Aşk ve sevgi hakkında karar vermek için 17 yaş çok erken

Bu genç kızın yaşadığı bütün sorun, 17 yaşında ve çok olgun, çok duygusal, çok da akıllı olmasından kaynaklanıyor. Mektubunu okuduğunuzda, sizin de onun erken yaşta pek çok erkek arkadaş edinmiş, flört meraklısı, çılgın biri olduğunu düşünmeyeceğinizden eminim.

Haberin Devamı

Bu kadar genç yaşta yaşadığı hayal kırıklığı, arkadaşının ve sevgilisinin ihaneti ona insanlara güvenmemeyi çok erken öğretmiş. Bundan sonra da hayattan ve insanlardan intikam alırcasına birilerini hayatına katmayı sürdürmüş.
Sevmeyi sevilmeyi inkar edercesine...
Bu kadar genç yaşta, aşk, sevgi, ilişkiler ve erkekler hakkında kesin kararlar vermiş. Erkeklere haksızlık yapıyor ama insanlara çok fazla güvenmemesi iyi aslında.
Ama özgüvenini kaybetmesine de, bunalıma sürüklenmesine de neden olan bu anlamsız ilişkilere sırtını dönmeli. Huzuru başka yerlerde aramalı. Zamana bırakmalı her şeyi. Çünkü henüz aşkı, sevgiyi aramak ve karar vermek için çok erken.
Psikolog mu? Elbette olabilir. Ama tüm gerçekleri anlatamadıktan sonra ne işe yarayabilir? Çözüm yine kendinde ve zamanda.
Bu enerjisini ve zekasını kendine uygun bir meslek edinmek için kullanabilse, ne iyi olurdu!

Haberin Devamı

Erkekler, kullanıp atacağın kağıt peçetelerden ibaret

Merhaba Güzin Abla, ben 17 yaşındayım. Çoğu genç kız gibi benim de ilişkilerim oldu. Ama bu ilişkilerin en uzunu 2 ay kadar sürdü. 2,5 yıldır sevgilisi olan arkadaşlarıma bakınca şaka gibi geliyor 2 ay...
Geçmişe baktığımda sorunun hep bende olduğunu düşünüyorum. Mesela karşımdaki insandan anında soğuyorum ya da ne kadar çok hoşlansam da umursamaz tavırlar takınıyorum...
İlişkilerimi bir kademe daha yükseltemememin nedenini, hep o çok sevdiğim çocuğun yakın arkadaşımla beni aldatmasına bağlıyorum. Bir ay yataktan çıkamamıştım. Sürekli ağlamam da cabası.
İşte o bir ay benim kişiliğimin parçalandığı zaman dilimi oldu.
“O güçlüdür, o ağlamaz, neşelidir...”
Hakkımda bir zamanlar böyle söylenirdi. Ağlamazdım, fakat sulugöz olma yolundaki adımlarımı istemeden atıyorum bu aralar.
Şimdi insanların hakkımda düşündüğü ilk şey; “soğuk ve kendini beğenmiş bir kız”. Öyle ki kimse bana fazla yaklaşamıyor. Yaklaşabilenler de gerçek beni göremiyor. Aslında o soğuk ve kibirli görüntünün arkasında her gün ağlayan küçük bir kızın olması beni kahrediyor.
Çünkü ben ağlamazdım. Çünkü ben güçlüydüm ve kimse benim kalbimi kıramazdı. Aslında o kadar özgüven yoksunu biriyim ki...

ARTIK KİMSEYE GÜVENMİYORUM

“Bu soğuklukla erkekler sana nasıl yaklaşıyor?” diye soracak olursan Güzin Abla, erkeklerin güzelliğime kandığını söyleyebilirim. Kendi ellerimle bir illüzyon yarattım.
Geldiler, gördüler ama benim içimin görülmeye değer olmadığına karar verip geldikleri gibi geri döndüler. Bu da “kimseye güvenmemelisin” inancımı doğruladı sanırım.
Artık kimseye güvenmiyorum. Benim için ‘yakın arkadaş’ veya ‘dost’ kavramları yok.
Erkekler sadece cinsel organlarıyla düşünen ve kullanıp atacağın kağıt peçetelerden ibaret. Tıpkı içinde gözyaşlarımın kurumakta olduğu buruşturulmuş peçeteler gibi.
Cinsellik, kadın-erkek ilişkileri hakkında yaşıtlarıma oranla çok şey bilmem, zamanında gırgırına pornoya sarmış olmamla birleşince, o en fazla 2 aylık ilişkiler hakkında yalan söylememde ve onları allayıp pullamamda kolaylık sağlıyordu.
Hem de kime karşı biliyor musun? Güvenmediğim ama arkadaşım dediğim insanlara karşı.
Neden böyle yapıyorum bilmiyorum. Kendine güvenmeyen o küçük kıza biraz yardım etmek için belki...
Daha ne kadar dibe batabilirim acaba?

BEN AŞKA İNANMIYORUM

Sana yazılan mektuplara bakıyorum da “Birbirimize âşık olduk” veya “Âşık oldum” cümleleri beni istemsizce güldürüyor. Ben aşka inanmıyorum. Çok fazla şaşırmadığına eminim.
Özür dilerim Güzin Abla, zaten çaresiz olan mektubum iyice bunalımlı bir hâl alıyor.
Sana “insanlara güvenmiyorum” demiştim ya, o arkadaşımın yaptığından sonra canım acıyor. Sonra bilinçaltım “Sen kimseye güvenemezsin” diyor.
İşte o zaman ne kadar inkar etsem de insanlara içten içe hâlâ güvendiğimi anlıyorum. Daha da çöküyorum.
Aşka inanmamama rağmen aşk hakkında o kadar kitap okuyup film izliyorum ki; neden böyle yaptığımı ben de bilmiyorum. Neden bunlara ihtiyaç duyuyorum?
Sana yazma cesaretinde bulunduğum bu uzun mektup için özür diliyorum. Ben kimseye güvenmem ama yine de sana güvenmiş olmam beni sevindiriyor. O kadar mektup içinde benim acınası mektubumu da yanıtlamanı rica ediyorum.
Bunu yazarken en çok korktuğum şey beni azarlaman...
İlk defa sana anlattığım bütün bu olaylara karşılık üç sorum var. Bende bir sorun mu var? Psikoloğa gitmeli miyim? Gitmem gerektiğini düşünüyorum. Sadece başka birisinden de duymam lazım.
Diyelim ki “Psikoloğa gitmen lazım” dedin. Ben bunu psikologlara inanmayan anne ve babama nasıl anlatmalıyım? Sana söylediklerimi söyleyemem asla!
Yine kimseden yardım istemeyen ben, sana yalvarıyorum; lütfen yardım et.
? Rumuz: Özgüven yoksunu

Yazarın Tüm Yazıları