Depremde ölmeyip selde ölmek...

Deprem, sel; doğa olaylarıdır, “felaket” haline dönüşmesi ise insan eliyle olur.

Haberin Devamı

Türkiye yüzyıllardır çeşitli afet olaylarının göbeğinde yer alan bir yapıya sahip. Teknoloji bu kadar gelişmişken, teknoloji ile bu kadar övünürken; doğa olaylarının afete dönüşmesinin akılcı bir yanıtını bulmak mümkün değil. Verilebilecek tek yanıt bilimin gözardı edilmesi, gerekli tedbirleri zamanında almamak, kurallara uymamak, kuralları delmek, verilere göre hareket etmemektir.

NE BÜYÜK ACI...

Doğa olayı deyip geçiştiremeyiz, çünkü doğa olayının yani yoğun yağışın geleceği belliydi. Hiçbir yetkisi olmayan bir vatandaş Google’a 15 günlük, 45 günlük hava tahmin raporu araması girse zaten bilgiyi alabiliyor. Depremin vurduğu vatandaşlarımızı şimdi de sel vurdu. Depremde ölmeyen, selde öldü. Altgeçitte boğuldu. Ne acı, değil mi? Soğukta çadırları su bastı... Peki doğal afet deyip geçecek miyiz? Yoksa şu sorulara yanıt mı arayacağız:

Haberin Devamı

- Meteoroloji verileri AFAD tarafından düzenli olarak alınıyor mu?

- En son Hürriyet gazetesi deprem bölgesinde de üç ay yağış beklendiğini yazdı. Gören oldu mu?

- Birçok kez acı tecrübeyi yaşamamıza rağmen, dere yataklarına neden viyadükler vb. kuruluyor?

- Altgeçitte boğulmanın sorumlusu ya da sorumluları kimlerdir? Altgeçit yapılırken bir mühendislik hatası mı yapıldı?

- Çadırlar bahar yağmurları düşünülmeden, yönetmeliklere uygun olmayan yerlere mi kuruldu? Sorunun yanıtı, “Evet” gibi görünüyor. Peki o zaman bu durum karşısında sorumlular ne diyecek?

- Oysa yetkililer daha önce, bireylere çadır vermeme gerekçesinin, AFAD çadır kentlerinin uygun yerlere kurulması olduğunu belirtmişti. O zaman bu yerlerde mi sorun var, yanlış yerler mi seçildi?

- Depremin ardından sel felaketini yaşayan vatandaşlarımız neden bölgeden tahliye edilmiyor? Milli Eğitim Bakanlığı’na ait öğretmenevleri, askeri ordu evleri gibi kamunun elinde boş yer varsa bu vatandaşlar için kullanılamaz mı?

- Şanlıurfa Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesi bile sular altında kaldı. Dikkatinizi çekiyorum, yoğun bakım ünitesi... Mühendislik hatası mı var?

- Bu soruların yanıtları mutlaka aranmalı, cevap bulunmalı, gereken yapılmalıdır.

Haberin Devamı

- Büyük bir felaket yaşayan vatandaşlarımız kaç felaket daha yaşamak zorunda kalacaktır?

HATAY VALİSİ’NİN VİCDANI

Deprem felaketinin ardından Hatay adeta yok oldu. Felaketin ikinci gününde Hatay’daydım. Hatay’da bulunan tek bir yetkiliye ulaşamadım. Bir yanda insanlara yardım etmeye çalışıp diğer yanda gördüklerimi çekerek paylaştım ki, “İkinci gün Hatay’da çok az sayıda ekip var, buradaki yardım çığlığı duyulsun” istedim. Hatay’a şu ya da bu sebepten zor ulaşıldı. O acıyı yaşayan Hatay Valisi Rahmi Doğan ise 38 gün dayanabildi. Oysa değil 38 gün, 338 gün orada kalıp felaketi yaşamış bir ilin en yetkili idari amiri olarak felaketi yaşayanların yanında olmalıydı. Vekil olmak daha mı önemli? Böyle bir zamanda vekil olmak için görevinden istifa etmekten, hatta bir de vekil olarak istediği ili açıklamaktan dolayı hiç mi vicdanı sızlamadı? Afet yönetmeliğinde şöyle diyor:

Haberin Devamı

“Afetin meydana gelmesinden itibaren, alınması gereken her türlü acil tedbirlerin alınmasından ve acil yardımların bir emir beklemeden yapılmasından afetin meydana geldiği yerin mülki amiri sorumludur.” Yani vali... Kusura bakmasın Rahmi Doğan... Ancak onun adına benim vicdanım sızladı.

ERKEK ERKEĞE BELİRLENEN KADIN HAKLARINA (HAKSIZLIKLARINA) HAYIR!

Yok 6284’de aileyi korumak adı altında bazı değişiklikler yapılsın; açılımı, “Kadının beyanı esas olmaktan çıksın”. Yok kız ve erkek öğrenciler aynı sınıfta okumasın. İsterseniz kadınları toplayıp Mars’a gönderelim. CNN Türk yayınında Numan Kurtulmuş; “Bu konuların tartışıldığı zemin ortada yok. Bu tartışmaların hepsini bir kenara bırakmak lazım. AK Parti’nin tavrı, tarzı farklıdır. Kadınlar için her türlü tedbiri alırız. Aileyi güçlendirmek, kadını zayıflatmak değildir” dedi. Dedi ama benim yine de bazı itirazlarım var.

Haberin Devamı

- 2023 yılındayız. Dünyanın geri kalmış ülkeleri dışında hiçbir ülkede bu tartışmalar olmuyor.

- Kadınlar artık siyasi pazarlık konusu olmamalı.

- Kadın hakları, erkek erkeğe yapılacak bir muhabbet ya da pazarlık da değildir.

- Kadın hakları ile ilgili bir pazarlık ya da talep var ise, ortaya da bunların tartışıldığı bir zemin çıkarsa o zeminde kadınlar mutlaka olmalıdır.

- 2023’te konuştuğumuz konulara hayret ediyorum.

- “Selam dostlar yıl 2023, insanoğlu cinsiyet ayrımı yapmadan Mars’a koloni kurmayı, cinsiyet ayrımı yapmadan Ay’a yolculuğu konuşuyor.”

- Şimdi gelelim en önemli bölüme... Herkesin düşüncesine, fikrine saygımız var. Ancak bu sistemde artık siyasi partiler açısından oy oranı çok düşük olanların, yani azınlığın çoğunluğa baskısının, pazarlık inadının ve dayatmalarının mutlaka düzeltilmesine ihtiyaç var.

Yazarın Tüm Yazıları