Erken yaşta evlendim özgürlüğümü özlüyorum

Ben genç yaşta evlendim.

Haberin Devamı

Orta halli bir ailenin küçük oğluydum. Evlenmeden önce özgür bir yaşamım vardı. 17 yaşında bir kızım var. Eşimle birbirimizi severek evlendik.
Bir televizyon programına konuk olan uzman, “nikah mahkumiyet olmamalı” demişti. Bu lafı duyduktan sonra kendimi ve hayatımı sorgulamaya başladım. Şu an 45 yaşındayım, eski jenerasyona uygun bir kafa yapısına sahibim.
Ama yeni jenerasyon öyle değil. Erkenden evlenmiyor. Karşısındaki kişiyi uzun süre tanımayı tercih ediyor. Bizde ise nikah, bileklerimize takılı olan bir kelepçe durumuna geldi. Cicim zamanları bittikten, maddi sorunlar baş göstermeye başladıktan sonra hiçbir şey tozpembe olmadı. Geriye dönüp öyle bir 20 yıl kadar öncesine bakıyorum, genç yaşta aile büyüklerinin baskısıyla nikah defterine imza atmışım meğer.
Bugün ise, eski günlerin özlemiyle yaşıyorum. Neden? Çünkü eşime ve çocuğuma karşı sorumluluklarım var. Artık sevgi bitmiş olsa da boşanamıyoruz, çünkü manevi olarak bunun suçluluğunu hissedeceğiz.
Kızım birkaç yaş daha büyüdüğü zaman onunla konuşup kendisine evlenmemesini tavsiye edeceğim. Çünkü evlilik müessesesi bütün dünyada olduğu gibi artık ne yazıktır ki, bizim ülkemizde de gittikçe gereken manevi değer yargısını kaybetmiş durumda.
Bilhassa kız çocukları için, bu daha da tehlikeli bir boyuta geldi. Çünkü onlar da bizim gibi, daha kendilerini mutlak bir evlilik kurumu içinde görmeye hazırlanıyorlar. Oysa günümüzde sadece erkekler değil, kadınlar da evli oldukları halde eşlerini aldatıyor. Yani kişi eğer mutsuzsa, bu hatayı yapıyor. Olan çocuğa oluyor. Kimse çocuğunu yanlış yönlendirmesin.  

Haberin Devamı

◊ Rumuz: Karşıyım 

YANIT 

Haklı olduğunuz noktalar olsa da, günümüzde evlilik kurumu hâlâ önemini koruyor, korumalı da. Evlilik kurumu değişik şekillerde de olsa, asırlardır süregelen bir aile yaratma durumudur. İnsan ailesi olmadan nasıl yaşar?
Yoksa affınıza sığınarak söylüyorum, kimin eli kimin cebinde, kimin çocuğu kimin yanında, bilinebilir mi?
Ailede en önemli unsur, insanların birbirlerine bağlılığı, aileyi tamamlayan çocuklarını yetiştirmeleri değil midir?
Tamam, ben sizden çok daha fazla görüyorum ki, insanlar evlilik kurumu içinde yine de eşlerini aldatabiliyorlar. Ama bu bugünkü olay değil ki, bundan 44 yıl önce annem bu köşeye başladığında yine aynı sorunlar yaşanıyordu.
Onca yıl bu alanda pek fazla değişen bir şey olmasa da, evlilik kurumu her şeye rağmen ayakta.
İnsanlar evlenmek, yuva kurmak, çocuk sahibi olmak istiyorlar doğal olarak.
Ama tabii sizin anlatmak istediğiniz, kadın ya da erkeğin hiç kimseyi zorla, istemediği biriyle evlendirmemesiyse, o zaman size katılıyorum.
Bunun herkes için çok acı sonuçları olduğu bir gerçek. 

Haberin Devamı

Beni kapının önüne koydu 

Ben eşi tarafından yıllar sonra kapının önüne konan, haksızlığa uğramış hayalleri yıkılmış orta yaşlı bir adamım.
Köşenize yazan kadınlara, “erkeklere haksızlık etmeyin” demek istiyorum. Çünkü genellikle kadınların nasıl acımasızca, en uygun zamanı hesaplayıp, planlayarak, tasarlayıp, darbeyi vurduklarını görmek mümkün. İnsanları hayal kırıklığına uğrattıklarını, hiç umursamadan onları nasıl uçuruma ittiklerini gördüm ben de.
O yüzden kadınların aşkına güvenmemelisiniz. Güzin abla, şimdi ben yıllarımı verdiğim, onun için her türlü fedakarlığı yaptığım eşim tarafından terk edildim. Ona her zaman sevgimi, saygımı, elimden gelen maddi imkanlarımı sunmuştum oysa. Suçum neydi, bilemiyorum ama sanırım düzgün ve sadık bir eş olmaktan öte bir şey değildi. Şimdi bana ne önereceksiniz, merak ediyorum. Kadınlar nasıl bu kadar acımasız olabiliyor?
  

Haberin Devamı

◊ Rumuz: Yıkılan hayallerim 

YANIT 

Açık söylemek gerekirse, erkeklerin zaman zaman ihanet gibi acımasızlıkları oluyor. Tüm hatalarına rağmen, erkek bir anlamda daha açık davranabiliyor. Aslında eşini hiç sevmediği halde yıllar boyu seviyormuş gibi davranmayı pek beceremez. Beklediği bir hedefe ulaşmak için çok fazla numara yapamaz. O hedefi elde ettiğindeyse, acımasızca ve hiç vicdanı sızlamadan “İşte bitiriyorum, ben seni hiç sevmedim zaten” diyerek eşini can evinden vuramaz.
Ama bakıyorum, bana gelen mektuplar dışında da gördüğüm kadarıyla, bazı kadınlar bunu yapabiliyor. Hem de şefkati, sevgisi, duygusallığı ile bilinen kadınlar, bir anda acımasız hale geliyor.
Evet oğlum şaşırma, gördüğün gibi sana hak veriyorum. Tüm yaşamını yıkan, yaptığın fedakarlıkları bir anda silip, seni böyle ortada bırakıveren eşine ben de öfke duydum. Ama lütfen herkesi aynı kefeye koyma sen de.
Kadınlar arasında böyle olanlar da var elbette. Her şeyde bir hayır vardır derler. Ben bu söze sonuna kadar inanırım. Sen de inan.

Yazarın Tüm Yazıları