Koç aday olmazsa ibre Symes’ten yana

Sadece babası Rahmi Koç’un değil, çoğu TÜSİAD üyesinin gönlünde de Ali Koç’un başkanlığı yatıyordu. Ancak o sürpriz bir şekilde 2018’de Fenerbahçe başkanlığı için adaylığını açıkladı. Koç önce TÜSİAD sonra Fenerbahçe’ye başkan olur mu? Koç olmazsa Cansen Başaran Symes’in devam etmesi sürpriz olmaz.

Haberin Devamı

"Ben TÜSİAD başkanı olsun istiyorum, onun gönlü Fenerbahçe’de.”

 

Koç Holding Yönetim Kurulu Onursal Başkanı Rahmi Koç’la bu yılın başında yaptığımız bir sohbette, Ali Koç’un Fenerbahçe başkanlığı yine gündemdeydi. Nasıl karşıladığını sorduğumda, Rahmi Bey yukarıdaki yorumu yapmıştı.

 

Ali Koç’un Fenerbahçe’ye başkan adaylığı son günlerin en önemli gündem maddelerinden biri oldu. Bu kez Koç kendi ağzından 2018’de aday olabileceğini açıkladı. Ali Koç, Ankara’dan sinyal alıp mı aday oldu, yoksa nabız mı yokluyor? Aziz Yıldırım’ın desteği var mı, yoksa erken mi davrandı? Fenerbahçe ve futbol camiası şimdi bu soruların yanıtlarını arıyor. Türkiye’nin en büyük şirketinin başındaki bir işadamının bunları düşünmeden konuşacağını düşünmek zor tabii.

 

Haberin Devamı

TÜSİAD’DA NELER OLACAK?

 

Spor camiasında tartışma yaratan bu adaylık, bir başka kurumu daha etkiliyor. Gözler şimdi genel kurulu Dünya Ekonomik Formu nedeniyle 11 Ocak’a çekilen TÜSİAD’a çevrilmiş durumda. Çünkü seçimli genel kurulda halen başkan yardımcısı olan Ali Koç’un başkanlığı da gündemdeydi.

 

Sadece babası Rahmi Koç’un değil, çoğu TÜSİAD üyesinin gönlünde de Koç’un başkanlığı yatıyordu.

 

Bu gelişmeler karşısında TÜSİAD’da neler olacak? Henüz TÜSİAD’ın büyükleri bu konuyu aralarında konuşmuş değil. Ali Koç’un başkanlık durumunun ancak kasım ayı ortalarında netleşeceğini söylüyorlar.

 

TÜSİAD’a başkan bulmak hala zor. Koç istemezse, Cansen Başaran Symes’in başkanlığından da memnunlar. Cansen Hanım çok istemese de, bir dönem daha başkan olması sürpriz olmaz.

 

1 ARALIK’TA ANKARA’DA

 

Bu arada TÜSİAD’ın yılın son Yüksek İstişare Konseyi geleneksel olarak bu yıl da aralık ayında Ankara’da yapılacak. Normalde aralık ayının 19–20’si gibi yapılan bu toplantı, genel kurulun öne çekilmesiyle 1 Aralık’ta olacak. Bu toplantıda Zafer Yavan’ın yerine Bahadır Kaleağası TÜSİAD Genel Sekreterliği görevine başlayacak.

 

Haberin Devamı

Türkiye’nin en önemli iş örgütlerinden TÜSİAD’da profesyonel yöneticiden patron başkanlığa dönülecek mi, onu da ocak ayında göreceğiz!

 

 

TELIA SONERA HİSSELERİNE ŞAHENK Mİ TALİP?


 GEÇEN haftalarda Türk Telekom’da Öger Telecom’un sahibi Hariri’nin hisselerini Ferit Şahenk’in alacağı iddia edildi. Ancak öğrendiğime göre Şahenk, Türk Telekom’a değil Turkcell’de Telia Sonera’nın hisselerine talip. Bu satın almanın Ziraat Bankası’ndaki 13.6’lık Çukurova hisseleri ile birlikte Türkiye’nin de konumunu sağlamlaştıracağı söyleniyor.

 

 

TELEKOM HİSSELERİ VARLIK FONU’NA

 

 

BU arada Türk Telekom’da Hariri ailesinin bankalara olan borçları sorun olmaya devam ediyor. İddialara göre Hariri ailesinin hisselerinin Hazine’ye geçeceği ve Türkiye Varlık Fonu’nun içine konacağı belirtiliyor. Varlık fonunun başka bir varlığının ise 3’üncü Havalimanı olabileceği belirtiliyor. Böylece yurdışından havaalanına kredi bulamayan Türkiye’nin bu fonla kaynak yaratması mümkün olabilecek.

