O yüzde 50 nasıl geldi

Aska Otelleri’nin sahibi Ramazan Arslan ile öğle yemeği yedik. Sohbetin ana konusu doğal olarak turizmdi.

Haberin Devamı

Ramazan Bey tüm olumsuzluklara rağmen turist sayısındaki düşüşün az olduğunu söyledi.

Şaşırdım. Yaklaşık yüzde 50 düşüşü nasıl az bulduğunu sordum. Şöyle cevap verdi:

“Bir turizm ülkesinin başına gelebilecek en kötü şeyler oldu. Ama o insanlar, o yüzde 50 yine bizden vazgeçmedi. Üstelik Türkiye’de mükemmel bir tatil geçirdiklerini, yurt dışında yazılanlarla, burada yaşananların ilgisi olmadığını anlattılar. Arkadaşlarını, dostlarını Türkiye’ye davet ettiler.  Tabi bunda sektörümüzde çalışan tüm arkadaşlarımızın, hükümetimizin, bankacısından, belediye başkanlarına herkesin  payı var. Yıllardır hep birlikte iyi hizmet için çırpınıyoruz. Bu yüzde 50 de onun karşılığı olsa gerek. “

Aslan, 2016’ya gösterilen hassasiyetin 2017’de de devam etmesi gerektiğini üstüne basa basa vurguladı,  hatta daha da hassas davranılması gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı

Ramazan Bey’in sözlerine  katılıyorum. Türkiye düşmanlarının tüm çabalarına, yurt dışında kara propagandanın pik yapmasına  rağmen yüzde 50’inin bizden vazgeçmemesinde turizm sektörünün kaliteli, güler yüzlü hizmetinin payı büyük.

Dünyaca ünlü misafirperverliğimize aynen devam diyorum.

***

 

Personeli unutmadı

Turizm sektörün en  başarılı isimlerinden olan ve gazetecilik tabiriyle işin “mutfağından” yetişen Ramazan Aslan, sektörde personelin önemine özellikle vurgu yaptı.

Bu yıl yaşadığımız krizden dolayı, ister istemez işten çıkarılan personelin, mutlaka tekrar kazanılması gerektiğine dikkat çekti Aslan.

“O arkadaşlarımız bizim için çok değerli. Onların yokluğu sektörümüz için büyük kayıp olur. Tekrar aramıza dönmeleri için hep birlikte daha çok çalışmalıyız” dedi .

Doğru söze ne denir?

**

Türel’in turizme katkısı

Söz turizmden açılmışken burada Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’i de hatırlamamak mümkün değil.

Başkan Türel, turizmde yaşadığımız krizi hafifletmek için çok önemli bir iş yaptı. Yoğun iş temposunu bir tarafa bırakıp, bir grup turizmciyle Avrupa yollarına düştü.

Avrupa’nın en önemli basın-yayın organlarını ziyaret etti. Genel Yayın Yönetmenleriyle bir araya geldi. Türkiye’nin, Antalya’nın güvenli olduğunu, huzur içinde tatil yapabileceklerini anlattı. Çok da etkili oldu. Önyargıları kırdı.

Haberin Devamı

Buna en yakın örnek Bild Gazetesi oldu. Almanya’nın en çok satan,  en etkili gazetesi Bild, günlerce Antalya’yı anlattı. Özel muhabir gönderip Antalya ile ilgili haber yaptı. Bu da yetmedi, Antalya’da tatil yapan Almanlar için, özel köşe açtı.

Fotoğrafta da gördüğünüz gibi,  daha birkaç gün önce, onların Antalya ile ilgili övgü dolu sözlerini yayımladı. 

Kendisi de gazeteci olan ve basının önemini iyi bilen Türel, Avrupa medyasıyla başarılı bir diyalog kurdu. Bunun faydalarını önümüzdeki yıllarda da göreceğimizden eminim. 

Evet. Hep birlikte mücadele ettiğimizde üstesinden gelemeyeceğimiz sorun yok.

Özellikle bugünlerde daha çok birliğe, daha çok işbirliğine ihtiyacımız var.

 **

Haberin Devamı

Başka Fulya’lar öldürülmeden…

Türkiye’de her gün 5 kadın öldürülüyor, yüzlercesi, binlercesi şiddete maruz kalıyor. Fulda Özdemir de onlardan biri.

Gencecik, eğitimli, kültürlü bir kadın.

İsviçre gibi adı medeniyet ile anılan bir ülkeden kalkıp, Türkiye’ye gelmiş. Kendi vatanına, kendi topraklarına.

Kaş’a yerleşmiş.

Bir genç adama kaptırmış gönlünü. Sabıkalı, üstelik cinayetten. Cezaevi firarisi. Adam söylemiş kim olduğunu, ancak gönül bu… Aka da konuyor b….da.  

Bir süre anlamış hata yaptığını, “Ben ayrılmak istiyorum” demiş.

İşte o zaman kopmuş kıyamet, o adamın gözlerinde.

“Sırlarımı öğrendi” gerekçesiyle kıymış o güzelim kıza.

Kendini kurtarmak için. Hapishane köşelerine dönmemek için.

***

Haberin Devamı

Artık birşeyler yapmanın zamanı geldi de geçiyor bile.

Önce eğitim, sonra ceza.

Eğitmeliyiz evlatlarımızı,  bilgilendirmeliyiz. Anlatmalıyız gerçeği, ta çocuk yaşlarında onlara.

Başka Fulya’lar öldürülmeden.

***

Tabi adaleti, adil cezayı da sağlamalıyız.

Mahkeme önünde, sırf takım elbise giydi, kravat taktı  diye, “iyi hal” indirimleriyle serbest bırakmamalıyız kadın düşmanlarını.

Biliyorsunuz; “Haksızlığa, adaletsizliğe, sessiz kalmak, suça ortak olmak demektir.”

Yoksa bu vahşetin sonu gelmeyecek.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları