Bu ne sorumsuzluk bu ne rahatlık

“OĞLUM öldü benim oğlum! 9 yaşında! Dünyam yıkıldı! Dört aydır ben yaşamıyorum! Dört aydır ben devlete el uzatıp ‘Adalet’ diyorum! ‘Yargı’ diyorum! Bekliyorum! Sesimi duymuyorlar! Çünkü duymak istemiyorlar! Çünkü engelliyorlar!”

Haberin Devamı

Bu acı dolu satırların yazarı Mısra Öz Sel...

8 Temmuz 2018’de kamuoyunun “Çorlu Tren Kazası” olarak hatırladığı faciada hayatını kaybeden 25 kişi arasında eşi Hakan Sel ve 9 yaşındaki dünyalar güzeli oğlu Oğuz Arda Sel de vardı...

Mısra Öz Sel’in üzüntüsünün derinliğini tahmin bile edemeyiz.

Gözü gibi baktığı evladı, babasıyla Uzunköprü’de akraba ziyareti yaptıktan sonra dönüş yolundayken çerçevesi ihmaller, hatalar, yanlış uygulamalar, iş bilmezlikler, sorumsuzluklarla çizilmiş bir tür cinayete kurban gitti.

Kaza sonrasında hazırlanan çeşitli raporları okuduk, kanlı ihmal zincirini halka halka saydık...

Kaza sonrası verilen “Sorumlular mutlaka gerekli inceleme ve araştırma ve savuşturma ve geçiştirme neticesinde belirlenecektir” nutuklarına doyduk...

Haberin Devamı

Sıcağı sıcağına verilen ve gündem savuşturma sanatının nadide örnekleri olan bu nutukların, demeçlerin hükmü alıştığımız/alıştırıldığımız üzere uzun boylu olmadı elbette.

Sözdür, verilir, unutulur...

25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı kazayla ilgili hazırlanan bilirkişi raporu geçtiğimiz ay ortaya çıktı.

O neredeyse “Şiş de yanmasın, kebap da yanmasın” havasındaki raporda bile kazanın yaşandığı noktadaki menfezin “Osmanlı’dan kaldığı, 135 yaşında filan” olduğu, 10 gün önce yetkililerin uyarıldığı yazıyordu.

“Müdür, şef, memur ve köprü görevlisi” olmak üzere 4 kişinin günahı ilan edildi, “üst taraflara” ise hiiiç mi hiç sorumluluk yüklenmedi.

Mevzuata bile suç yüklendi ama bilirkişiler kadar “Aman diyeyim, abilerimizi suçlamayalım” havasında olmayan başka raporlarda dikkat çekilen skandallarla ilgili bir açıklama yapılmadı.

Ateş düştüğü yeri yakarmış.

Yakıyor Mısra Öz Sel’i işte...

Ne yapsın Mısra Hanım, sosyal medya aracılığıyla sesini duyurmaya çalışıyor yetkililere.

“4 ay geçti ne yaptınız?” diye soruyor her gün.

Karşılığında ne oluyor?

TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın tarafından “engelleniyor”!

Bir cevap vereceğine, yüreğine su serpecek bir şeffaflık sergileyeceğine kendince “susturuyor” Apaydın acılı anneyi.

Hiç sıkılmadan...

Haberin Devamı

Ölen oğlunun hesabını sormaya çalışan anneyi bloklayarak, feryadına en terbiyeli şekilde ifade etmem gerekirse “ayıp ediyor” Apaydın.

Mısra Öz Sel hayatının en değerli varlığını kaybetmiş, hesap sormak istiyor.

Çok özür dileyerek böyle ifade edeceğim ama bu anneye, bu acılı eşe “istenmeyen unsur”, “gürültücü ve rahatsız edici bir trol”, “bir meczup” gibi davranmak, hesabını engellemek ne Apaydın’ın ne de bir başkasının haddi değildir!

Önce mesleki sonra vicdani sorumluluklarını yerine getirecek o mevkilerde oturanlar.

Mısra Öz Sel “4 aydır bir tek yetkilinin bile açıklama yapmadığını, arayıp sormadığını” söylüyor.

Bu kadar kolay mı yahu?

“Bakmazsam görmem, duymazsam etkilenmem” diyerek sorun çözmek, sorumluluktan kurtulmak nerede görülmüş?

Bu kabalık değil de nedir?

Haberin Devamı

Bu ne sorumsuzluk, bu ne rahatlık...

Yazarın Tüm Yazıları