O kalabalık eve gitmek istemiyorum

Maddi imkansızlıklar nedeniyle eşimin ailesiyle birlikte yaşıyoruz. Ancak kayınpederim her şeye karışıyor. Çok bunaldım, eve gitmek istemiyorum, nefes alamadığımı hissediyorum!

Haberin Devamı

Merhaba Güzin Abla, ben 28 yaşındayım, öğretmenim ve üç yıllık evliyim. Eşimle severek evlendik ve takılarımıza varana kadar her şeyimizi kendimiz borçla yaptık. Maddi durumumuz iyi olmadığından eşimin ailesi ile yaşamaya karar verdik.
Bekarken de kalabalık ailede yaşadığım için, bu durumu kabullendim ama zamanla hatamın farkına vardım.
Bakıma muhtaç bir kayınvalidem var, çoğunlukla kayınpederim her şeyiyle ilgileniyor. Ancak kayınpederim söylediği lafın nereye vardığını bilmeyen biri.
Bu yüzden evimize arkadaşlarımızı ve kendi ailemi misafir alamıyoruz. Her şeye laf edip geleni de bunaltıyor çünkü. Çoğu zaman huzurumuz kaçmasın diye her şeyi alttan alıp susuyorum. Ancak çok yıprandım.
Eşim borçları bitirmek için ek iş yapmaya başladı. Geceleri geç geliyor, bu durum anne babası tarafından hoş karşılanmıyor ve bana sitemler havada uçuyor. Eşim beni koruyup kolluyor elinden geldiğince...
Maddi ve aile içindeki sıkıntılar cinsel hayatımıza da yansımaya başladı, ben zamanla isteksiz oldum. Eşim durumumuzu toparlamak adına hafta sonları baş başa kalacağımız planlar yapıyor ama sorun oluyor yine de. Evleri ayırma konusu açıldığında babası “benim tek oğlum var, yanımda olması lazım” diyor.
Olayları ben mi abartıyorum, bilemiyorum. Çok bunaldım artık. Evde yaptığım çay, yemek kayınpederim yüzünden hep sorun oluyor. Eşimden çok ailesi ile vakit geçiriyorum. Eşimle çok konuştuk sorunlarımızı. Ayrılmayı bile düşündük ama yapamadık...
Çok bunaldım, eve gitmek istemiyorum, nefes alamadığımı hissediyorum! Nasıl bir yol izleyeceğimi bilemiyorum? Ne yapmayalım?
◊ Rumuz: Huzursuz ve mutsuz

Haberin Devamı

YANIT

Sevgili kızım, hayat şartları bazen işte sizin de yaşadığınız gibi evlilik sürecinde zorluklarla karşılaştırır insanı. Maddi imkansızlıklar nedeniyle eşinin ailesiyle birlikte aynı evde yaşamak zorunda olmanız ne senin, ne eşinin, ne de onun ailesinin suçu...
Üstelik evde hasta, bakıma muhtaç bir anne var. Babası onun bakımını üstlenmiş, bu da hiç kolay bir durum değil. O adama da hak vermelisin. Elbette sen genç bir kadın olarak eşinle baş başa, daha mutlu olabileceğiniz bir evde yaşamak isterdin. Çok da haklısın. Keşke bu mümkün olsaydı. Ama değil. Ve düşün ki, senin gibi binlerce kadın, binlerce aile var, eşlerinin ailesiyle bir evi paylaşan. Büyük ihtimalle onlar da bu durumdan pek memnun değillerdir. Ama onlara sunulan koşullara uymak zorundalar. Tıpkı senin gibi...
Sürekli sızlanacağına, sürekli eşinin de başının etini yiyeceğine, biraz durumu kabullensen. Ortamı yumuşatsan, hayatı kendine, eşine, hatta bu zor durumdaki aileye de daha yaşanır hale getirsen. Sen bunu yapabilirsin pek ala...
Biraz empati, biraz merhamet yeterli... İnsanın ne olacağı belli mi? Şu anda gençsin, her şey sana çok kolay geliyor. Oysa yıllar çok çabuk geçiyor. Ve bir gün bakıyorsun, sen de yaşlanıvermişsin, tıpkı o yaşlı ve hasta kadıncağız gibi, bakıma muhtaç olmuşsun ve belki de gelinin bu durumdan çok şikayetçi...
Neler hissederdin, ya sana bakmak zorunda olan yaşlı eşin neler hissederdi?
Bak eşin, bir an önce bir başka eve çıkabilmek, senin sızlanmalarına son verebilmek için, geceleri de bir başka işte çalışıyormuş. Yazık değil mi ona da? Seni sevdiği için, seni mutlu etmeye uğraşıyor.
Böyle kalabalık bir aile ortamında yaşamak pek kolay değil ama şu anda başka seçeneğiniz olmadığına göre... Bununla yetinmeye çalışsan nasıl olur?

Haberin Devamı

O kalabalık eve gitmek istemiyorum

Arkadaşlarıyla dışarı çıkmasına izin vereyim mi?

Merhaba Güzin Abla ben 19 yaşındayım, 4 yıllık ilişkim var. 4 yıl içerisinde sadece 2 kere buluştuk. Mesafeler hiç umrumuzda olmadı. Babamdan sonra sevdiğim, güvendiğim tek erkek, ilkim oldu o.
Çok bekledim, onun için her şeyi katlandım. O da beni sevdiğini hep hissettirdi. Şimdi ailesiyle tanıştırdı benim. Çok iyi anlaşıyoruz. Benim ailem de onu biliyor.
Ama kafama takılan bir şey var. Ben çok kıskancım. Şimdiye kadar kıskançlığımdan hiç rahatsız olmamıştı. Ama artık büyüdü, arkadaşlarıyla bir yerlere gidip oturmak, onlarla gezmek istiyor. Ben de nedense sinirleniyorum. Belki de önceden hiç böyle istekleri olmadığı için düşünüp duruyorum.
Ne yapayım, biraz serbest bırakayım mı? Ama korkuyorum üniversitede değişirse diye... Onu kaybetmekten korkuyorum. O bana kızıyor, “kendini boş yere üzüyorsun, öyle bir şey olmayacak” diye...
Ne yapsam bilmiyorum....
◊ Rumuz: Abartıyor muyum

Haberin Devamı

YANIT

Hem “Babamdan sonra sevdiğim, güvendiğim tek erkek o” diyorsun, hem de artık ona eskisi kadar güvenmediğini söylüyorsun. Bu çelişkili durum seni de, beraber olduğun genci de mutsuz etmiyor mu?
“Biraz serbest bırakayım mı” diyorsun... Bu genç adam senin esirin mi ki kızım, serbest bırakacaksın?
Hiç kimse bu baskıya dayanamaz, özgürlüğünün bu kadar kısıtlanmasına katlanamaz. 15 yaşından beri berabermişsiniz. El insaf! Çocuk yaştan itibaren sadece seni görmüş, seninle olmuş. Yine de seni seviyor ve şikâyetçi değil.
Bırak genç adam biraz nefes alsın. Birkaç arkadaşıyla gezip dolaşsın. Kıskançlık çok kötü bir duygudur sevgili kızım. Hem kendin hem de karşındaki insan için, hayatınızı zehir etmek demektir. Kendine güvensizliğin belirtisidir.
Bu yüzden “ben kıskancım, hep de böyle oldum” demek yerine, bu duygudan bir an önce kurtulmaya bakmalısın...

Yazarın Tüm Yazıları