Türk basınının ‘amiral gemisi’ne ayağımı ilk attığımda tam anlamıyla büyülenmiştim. Koşuşturan insanlar, telefonda yorum almaya çalışanlar, hararetli bir şekilde tartışanlar... “İşte uzun zamandır aradığım yer” diye düşündüm. Bir süre manzaranın keyfini çıkardım.
Henüz tanımadığım bir kadının “Polat, değil mi?” sorusuyla kendime geldim. Bana ofisime kadar eşlik edeceğini söyledi. Takip ettim... Attığım her adım, heyecanımı katbekat artırıyordu. “Acaba nasıl karşılanacağım?” diye endişeliydim; ama ofise vardığımda bu hislerimin hepsi geçmişti. Beni bilgisayarlarının arkasından sıcak bir şekilde 4 kişi karşıladı; yüzünden muziplik akan Recep, bakışlarıyla en içten ‘hoş geldin’ diyen Esma, beni bir çocuğun meraklı gözleriyle süzen Seda ve yılların verdiği gazeteciliğin oluşturduğu yüz hatlarıyla Enis Abi.
İşte Hürriyet Bursa maceramın başlangıcı böyle olmuştu...
* * *
Hürriyet Bursa Ailesi olarak kimi zaman tartıştık, kimi zaman eğlendik ama en önemlisi size her zaman şövalyelik mesleği olan gazeteciliğin hakkını vererek evlerinize misafir olmaya çalıştık.
Bugüne kadar kaç haber ve manşet hazırladık bilmiyorum; ama hiçbir zaman etik ile gerçeğin yolundan ayrılmadık. Haberleri hazırlarken önce aklımıza sonra vicdanımıza sorduk. İşte bu da kafamızı yastığa her zaman rahat koymamızı sağladı.
* * *
Umarım bu güzel aileyle birlikte; “Tık tık tık tık tık! Can Polat, sayfayı kapattım”, “Yemeğe... Bu saatte!?”, “Sayfaya ‘kkk’ler koyuyorum...” ve “Bak ya! Ne bu?” muhabbetleri eşliğinde burada bulunmaya devam ederim.
Bursalının gazetesi Hürriyet Bursa’nın 15. yılı kutlu olsun!