Ey yükselen nesil; neyse boş ver kankito...

MUHABİR arkadaş soruyor:

Haberin Devamı

“Hun devleti ile karşılıklı olarak vize uygulaması kaldırıldı, tatile gitmeyi düşünür müsünüz?”

Vatandaş cevap veriyor:
-İyi olur valla, zaten Orta Asya’dan tarihimizde de beraber göçmüşüz...
-Daha çok ben Karadenizliyim, Karadeniz’e gidiyorum.
-Yok, ben denize Fransa’ya gidiyorum amcamların yanına.
-Güzel bir ülke, giderim tabii.
-Türkiye’de o kadar yer varken tercih etmezdim...
Seyirci olarak gülüyoruz, “vahlanıyoruz” vesaire...

 

*

 

Muhabir arkadaş soruyor:
“Milli marşımızı kim yazdı?”
Vatandaş cevap veriyor:
-Mustafa Kemal...
-Fatih Sultan Mehmet...

 

*

 

Muhabir arkadaş soruyor:
“TBMM’nin açılımı nedir?”
Vatandaş cevap veriyor:
-Türkiye Borsalar...
-Türkiye Malzeme Ofisi...

 

*

 

Haberin Devamı

Muhabir arkadaş soruyor:
“Libya nerede?”
Vatandaşlardan cevaplar şöyle geliyor: “Dışarıda, Marmaris’in tam karşısında... Kuzey Irak’ta... Avrupa’da... Akdeniz kıtasında...”
“Japonya nerede peki?”
Cevapları seç, beğeni al: “Hong Kong, İtalya, Fransa tarafında... Alaska’ya doğruydu... Kuzey Amerika’da, Amerika, Rusya ve İtalya ile komşu...”

 

*

 

Sorular zor mu?
Peki o zaman daha basit soru seçelim, Kıbrıs’ı soralım.
Cevap?
Karadeniz’de... Sicilya Denizi’ne bağlı... Ege’de...”
Ya Türkiye nerede?
“Takip etmiyorum...”

 

*

 

İnternetteki arama motorlarında bolca bulunan sokak röportajları sayesinde “Radyasyonun bulaşıcı bir hastalık olduğunu ve insandan insana bulaştığını”, “Kana rengini vişne suyunun verdiğini”, “Ay’ın dünyaya yayın veren şey” olduğunu (uydu ya!) öğreniyoruz.
Dört halifeyi, kutsal kitapları, ilk ve son peygamberi, cennetin tanımını da bir dinlemenizi isterim doğrusu...
Sokak röportajlarının insanı beklemediği bir anda, hafızasının gardı düşükken yakaladığını, özellikle “komik cevaplı” bölümlerin montajlandığını da düşünebilirsiniz.
Ama bazılarının yaptığı gibi “Acelem var... Teşekkür ederim...” demek yerine büyük bir özgüvenle uydurma cevap yarışına girmeleri karşısında “Bu cehalet ancak eğitimle mümkün olur” demek daha doğru sanki...

 

*

 

Haberin Devamı

Dün Habertürk’te Bürde Özçakır ve Derya Öztürk imzalı bir haber yayınlandı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda ücretsiz olarak dağıttığı ders kitaplarındaki yanlışları konu alıyordu haber.
9’uncu sınıflara (eski Lise 1’inci sınıf), 2011’den beri okutulan tarih, proje hazırlama ve fizik derslerine yönelik kitaplarda İtalya’daki Pisa’nın aslında Fransa’da olduğunu öğrendiğini görüyoruz çocukların.
Avustralya kıtası “Avusturya” olarak tanıtılıyor.
Ve mesela 1993’te vefat eden Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 1997’de başbakanlık yaparken Japonya’dan gelen eğitim heyetini kabul ediyor.
Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere, bu nesillerin yetişmesinde payı olan herkesi kutluyor, başarılarının devamın diliyorum.
“Nesil mühendisliği” yapalım derken dişini duyu organı sanan bir nesil yaratmışız; ne kadar övünsek azdır!

Yazarın Tüm Yazıları