 

 

 

Haberin Devamı

HÜSNÜ ÖZYEĞİN OMBUDSMAN OLDU

 

 BU arada Ferit Şahenk’in Mudo ile de masada olduğu söyleniyor. Doğuş, Crate Barell’le mobilya alanında faaliyet gösteriyor. Aynı alanda olduklarına göre Doğuş’un Mudo ile nasıl bir birlikteliği olur bilemedim. Bu arada Mudo ile ilgili gelişmeler de şöyle:

Mobilya sektöründe ithal mallara gelen ek vergiden sonra zor duruma düşen Mudo yaklaşık 5 büyük mağazasını kapatmıştı. Borçları nedeniyle 7-8 banka ile başı dertte olan Mustafa Taviloğlu işdünyasında sevilen bir isim.

 

Yakın arkadaşlarından biri de efsane bankacı Hüsnü Özyeğin. Öğrendiğime göre bankalarla  görüşmeleri Hüsnü Özyeğin sürdürüyormuş. Henüz somut bir anlaşma olmamış ama Özyeğin bu tavrıyla bir nevi ombudsman olmuş.

 

 

Haberin Devamı

HSBC HIZLA KÜÇÜLÜYOR!

 

BANKACILIK 2007-2008’lerde Türkiye’deki en cazip sektörlerdendi. Banka şube ve çalışan sayısı artıyordu. 2013’ten itibaren ise bu trend tersine döndü.  Şubeler kapanıyor, işsiz sayıları artıyor. 3 yılda işsiz kalan bankacı sayısı 2 bin 262.

 

Şube kapatma konusunda en hareketlisi ise uzun süredir sıkıntıda olan HSBC.

 

Türkiye’deki operasyonlarını satışa çıkaran ancak beklediği rakama ulaşamayan HSBC, şubatta Türkiye’de devam kararı almış ve yeniden yapılanma kararını açıklamıştı.

 

Nisan ayından itibaren şube kapatmaya başlayan HSBC’de son dalga kısa süre önce gerçekleşti. 47 şube bir günde kapandı. 2015 sonu itibariyle şube sayısını 284’e çıkaran HSBC’nin bugünkü şube sayısı 187 olarak görünüyor.

 

Haberin Devamı

Karadeniz ve Anadolu’da birçok ildeki şubelerini kapatan HSBC’nin önümüzdeki aylarda da şube kapatmaya devam edeceği biliniyor. İddialara göre HSBC’nin şube sayısı 2017’de 30’a kadar inecek.

 

DAVALAR ARTIYOR

 

İşte bu yüzden, HSBC şubelerinde çalışanlar her gün İngiltere’den gelecek listeleri bekliyor. Tabii her kapatılan şube işsiz kalan çalışanlar demek. Kapatılan 47 şubede müdüründen koruma görevlisine bir anda herkesin işsiz kalması demek.

 

Bu furyada işsiz kalan müdürlerden biriyle görüştüm. İşten çıkarma sürecinin hiç de nazik ve hakkaniyetli yürümediğini anlattı. İşsiz kalanların önemli bir bölümü iş mahkemelerine dava açıyor.

 

HSBC Türkiye’nin yerel bankasıyız diye reklam yapıyordu. Eğer iddialar doğruysa, işten çıkarma uygulamasında da yerelleşmiş!

 

 

ESSE’Yİ BORÇTAN KURTARMA FORMÜLÜ

 

TÜRKİYE’de son yıllarda mutfak perakendesinin önemli markalarından biri olmuştu Esse. Tefal’den ayrılan Semih Şeftali’nin 2002’de kurduğu zincir, ocak ayında Zorlu Grubu’na satılacakken sürpriz bir kararla Haşim Erhan Abaz, Cüneyt Yağcı ve Atilla Okumuş’un sahibi olduğu Ataköy Dayanıklı Tüketim Malları şirketine satıldı.

 

Ancak Türkiye, 2016’da ekonomide ve özellikle turizmde ciddi bir darbe yedi. Tüm sektörlerde olduğu gibi perakende sektörü de bu gelişmelerden olumsuz etkilendi. Alışveriş merkezlerinde, caddelerde yer alan mağazalardan çoğu kapanmak zorunda kaldı.

