Milli mücadelenin mirası

Milli Mücadele’nin 100. yılı, 2022 yılı ortalarında bitecek. Bu gidişle 100. yıl döneminde önemli ve unutulmaz bir kültürel faaliyetler bütününün oluşacağını pek zannetmiyorum. Bu ganimetlerin saklanması böyle mi olacaktı?

Haberin Devamı

Bu yıl Milli Mücadele’nin 100. yılı kutlamaları resmen ilan edildi. Modern Türkiye’nin devlet olarak yeniden kuruluşu ve halkımızın bilinçli bir ulus toplumu haline evrilmesinde çok önemli bir safhadır. Buna rağmen yeterli neşriyatın yapıldığını, yapılan araştırmaların basılabildiğini, TV ve gazetelerde yeterince program yapıldığını söylemek son derece zor. Milli Mücadele’nin 100. yılı, 2022 yılı ortalarında bitecek. Bu gidişle 100. yıl döneminde önemli ve unutulmaz bir kültürel faaliyetler bütününün oluşacağını pek zannetmiyorum.

RAMAZAN TOPU OLDU

Milli mücadelenin mirası

Milli Mücadele sırasında vatanı korumamızı sağlayan bazı maddi miras kalıntılarına da dikkat edilmiyor. Daha önce yazılarda belirttiğimiz gibi Sakarya Meydan Muharebesi’nin cereyan ettiği bölgedeki kabirler korunmadığı gibi topografyayı dahi bozacak taşocakları, floraya (bitki örtüsüne) dikkat edilmemesi gibi derbederlikler var. İstiklal Savaşı’ndan kalan topların çoğu değişik kentlerde ramazan topu olarak kullanılıyormuş.

Milli Mücadele’nin düzenli ordu safhasında, cephedeki yılları harita ve fotoğraflarla “Sakarya: Türk Bitti Demeden Bitmez” adlı kitabında anlatan Dr. Selim Erdoğan bu konuda önemli çalışmalar yapıyor. Aktardığına göre “Akşehir’de Kültür Merkezi’nin, Afyon’da vilayet konağının, Samsun’da sahilin süsü olarak düşünülmüş değişik kalibrelerde Skoda, Schneider toplar mevcut. Askeri kışlalara dağıtılmış, dekorasyon amacıyla kullanılan İstiklal Savaşı’ndan kalma çok sayıda top da mevcut. Örneğin Ankara Etimesgut’taki bir askeri birliğin bahçesinde bulunan iki adet DeBange 120 mm top gibi. Bu toplar Başkomutanlık Meydan Muharebesi sonrasında Yunanlardan ele geçirilen ağır sahra toplarıdır. Muharebelerin başında 36 adet olduğu bilinen bu toplardan Yunanlar kaçarken ancak iki tanesini kurtarabilmişlerdir.”

Haberin Devamı

Milli mücadelenin mirasıBAKIMSIZLIK ÇÜRÜTMÜŞ

Haberin Devamı

Halen Sakarya Meydan Muharebesi’nin Kartaltepe’deki, Haymana’daki, Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin Afyon’daki müzelerinde bu gibi toplardan bir teki dahi yok. Buna karşılık Bandırma’da yıllarca ramazan topu olarak kullanılan bir sahra topu bakımsızlıktan çürümüş ve çoğu aksamını da hurdacılar yürütmüşler. Bu ganimetlerin saklanması böyle mi olacaktı? Bazıları düpedüz karşı ordudan ele geçirilenlerdendir.

İstiklal Savaşımızın 19 Mayıs 2019 Samsun, Amasya, ardından Erzurum, ardından Sivas ve Ankara’daki serencamı titizce öğretilmeli... Akşehir’in, Afyon ve İzmir’in yoğunlukla taranması ve bu gibi kalıntıların korunması mahalli müzelerin daha etraflı biçimde orijinal belgelerle yani fotoğraflarla ziyarete açılması gerekiyor.

Haberin Devamı

NAMAZGÂH'A OTOPARK

Ankara’da ünlü Namazgâh Tepesi, Sakarya Meydan Muharebesi sırasında cepheden şehre nakledilen yaralılardan şifa bulamayarak hastanede ölen askerlerin gömüldüğü yerdir. Bu tepenin üstünde Üçüncü Tiyatro (Halkevi), Etnografya Müzesi ve Atatürk’ün heykeli yer alır. Tepenin eteklerindeki mezarlıkların ve o zamanki şehrin etrafında bulunanların bugün bazıları yok olmuştur. Bunların yerine bina dikmek, otopark yapmak iki arada bir derede çıkarılan işlerdir. Oysa tarihi topografyanın tespit edilip yerine anıt dikilmesi, lüzumsuz yapılaşmanın önlenmesi icap eder.

