Hürriyet’e soruşturma: 15-20 yıl geriye sıçramak

TÜRKİYE, 2012 yılının sonundan beri hapisteki Abdullah Öcalan ile PKK terörünü bitirmek üzere bir ‘Çözüm süreci’ yürütüyordu.

Haberin Devamı

Bu sürece ve süregelen müzakerelere, PKK’nın pek bir gönülsüz şekilde katıldığı, işe Öcalan’ın örgüt üzerindeki gücüne güvenilerek ve zaman içinde oluşan kamuoyu desteğinin katkısıyla devam edildiği çok da sır değil.
PKK önce verdiği geri çekilme sözünden caydı, ardından her fırsatta çözüm sürecini bitirme tehditleri savurdu, defalarca sokak ortasında cinayetler işleyerek süreci bitirme provaları yaptı, hatta geçen yıl 6-7-8 Ekim’de 50’den fazla insanın ölümüne neden olan sokak olaylarını çıkardı ve sonunda hepimizin bildiği gibi süreci şiddetli terör eylemleriyle sona erdirmeyi başardı.
Temmuz başından beri verilen şehitler ve ölen sivillerle birlikte Türkiye’nin yaşadığı can kaybı 100’ü geçti; PKK’nın kayıplarının ise ‘binler seviyesinde’ olduğu en üst düzeylerce söyleniyor.

Haberin Devamı


SEÇİM ORTAMINDA TERÖRLE MÜCADELE


Bu yoğun terörü Türkiye bir de siyasi istikrarsızlık ve siyasi belirsizlik ortamında, 1 Kasım’da yapılacak genel seçim öncesinde yaşıyor. O yüzden terörle mücadele ile seçim kampanyaları ve siyasi söylemler iç içe giriyor.
O kadar ki, terörle mücadelenin yöntemini veya yapılış biçimini eleştirmek, barış özlemini dile getirmek veya Kürt siyasi hareketinin seçilmiş siyasi temsilcilerini PKK üzerinde etkili olup onu barışa davet etmeye teşvik etmek bile birdenbire ülkede ‘Teröre destek vermek’ olarak adlandırılmaya başlandı. AK Parti propaganda makinesi bunu yapıyor.
Biz gazeteciler maalesef bu karanlık baskıcı ortamı daha önce de yaşadık. Bu ortamda, bundan 20 yıl önce yoğun biçimde kullanılan eski devlet silahı da yeniden ortaya çıktı.


TMK 7. MADDE YİNE ÇIKTI


Bu silah, 30 yılı bulan tarihinde çokça budanmış da olsa özü itibarıyla hâlâ yerinde durmakta olan Terörle Mücadele Kanunu’nun (bizce) çok meşhur 7. maddesinin ikinci fıkrası.
Bakın, TMK’nın 7. maddesinin 2. fıkrası aynen şöyle başlıyor: “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.”
Bu fıkra son olarak 2013 yılında, çözüm süreci bağlamında KCK tutuklamalarını azaltmak amacıyla değişmiş, yani hayli hafiflemişti. Yukarıdaki cümleler bu hafiflemenin sonucu. Ama bu hafiflemeye rağmen fıkranın dilindeki muğlaklık dikkatinizi çekmiş olabilir; ne yaptığınızda terör örgütünün yöntemlerini meşru göstermiş veya övmüş veya teşvik etmiş oluyorsunuz, buna kararı hâkim verecek, ortada somut bir ölçüt yok.
Bizim devletimizde pek çok çeşit elemanın sıkıntısı çekilir; özellikle uzman eleman bulmakta hep zorluk çekilir ama özellikle (asker-polis dahil) güvenlik bürokrasisinde ve adliye teşkilatında kraldan çok kralcı olup vur deyince öldürmeye kalkan eleman sıkıntısı hiç çekilmez. Bugünlerde savcılarımızın yaptığı tam da bu; vur deyince öldürmek.

Haberin Devamı


İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ 20 YIL GERİYE GÖTÜRMEK


Bu satırların yazarı bu fıkradan ötürü 90’lı yıllarda DGM’lerde defalarca yargılandı; biri Yaşar Kemal’in bir yazısını yayımladı diye olmak üzere iki kez de ‘Terör örgütünün propagandasını yapmak’tan mahkûm oldu, hüküm giymekten ve hapse girmekten son dakikada kurtuldu.
Bu fıkra, her zaman ama her zaman, görünürdeki masum ve meşru amacının ötesinde, ülkede ifade özgürlüğünü kısıtlamak ve baskı yaratmak amacıyla kullanıldı.
Bugün bu fıkranın yeniden hortladığına tanık oluyoruz. Daha fenası da, düne kadar kendi ifade özgürlüklerinin kısıtlılığından şikâyet edenlerin bugün başkalarının ifade özgürlüğü kısıtlansın diye tepinmeleri.
Hürriyet’e açılan soruşturma öyle basit bir soruşturma değil; bu ülkedeki her vatandaşın ifade hürriyetini kısıtlamaya ve bu hürriyeti 15-20 yıl öncesine geri götürmeye yönelik çok ciddiye alınması gereken bir tehdit.

Yazarın Tüm Yazıları