Dikkat, demokrasi kırılgandır!

2020 yılı boyunca “ABD’de ne oluyor?” dizisini soluksuz izledik. 2021 yılındaki yeni sezon da hızlı başladı. Dünya yine ekranlara kilitlendi. Kimi, “Oh olsun, bize yaşattıklarını kendileri yaşıyor” heyecanıyla, kimi ise “Demokrasi ve özgürlüklerin kalesine ne oluyor” endişesi ile izliyor.

Haberin Devamı

İki yüzyıllık süreçte değişen sahnelerde rol alan Kızılderililer, zenciler, köleler, işçiler, dünyanın dört bir yanından gelen göçmenler; bu çeşitliliğin birbiriyle savaşarak oluşturduğu ya da oluşturmaya çalıştığı devlet, toplum, demokrasi, liberal değerlerin ve demokrasinin yükselişi, vahşi kapitalizmin hikâyesi... Tüm bunlarla birlikte süreçte yaşanan sorunlar, halının altına süpürülmüş nefretin gün yüzüne çıkışı, ırkçılık, aşırıcılık, aşırıcılığı körükleyen siyaset dili, kutuplaştırma, kutuplaşma, hukuk tanımazlık, şiddet, pervasızlık, “Her yol mubahtır” anlayışı, son olarak kongre binasının basılmasına neden oldu. Sürecin neye ya da nereye evrileceğini hep beraber izleyeceğiz.  Bunu Trump’ın normalleşme mesajlarına rağmen söylüyorum. Çünkü yanıt aranacak ve tartışılacak sorular var.

Haberin Devamı

Geçmişteki yaralar kaşınır, üstüne aşırılık, radikallik körüklenirse, yeniden normale dönülmesi için bir zamana ve söyleme ihtiyaç olur. Bu normalleşme sağlanabilecek mi?

Tüm dünyada yıllardır demokrasi ve özgürlüklerin simgesi haline gelmiş ABD, gerçekte de tüm Amerikalılar için demokrasi ve özgürlüklerin simgesi miydi?

ABD normlar ve kurumlar açısından gerçekten tüm dünya için bir model miydi?

Aslında bir modeldi de ABD kötü yönetildiği için mi bu noktaya geldi? Kutuplaşmada ve toplumlardaki gerilimlerde yöneticilerin, siyasetin dili ne kadar suçlu?

ABD temelinde bu sorular tüm dünyada tartışılacaktır. Yanıtlar aranırken ABD Başkanlığı’na seçilen Joe Biden’ın kongrenin basıldığı gün yaptığı konuşmadaki bir cümleyi göz önünde bulundurmanızı isterim. Ben not ettim. Biden, “Demokrasi kırılgandır. Onu korumak için iyi niyetli insanlar, ayağa kalkmaktan korkmayan, güç peşinde olmayan liderler gerektirir” dedi. Amerika Trump ile demokrasinin kırılgan olabileceğini öğrendi. Bakalım sezon finali böyle mi bitecek...

ÖZGÜR ÖZEL’İN ÇAĞRISI

GEÇEN salı günü yayımlanan yazımda ‘Dünyada aşı adaletsizliği’ başlığı ile bir bölüm kaleme almıştım. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel aradı. Yazdıklarıma katıldığını belirttikten sonra, aşıda üretim, erişim, dağıtım adaletsizliğine son vermek için CHP’nin attığı üç adımı hatırlattı:

Haberin Devamı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Dünya Sağlık Örgütü’ne mektup yazarak, tüm dünyanın aşıya ulaşabilmesi için harekete geçilmesini istedi. “Sorun küresel bir biçimde ele alınmalı” dedi.

Kılıçdaroğlu benzer bir mektubu dünyadaki 118 sol partinin liderine de gönderdi.

CHP AKPM (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde) önerge verdi, “Aşı üretimi, dağıtımı ve aşılama güvenceye alınsın” dedi.

Önce şunu söyleyeyim: Özgür Özel, “Aşı gelirse mutlaka aşılanmalıyız. Çin aşısı güvenli. Menşei tartışması yanlış” dedi. Kutuplaşmanın nerelere vardığı konusunda da bir örnek verdi. Bir anket firmasının yaptığı araştırmaya dikkat çekerek, katılanların yüzde 55’inin aşı olmak istediğini, yüzde 45’inin ise olmak istemediğini anlattı. Özel, “Olmak istemeyenler genelde CHP seçmeni. Bu yanıtta sorgulamanın yanı sıra, iktidar politikalarına karşı çıkma daha etkili. Burada kutuplaşma olmaz. Kutuplaşmayı burada aşalım. Tüm liderler bir kamu filminde oynasın” dedi.

Haberin Devamı

Bu önerisini Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya da ilettiğini anlatan Özel, çok dikkat çeken bir konuyu daha gündeme getirdi. “11 Aralık’tan bu yana aşı bekliyoruz. Eğer Çin, aşıyı Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullanıyorsa, barış döneminde ve bir salgında pazarlık malzemesi yapıyorsa, bu savaş döneminde biyolojik silah kullanmaktan farksızdır” dedi. Sahi Çin, Uygur Türklerinden dolayı aşıyı koz olarak mı kullanıyor?

Yazarın Tüm Yazıları