Paylaş
Hava kararıp sahne ışıkları artık Morrissey için yandığında etrafımdaki insanların çıldırırcasına bağırmaya başladığını, zaten tüm bekleme süresi boyunca kendimde de neden bu kadar biriktiğini anlayamadığım heyecanın tavan yaptığı o anı hala unutamıyorum.
Morrissey grubuyla birlikte sahneye gelip selam verdikten sonra önce Türkçe ‘merhaba’ dediğinde konser için bekleyen o dev kalabalık resmen kendinden geçmişti. Anonslarına ‘Zeki Müren’ ve ‘Morrissey’ diyerek devam ettikten sonra ilk şarkısı ‘Panic’i söylemeye başladığında daha önce hiç hissetmediğim farklı bir mutlu enerjiyi üzerimde ve etrafımdaki insanlarda hissettiğimi hatırlıyorum. O zamana kadar Morrissey benim için dışarı çıktığımda, en çok da bir Ankara klasiği olarak gittiğim Cafe Bien’de dinlemekten mutlu olduğum şarkıcılardan biriydi. One Love performansından sonra The Smiths albümlerini ve Morrissey’in solo albümlerinin hepsini sanki sınavda soracaklarmışçasına ezbere öğrenecek kıvama gelene kadar dinlemiştim. Bir konserden çok etkilendiğim zaman bu etki bende konser sonrasında daha fazla yer ettiği için Morrissey heyecanım üzerimden birkaç ay gitmemişti.
‘ENGLAND IS MINE’ 2 TEMMUZ’DA PRÖMİYERİNİ YAPIYOR
Konser performansları bir yana, katıldığı televizyon programları ve röportajlarında da kendisine hayran bırakan Morrissey’in hayat hikayesi keşke filme çekilse ne güzel olurdu diye içimden geçirdiğim çok olmuştur. Yazının buraya kadar bendeki Morrissey heyecanını anlatmama sebep olan haber de işte tam burada geliyor karşımıza. Yapım aşamasındayken adı ‘Steven’ olan daha sonra ‘England Is Mine’ olarak değiştirilen söz konusu film 2 Temmuz’da Edinburgh Uluslararası Film Festivali’nde(EIFF) prömiyerini yapmaya hazırlanıyor.
‘England Is Mine’ 1970’lerin Manchester’ında geçiyor. Genç yaşlarda vergi dairesindeki pek de sevmediği işini hayali olan müzik kariyeri için terk eden Morrissey’in hikâyesi konu ediliyor. İngiltere’nin müzik arenasında Linder Sterling ile yollarının kesişip arkadaş olmalarından, The Smiths’in kurucularından Johnny Marr ile bir araya gelmelerine kadar giden sürecin anlatıldığı filmin biletleri geçtiğimiz gün satışa çıktı.
MORRISSEY CEPHESİNDEN SES YOK
Bu özel yapımın oyuncu künyesine baktığımızda Morrisey’i Jack Lowden, Linder Sterling’i Jessica Brown Findlay, Jonnny Marr’ı ise Laurie Kynaston canlandırıyor. Senaryosunu Mark Gill ve William Thacker’ın yazdığı, yönetmenliğini ise yine Mark Gill yaptığı ‘England Is Mine’ 71. Uluslararası Edinbrugh Film Festivali’nin kapanış gecesinde beyaz perdede olacak. Filme dair birçok soru işareti havada gezinedursun, yapım aşamasında filmdeki anlatılanlara ve olaylara dair Morrissey’den herhangi bir onay alınmadığını da belirtmek gerekli. ‘England Is Mine’ı önümüzdeki dönemde Türkiye’de vizyonda görür müyüz bilmiyorum, ama tahminimce film festivallerinden birinde mutlaka izleriz diye umut ediyor, dileğimi buradan evrene iletiyorum.
Paylaş