Önlemlerimizi alalım, panik yapmayalım

Teslim tarihi yaklaştıkça Türkiye’nin en önemli gündem maddelerinden biri olarak, Washington-Ankara-Moskova hattındaki tansiyonun seyrini belirleyen S-400’lerle ilgili gelişmeleri ele almaya devam edeceğiz. Geçtiğimiz haftanın en dikkat çeken görüşmelerinden biri ABD Başkanı Trump ve Erdoğan arasında gerçekleşti. 29 Mayıs tarihinde yapılan telefon görüşmesinin ayrıntılarını son yazımızda paylaşmıştık.

Haberin Devamı

Türkiye kamuoyunun ilk kez öğrendiği önemli başlık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “teknik komite oluşturulması önerisine” Trump’ın “Tamam” demiş olmasıydı. O yazımızda Trump’ın “Tamam” demesine rağmen Pentagon, Dışişleri gibi kurumlar sebebiyle Ankara’nın teknik komite oluşturulmasının çok da mümkün olmadığını düşündüğünü belirtmiştim. Nitekim haberlerin uluslararası basında yer almasının da ardından Pentagon hem bilgilendirme hem de açıklama yaptı. Erdoğan-Trump telefon görüşmesine rağmen bilgilendirmedeki “Duyurulacak yeni bir şey yok” ifadesi dikkat çekti. Amerikalılar, “S-400’ler pilotlarımız ve uçaklarımız için kabul edilemez risk taşıyor” ifadesini kullandı. Ayrıca teknik görüşmelerin “özel bir komite” kurulmadan yapıldığını, Türk yetkililere de bu risklerin anlatıldığı belirtildi.

Haberin Devamı

TRUMP’A ‘GİTME’ BASKISI

Trump’ın ortak komite için “Tamam” yanıtına karşı Pentagon Sözcüsü Eric Pahon, “S-400’ü satın almanın kabul edilemez risk oluşturacağı konusunda netiz. Bu kaygılar hafifletilemez” dedi. Türkiye ile bu konuda teknik görüşmelerin özel bir komite kurulmadan yapıldığını ve risklerin anlatıldığı da vurgulandı.

Kısacası Trump’a bir anlamda kafa tutan Amerikan kurumlarını bilgilendirmeleri ve açıklamalarıyla görüyoruz. Kurumlar ortak komite kurulmasını istemiyor. Hatta Trump’a “Türkiye’ye gitme” baskısı yapılıyor.

Tüm bu olumsuz tabloya rağmen...

Türkiye’nin çözüm üretme çabaları sürüyor.

Türkiye’nin gizli bir ajandası yok. Bunu da her düzeyde Amerikalılarla paylaşıyor.

Zamanında hava savunma sistemini Türkiye’ye satmayan Amerikalılardı. Trump o dönemki Amerikan yönetiminin bu durumdan sorumlu olduğunu her telefon görüşmesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile paylaşıyor. Türkiye’ye hak veriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında yapılan görüşmelerde rahip Brunson krizi dışında hiçbir konuda bugüne kadar gerilim yaşanmadı.

Ankara Trump’ın tek başına karar verebilecek pozisyonda olmadığının da çok iyi farkında.

Türkiye, bir sopa ya da baskı ile ulusal güvenliğini sarsacak bir adım atmak ya da “ABD istedi, Türkiye geri adım attı” gibi bir pozisyona düşmek istemiyor.

Haberin Devamı

Tüm bu sürecin boyutunda güvenlik açısından yapılan değerlendirmede, Türkiye hava savunma sistemine sahip olacak. Ankara bu durumu “hayati açıdan önemli” ifadesi ile değerlendiriyor.

ŞİMDİLİK GERİ ADIM YOK

Ankara kendisine yönelik S-400’lerle ilgili girişimi “psikolojik” görüyor. Tüm bu nedenlerden dolayı S-400’ler konusunda şimdilik geri adım yok, esneme yok. Yani Ankara pozisyonunu koruyor. S-400’lerin bataryaları olmasa bile bataryaların ön araç gerecinin bu ay Türkiye’ye gelmesi bekleniyor.

Gelelim yaptırım riskine... Ankara’ya göre kaybeden bir tek Türkiye olmayacak. Böyle riskli dönemde Türkiye gibi bölgesel bir güçle sorun yaşamak ya da onu kaybetmek karşı taraf açısından da büyük riskler taşıyor. Bu riskler arasında Amerika’nın İran ajandasını ve İsrail-Filistin planlarını göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Haberin Devamı

GÖZLER TRUMP-ERDOĞAN GÖRÜŞMESİNDE OLACAK

Ve son olarak, iki önemli noktanın daha altını çizelim. Haziran ayının sonunda Japonya’da yapılacak G-20 zirvesinde ikili görüşmelerin önemli olacağını belirtelim. Gözler Trump-Erdoğan görüşmesinde olacak. Bir diğer önemli nokta ise S-400’ler konusunda paniğe kapılmadan önce Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihini ve seyrini hatırlamak gerekiyor. Bu seyri sonraki yazılarımızda ayrıntıları ile inceleyeceğiz.

Ama bitirirken tarih boyunca Türkiye’nin kendi hayati ulusal çıkarları için ABD karşı karşıya geldiğini ve yaptırımlara maruz kaldığını, bunları atlattığını hatırlatalım. Kısacası tüm gerçeklerimizi bilelim, önlemlerimizi alalım ama mutlaka birlikte ayakta duralım, “panik” yapmayalım.

 

Yazarın Tüm Yazıları