 

Esse de bir süredir bu olumsuz gidişatın darbesini yiyen şirketlerden. Bu ay içinde İstinye ve Akmerkez’de markanın amiral gemisi sayılacak iki mağazası kapandı, birçok yerde de kapanmaya devam ediyor.

 

Piyasada bir süredir Esse hakkında finansman sıkıntısı yaşadığına ilişkin iddialar dolaşıyordu. Bu konuda Para Dergisi’nde de geçen hafta detaylı bir haber yayınlandı. Buna göre şirket eylül ayından beri sıkıntı yaşıyor. Bu sıkıntısını da tedarikçileriyle paylaşıyor.

 

Haberde yer alan bilgiye göre bankalara borç 300 milyon TL civarında. Eski sahibi Şeftali’nin de halen alacağı bulunuyor.

 

Esse’de gelişmeler nasıl gidiyor diye ben de bir araştırma yaptım. Esse’nin sahipleri çözüm konusunda değişik alternatifler üzerinde çalışmaya devam ediyor.

 

Bankalarla anlaşmalar yapılmış. Ortaklık konusunda bazı teklifler alınmış. Tedarikçilerin çoğunluğu ise zincire sahip çıkıyor. Destek için Sektör AŞ adında bir şirket kurulmuş.

 

Perakende Türkiye’de iş yaratan en önemli sektörlerden biri. Her kapanan mağaza işsiz sayısının artması demek. Umarız bu çabalar sonuç verir.

 

 

HİTAY VE MANAS’TAN AÇIKLAMA

 

BU köşeyi okuyanlar geçen hafta takip etmiştir. İşadamları Emin Hitay-Alphan Manas arasında 8 yıldır süren bir anlaşmazlıkla ile ilgili bir yazı yazdım. Başlığı “Manas’ın borcu, Hitay’ın ayıbı” olan bu yazıyı yazma nedenim, Manas’ı Twitter’da takip eden, röportaj yapan ya da yapma “ihtimali bulunan” gazeteci arkadaşlarıma gönderilen haciz ihbarnameleriydi.

 

Hitay’ın avukatı Kamil Yıldırım’dan bazı konuları düzeltmem gerektiğine ilişkin bir açıklama geldi. Yaptığı düzeltmelerden biri haciz ihbarnamesi gönderilen kişi sayısının 1700 olmadığına ilişkindi.

 

Yıldırım, arkadaşım Ahmet Can’a yaptığı açıklamada bu sayının 1000’in üzerinde olduğunu kendisi söylemişti. Benim verdiğim sayının yanlış olduğunu belirtmiş ama kendisi bir sayı vermemiş. Nedenini anlayamadım!

 

Yıldırım’ın düzeltmemi istediği ikinci konu ise “ayıp” yorumumdu. Yıldırım, “Manas’ın 2 milyon TL borcu kesinleşti. İcra takibinde. Kendisine ihbarname gönderilen kişi, icra takibinin tarafı değildir. İhbarname, gönderilen kişinin takip borçlusuna herhangi bir borcu olması halinde hukuki sonuç doğuran bir bildirimdir. Alphan Manas’a herhangi bir borcu olmayan ihbarname muhatabının yapacağı tek şey, basit bir itiraz yazısı ile konuyu gündeminden çıkartmasıdır. Bunun neresi ayıp” diyor. Haberde de belirttiğim gibi Hitay’ın alacağını tahsil için doğru adreslere yaptığı haciz ihbarnamelerinin tabii ki ‘ayıp’lanacak bir tarafı yok. Ancak bırakın borcu Hitay ile ilgisi bile olmayan gazeteciye, borçluyu teşhir için gönderilen haciz yazısı ise ayıptır. Binden fazla kişiyi itiraz yazısı yazma külfetine sokmak, bu şekilde meşgul etmenin yakışığı var mı? Hitay’ın olayla  ilgisi olmayan insanları bu şekilde rahatsız etmeye ne hakkı var? Yazdıklarımın arkasındayım!

 

Bu arada Manas’ın avukatı Esin Kılıç da bir açıklama gönderdi. Kılıç, Manas’ın, Hitay’ın haciz ihbarnamesi gönderdiği tüm şahıs, kurum ve kuruluşlara tek tek arayarak özürlerini ilettiğini belirtmiş. Avukat Kılıç açıklamasında ayrıca “Hitay’ın hukuku kötü niyetine alet ederek yaptığı bu işlemin ticari kimliği zedelemek olduğu aşikardır” diyor ve ekliyor: “Kötü niyet ve haksız rekabet eylemleri nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk.”

 

Yazarın Tüm Yazıları