Milli mücadelenin mirası

GENTILE BELLINI VE FATİH TABLOSU

Bugün 23 Şubat 1507 tarihinde İtalya’da Venedik ekolünün en önemlilerinden ve asıl Fatih Sultan Mehmed’in portresiyle meşhur olan Gentile Bellini öldü. Venedik, dönemine göre uzun hayat yaşayan ressamların ülkesidir. Bellini 1429’da doğdu. Aynı şehirde yaşayan Tiziano ise 90 yaşlarında bile portrelerini yapıyor, eserlerini verebiliyordu. İtalyan Rönesansı’nın bizzat bu devrine Rinascimento diye adlandırılan ünlü sanat eleştirmeni ve sanat tarihinin babası sayılan Giorgio Vasari kısaca “Le Vite”, “Ünlü Ressamlar, Heykeltıraşlar ve Mimarların Hayatları” adlı eserinde Bellini’den ikinci grupta söz ediyor. Leonardo da Vinci’ye ve Michelangelo’ya yaptığı gibi başlı başına bir bölüm ayırmamıştır. Vasari’nin başvurduğu resimler ise onun bazı tüyle ve karakalemle yaptığı portrelerdir.

Milli mücadelenin mirası


Venedik ve Osmanlı arasında akdedilen sulh dolayısıyla 1479’da Venedik, İstanbul Fatihi’nin bir portre ressamı istemesi dolayısıyla senato ve Venedik Doçu 1479’da onu İstanbul’a yolladı. Bellini İstanbul’da bir yıl kaldı ve 1480 yılı sonunda Fatih’in ünlü tablosu ortaya çıktı. Bu portrenin yüz kısmı hariç, her yerinde çok oynanmıştır. Her tamiratta bir değişime uğradığı açık. Bugün Londra’da National Gallery’de teşhir ediliyor.

Bellini’yi asıl meşhur eden Osmanlıların ünlü padişahı “Fatih Sultan Mehmed”, yine “Venedik Doçu (Doce) Giovanni Mocenigo”, ve “Kıbrıs Kraliçesi Caterina Cornaro”nun portreleri ki Macaristan’da Budapeşte’de teşhir ediliyor ve nihayet Venedik’in bütün ihtişamını şehir ve törenler olarak veren tablosu “San Marco Meydanı’nındaki Yürüyüş”.

Fatih’in kendisi şehzadeliğinden beri minyatür değil, fakat İtalyan tarzında portreler yapmış. Bunlar yayınlandı. İlgisi Batı’nın Rönesans’ına ve resim ve heykelineydi. Topkapı Müzesi’nde bulunan klasik heykellerden bir koleksiyonu vardı. Çoğu II. Bayezid devrinde bir kenara atılmış veya satılmıştır. Roma devrinden kalma devasa sütun başlıkları ve lahitlerin de elan Topkapı Sarayı’nda mutfaklar ile arşiv kısmının önünde ve sarayın iç avlusunda teşhirini görmek mümkün.

Klasikleri okumaya, klasik sanat eserlerini toplamaya meraklı ve Rönesans hümanist senyörü olan Fatih Sultan Mehmed hiç şüphesiz ki Bellini’den evvel de birtakım İtalyan ressamları tanımış ve celbetmiştir. Bellini, Venedik Doçu’nun resmi ressamıydı. Babası Jacop ve kardeşi Giovanni Venedik’in bu dönem ressamları arasındadır. Roma ve Floransa muhiti Venediklileri yeterince incelemediğinden olacak ki Vasari’de isminin dışında etraflıca hayat hikâyesi ve değerlendirmesi yapılmıyor. Ama bizim Türkiye’nin kültürel dünyasını anlamak bakımından önemli bir ressamdır.

Çok fırça darbeleri yemiş olmasına rağmen Fatih tablosu gerçekten sanat tarihinin önemli resimlerindendir. Padişaha yakışan önemli tablolardandır.

Yazarın Tüm Yazıları