Gidiyorum bütün like’lar yüreğimde

Popüler müziğin günümüzdeki mühim yıldızlarından Lana Del Rey, siyah beyaz bir video ile sosyal medya hesaplarını kapatacağını duyurdu önceki gün...

Haberin Devamı

“İşimde gücümdeyim, biraz mahremiyet ve şeffaflık istiyorum hayatımda” yollu mesaj eşliğinde milyonlarca takipçisine veda eden Lana Del Rey “Albümlerimde, şiirlerimde buluşuruz; rüyalarda kavuşuruz” diyerek giden ilk “meşhur” değildi.

Sosyal medya uygulamaları kadar eski bir tarihi var “Çekip gidiyorum sanal âlemden, insanı yılan gibi sokan bu âlemden” tavrının.

Kimi negatif enerji yüklü mesaj bulutlarını, takipçi yorumlarını, zorbalığı bahane edip ayrıldı, kimi “Sosyal medya detoksu canlarım, gidiyorum ve uzun süre dönmeyi düşünmüyorum” diyerek “sıkıldım” kartını masaya sürdü, kalkıp gitti.

Çoğu da fazla uzağa gidemedi zaten...

Justin Bieber’dan Kanye West’e, Rihanna’dan Cedi Osman’a pek çok tanınmış isim belli bir süre sonra yeniden hesaplarını aktive ettiler.

Gidiyorum bütün like’lar yüreğimde

Haberin Devamı

KÜRKÇÜ DÜKKÂNI

Kimi kızgınlığı geçtiği için, kimi mesleğinin vazgeçilemez bir parçası olarak gördüğü için, kimi resmen işi düştüğü için (yeni albüm, film, vb) kürkçü dükkânına geri döndü.

En hızlı dönüş konusunda rekor, oyuncu Alec Baldwin’in eşi Hilaria Baldwin’e ait. Ufak çaplı bir lince uğradığı dönemde “Gidiyorum bütün reels’lar yüreğimde” diyerek anons yaptıktan 3 saat sonra çocuklarıyla yoga yaparken fotoğrafını postalamıştı.

Khloe Kardashian “Çocuğuma vakit ayırmak istiyorum, sosyal medyadan uzaklaşıyorum” dedikten 24 saat sonra “çocuğumla vakit geçirirken ben” fotoğrafıyla dönüş yapmıştı...

Bir de “hava olsun” diye kapatanlar var...

Mesela dünyaca ünlü lüks marka Bottega Veneta, 2021’in ilk günlerinde “Haydi ben kapatıyorum sosyal medya hesaplarımı” dedi ve dediğini de yaptı...

Bütün markaların sosyal medya platformlarının etinden, sütünden, piksel piksel faydalanmaya çalıştığı dönemde böyle çok havalı bir markanın çıkış yapması haliyle ses getirdi.

LÜKS KALABALIKTAN KAÇAR

Bottega Veneta gayet serinkanlı bir şekilde “sosyal medyadan çekilmiyoruz, sadece hesaplarımızı kapatıyoruz. Elçilerimiz aracılığıyla bağlarımız sürecek” açıklaması yaptı.

Haberin Devamı

“Elçi” dediği “influencer”lar vb. Böylesi değerli bir markanın çıkışını bazıları “Markaların sosyal medya hesabı ihtiyacının” gerekliliği üzerinden okudu, kimileri “gerçek lüksün kendini kitleden ayıracağı” argümanı üzerinden...

Bu arada Bottega Veneta’nın bu hareketin ardından sosyal medyadan sorumlu yüksek bir pozisyon açtığını da not düşeyim. Kendi hesabını kapatsa da markasının o dev arazideki konumuyla ilgilenecek bir politika üretiyor yani...

Sosyal medya detoksu veya daha cesur davranarak sosyal medya uygulamalarından tamamen ayrılmak sadece meşhurlara özgü bir dert, bir vaka değil...

“Meşhur olmayan insanların” sosyal medyadan kaçış öykülerinin derlendiği bir haber okudum yakın zamanda (HuffPost)...

Haberin Devamı

Neredeyse hepsi kararlı olmalarına rağmen bu ayrılıkta zorlandıklarını fakat “özgürleştikten” sonra hem ruhsal hem fiziksel manada kendilerini daha iyi hissettiklerini anlatıyor.

FAYDALAR VE ZARARLAR

Sosyal medyayı kötülemek veya yüceltmek gibi bir konuma saplanmak istemem. Faydalarını da zararlarını da kendimce ölçüp değerlendirebiliyorum.

“Like”ların zihnimizde “endorfin shot”ı etkisi yaptığını, “orada olup” başka herkesten haberdar yaşamanın çekiciliğini biliyorum.

Sosyal medyanın zehrini, tetiklediği anksiyeteyi, ciddi sağlık sorunlarına yol yapacak stresini de biliyorum...

Kendimizden akıllı telefonlarımıza dayanarak yaşayıp giderken, pandemi ve karantina derken ekran bağımlılığımız tavan yapmışken bazı rakamlara bakmak ister misiniz?

Haberin Devamı

Pandemi sürecinde Avustralya’da ekran karşısında geçirilen sürenin yüzde 70-80 arttığı ölçüldü.

Britanya’da yetişkinlerin günün 8 saat 41 dakikasını, uykudan daha fazla süreyi ekran karşısında geçirdiği belirtildi.

Bir başka hesapla hepimiz haftanın bir gününü sadece bir ekrana bakarak geçiriyoruz. Ne yazık!...

Günde ortalama 2 veya 3 bin kez “tıklıyoruz”, “kaydırıyoruz” veya bu tür bir hareket yapıyoruz....

Yüzde 40’ımız (35 yaş altında yüzde 65), sabah gözümüzü açar açmaz ilk iş telefonumuza bakıyoruz.

Bu hızlı hayatın bedeli, faturası da var elbette daha önce değindiğimiz gibi...

BİZ NEYMİŞİZ BE ABİ?

Özgüvenin yıkımı, yoğun endişe, hastalık boyutunda kıskançlık, öfke, derin bir yalnızlık hissi en sık rastlanan hasarlar ama liste uzayıp gidiyor...

Haberin Devamı

Telefonların akıllanmadığı, bizim bizzat saksıyı çalıştırarak yaşadığımız yıllarda bir adet küçük PTT jetonunun başlattığı örgütlenmeyle, 5 kişi akşam Kadıköy Fasıl’da buluşabilirdik.

Şimdi 3 kişi 749 adet “Geldin mi, gittin mi, vardın mı, düştün mü, kalktın mı?” mesajı, konum paylaşımı, seyahat izleme filan derken ancak buluşuyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları