Gerekirse ölüyor muyuz?

Türk futbolu coşkuyla oynuyor, duyguları işin içerisine katıyoruz…

Haberin Devamı

İster sahada olsun, ister tribünde. Rasyonellikten uzak bir şekilde, tamamen bu oyunun romantik esirleriyiz aslında.
Öyle ki bir kulüp, başarı elde ettiğinde mutlak duygusal bir yön arıyoruz.
Akdeniz ikliminin sıcakkanlı topluluğu olmamızın tesirlerini yeşil sahalarda da görüyoruz.
Bu yüzden de tamamen kitlelerin duygularına yönelik açıklamalar sporculardan geliyor, bir politikacı edasıyla baskıyı en hafife indirmek için duymak istenilenler söyleniyor…
Neden mi bu konu?
Bakınız; Bursaspor’un altyapısından yetiştirdiği bir oyuncu daha Avrupa’nın yolunu tutuyor.
Görece önemli bir miktar da kulübe katkı sağlayacak.
Mehmet Zeki Çelik’in transferini ayrı bir kenara koyarsak; en son Enes Ünal, Bursaspor’da gösterdiği başarının ardından Avrupa’ya gitmiş ve kulübe ciddi bir miktar kazandırmıştı. Sonrasındaki 4 yıllık süreç içerisinde Enes’in tam 7 kulüp değiştirdiğini de söylemek gerekiyor.
Altyapısıyla ün salan bir kulüp için, bu 4 yıllık sürecin ardından yeni bir oyuncusunu daha Avrupa’ya göndermesi oldukça düşündürücü.
Bir yerde eksik var, ancak bunu bir kenara bırakalım…
Lecce haberlerinin ardından sosyal medyada özellikle Ertuğrul Ersoy için çeşitli görüşler yer aldı.
Bu durumu gurur kaynağı olarak sergileyen de var, ‘Gerekirse öleceğiz’ açıklamasına işaret ederek gemiyi ilk terk edenlerden olmasına yönelik tepkiler de.
Bu durumu ‘ihtarname’ haberlerinin ardından da sıkça görmüştük.
Öncelikle bu oyunun, aslında profesyonel bir iş olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Nasıl ki bizler, belli meslek gruplarında işimizi yaparak hayatımızı idame ettiriyorsak, futbolcularda bu geçerli…
İşte romantiklik burada devreye giriyor.
Bir oyuncu, kötü gidişat sonrası taraftar tepkilerinin iyice ayyuka çıktığı anlarda söz konusu ifadelerdeki açıklamalarıyla baskıyı indirgemek istiyor.
Tehlikeli yaklaşım, sonrasında kendini gösteriyor.
Bursaspor ligde kalsa, hatta bu Ertuğrul’un da özelinde yoğun çabalarla gerçekleşse bu sözlerin pankartta dahi yer alacağını tahmin edebiliyoruz; süreç öyle işlemiyor. Bursaspor küme düşüyor, Ertuğrul cezası nedeniyle son maçta dahi forma giyemiyor. ‘İhtarname’ haberleri ile başlayan tepkiler baş gösteriyor.
Bu aynı zamanda bizim futbol penceremizin de bir nevi göstergesi durumunda.
Sadece Ertuğrul bazında değil, bunun için diğer takımların pek çok yöneticisinin, teknik adamının, futbolcuların açıklamaları mevcut.
Her seferinde süreç aynı; iyi şeyler olduğunda dramatik sözler baştacı edilirken, kötü şeylerde ise günah çıkarılıyor.
Peki bunlara gerek var mı?
Futbol iklimimize göre evet var; bundan besleniyor, bununla birlikte motivasyon kaynağı oluşturuyoruz.
Şahsım gibi düşünen pek çok insanın rasyonel bakışında ise şu soru akla geliyor: Ne önemi var?
Çünkü futbol, sözlerle oynanan bir oyun değil. Futbol, en fazla sahaya duygularını yansıtanın kazandığı da bir oyun değil.
Coşkuyu ne ölçüde kontrol edebildiğimiz ve bunu en akıllı, hatta basit şekilde sahaya nasıl yansıtabilmemiz ile ilgili her şey.
Bu noktada kimin haklı olup olmadığı, tepkilerin doğru ya da yanlışlığı ile ilgili günah çıkarmak değil niyetim.
Ancak zannederim, açıklamalara dayalı bu düzenin yanlış olduğu noktasında birçok okuyucuyla hemfikirizdir.
Netice itibariyle; taraftarın sevgisi baki kalırken, şahıslar gelip geçiyor, aslolan yine kulüp.
Bu açıdan, futbolcuların artık ifadelerinden ziyade sahada konuşmaları en doğrusu. Çünkü, çizecekleri yola açıklamalar değil, Ertuğrul Ersoy örneğinde olduğu üzere sergiledikleri performanslar götürüyor.
Son olarak, Ertuğrul ile 8 Ocak 2018 tarihli röportajımızdan çarpıcı sözleri ise şunlardı;
“Türkiye’de başka bir takımda forma giymek istemiyorum. Buradan ayrıldığım zaman da o durak kesinlikle Avrupa olacak. Bunu çok küçük yaşlarda kendime hedef koydum ve şu anlarda bu belirginleşti kafamda, kendi hikayemi çiziyorum. Kesinlikle yoluma Avrupa’da devam etmek istiyorum, inşallah nasip olur. Eğer sezon sonu da kulübümüzün menfaatleri doğrultusunda şayet olursa, A Milli takım oyuncusu Ertuğrul olarak Avrupa’ya gitme hedefim var.”

Yazarın Tüm Yazıları