Acil olağanüstü hal çağrısı

Gün doğmadan, deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.

Haberin Devamı

Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,

İçinde bir iş görmenin saadeti,

Gideceksin

Gideceksin ırıpların çalkantısında.

Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;

Sevineceksin.

Ağları silkeledikçe

Deniz gelecek eline pul pul...”

Orhan Veli’nin “Hürriyete Doğru” şiirinden ruhumuza akan bu harikulade imgeler, 2021 itibarıyla yerini faili malum bir cinayet mahallinden insanı üzüntüden paramparça eden, iğrenç bir manzaraya bırakmış durumda...

“Deniz salyası”, müsilaj denilen illetin Marmara Denizi’ni öldürmek üzere olduğunu, yüzeye vuran pisliğin bir imdat çağrısı olduğunu söylüyor bazı uzmanlar...

Acil olağanüstü hal çağrısı

Bazı uzmanlar ise Marmara’nın 1990’lara girerken öldüğünü, şu anda cesedin çürümesine şahitlik ettiğimizi belirtiyor...

Haberin Devamı

Dün Demirören Haber Ajansı’ndan arkadaşımız Esma Murat’ın haberi şöyle başlıyordu:

“Marmara Denizi’nde etkili olan ve endişeye neden olan deniz salyası, Erdek Körfezi’nde ölçüm cihazının su altına inmesine engel oldu...”

İstanbul’dan veya Marmara’nın farklı noktalarından araştırma amacıyla dalanlar, 10 metreden sonrasında görüntünün tamamen kaybolduğunu, asıl felaketin dipte olduğunu söyleyip duruyor...

Daha önce de yazmıştım felaketin boyutlarını, tekrara girmeyelim fakat özetle salya, Marmara’yı esir almış vaziyette ve en iyimser yaklaşımla bile canına kastediyor...

Bu durum kadar, hatta bu durumdan daha vahim olan ise takınılan “Bakmazsak görmeyiz, görmezsek sorun etmeyiz” tavrıdır.

Faili malum cinayet diyorum ya, başa kendimi yazarak herkesin, hepimizin fail sayılması gerektiğini söylemeye çalışıyorum.

Marmara’ya 25 milyondan fazla insanın ve memleketin sanayi üretiminin yüzde 50’sinin atığını “Temizler abi, deniz değil mi?” diyerek basıyoruz.

Arıtma tesislerinin “yalandan” çalıştığı, çoğu yerde “masraf olur” gerekçesiyle kurulu olmasına rağmen çalıştırılmadığı, işin beter hali pek çok bölgede arıtmanın “a”sının bile anılmadığı ve denetlemenin de “hoptiri lilaylom” usulü yapıldığı bir ortamda ya ne bekliyorduk?

Haberin Devamı

Mesele sadece umursamaz yerel yönetimlerin, sadece ilgili bakanlığın, sadece sanayicilerin suçlanmasıyla veya sorumluluk ve yetki sahiplerinin suçu birbirlerine atmasıyla çözülecek bir mesele değil.

Mesele büyük bir memleket meselesi ve her büyük memleket meselesi gibi kararlılıkla, elbirliğiyle, ciddiyetle, cesaretle ele alınmak durumunda.

Uzmanlar canhıraş vaziyette olağanüstü hal ilan edilmesi gerektiğini, zararın geri döndürülemeyecek noktaya eriştiğini haykırıp duruyor.

Vatandaş, kasım ayından beri devam eden fakat son dönemde “görünür hale gelen” pisliği tedirginlikle izliyor.

Peki bu felakete karşı acil durum ilan etmek yerine yapılan ne?

“Bakmazsak görmeyiz, görmezsek problem yok” tavrıyla salyanın dağılmasını beklemek.

Haberin Devamı

Bu bekleyiş sırasında Marmara’ya denetimsiz şekilde 25 milyonun ve memleket sanayisinin yüzde 50’sinin atığını doldurmaya devam ediyoruz bir yandan da...

Canımız “denizin pul pul eline geldiği” bir Marmara değil de, Haliç’in eski haline rahmet okutacak türden ölü bir deniz elde etmek istiyorsa, o başka...

Marmara gözümüzün önünde obeziteden, pislikten, denetimsiz ve çılgınca kirletilmekten ötürü ha öldü ha ölüyor.

Bekleyince geçmeyecek, bakmayınca bitmeyecek, aklımızı başa alıp doğru yolu bulmadıkça bereketli Marmara iğrenç bir çöplüğe dönüşerek ölecek.

Sorumluluk hepimizde...

Acil olağanüstü hal ilanı gerekiyor...

Yazarın Tüm Yazıları