayın, bir şeyler yapın...” demenin faydası olur mu ondan da şüpheliyim, vesselam...

Yazarın Tüm Yazıları