Gülşah Erkaya Sert

Fenerbahçe'yi durduran formülcük

17 Nisan 2011
Bu başlığı Gaziantep golü yedikten hemen sonra attım.

Golün ardından Gaziantep yedek kulübesi civarında yaşananlardan sonra 'Çirkinbahçe', başlığını atmak içimden geldi ama bir avuç hazımsız ve gerilmişin yaptığı hareketleri bütün bir camiaya mal etmek çok da doğru değildi sanırım.

İlginç bir maçın ardından Fenerbahçe belki de bu sezonun en haketmeden aldığı üç puanını kaptı, götürdü.Müthiş bir fizik mücadelesi halinde geçen maçın Fenerbahçe açısından bu kadar zora girmesinin ve oyuncusu ile, taraftarı ile bütün Saracoğlu’nun bu kadar gerilmesinin tek sebebi vardı aslında. Tolunay Kafkas ve talebeleri Fener’den puan almaya giden yolu keşfetmişlerdi. “Fener’den puan alacaksan öncelikle ve ille de duran top vermeyeceksin!”...İşte bu sihirli formülcük sayesinde Gaziantep, Saracoğlu’ndan çıkarmak üzere olduğu puanı bir anlık dikkat bozulmasına kurban etti. Gaziantep bütün maç boyunca rakibe özellikle tehlikeli noktalardan serbest vuruş ve hatta korner bile vermemek için müthiş çaba harcadı. Bu çabalar da karşılığını buldu. Neredeyse bütün Gaziantep takımı sarı kart gördü ancak maç boyunca tehlikeli noktalarda hiç faul yapmadı. Sanırım Fenerbahçe’nin en az serbest vuruş ve hatta en az korner attığı maçı bu oldu. Ortalık biraz da bu yüzden gerildi. Faul çok, tehlike yok!..Hal böyle olunca da kilidi çözemediler. Hatta Gaziantep biraz şanslı, biraz da becerikli olsa golü de bulacaktı. Maçta akılda kalan pozisyonların çoğunluğu Gaziantep lehineydi.Danny’nin sakatlanması da yenilen kaza golünde etkiliydi belki. Üstüne Murat’ın gereksiz yere aldığı ikinci sarı kart... Falan filan. Ama ölmüş eşeğin davası olmazmış.Sonuçta kim kaybetse diğerine yazık olacak bir maçtı. Gaziantep kaybetti, yazık oldu. Maçın hakkı sonuna kadar beraberlikti. Şimdi bu sonuçla bugünkü Trabzon-Bursa maçı hem daha keyifli hem de daha stresli geçecek.Maçın hakemi Hüseyin Göçek neredeyse kusursuz bir maç yönetti. Fener taraftarının baskı kurma ve lehte hata yaptırma çabalarına müthiş bir dirençle dayandı. Zurita’ya gösterdiği sarı kart dışında hiç hata yapmadı. Maçın hakemlerini Saracoğlu’nda böyle başarılı bir iş çıkardıkları için ne kadar kutlasak azdır. Keşke bütün hakemlerimiz bütün maçları böyle yönetebilse.Evet bu sonuçla Fener yola devam ediyor. Gaziantep ise bugün geldiği noktaya tesadüfen gelmediğini bir kez daha gösterdi. Her iki takıma ve hakemlere teşekkürler. Maçın sonunda cozutan bir kısım Fener taraftarına ise yazıklar olsun. Üç puan gelmiş işte. Daha derdiniz ne? Bu neyin hırsı? Anlayan varsa beri gelsin. Kimse anlamadıysa cezasını Federasyon versin...

 

Yazının Devamını Oku

Aşırı Motivasyon

19 Mart 2011
Arena’da maça çıkarken Galatasaray taraftarının kurmaya çalışacağı aşırı baskıya karşı, Fenerbahçe teknik heyetinin futbolcularına uygulattığı aşırı sakinlik ve motivasyon ilk yarıda ters tepti.

Galatasaray’ın erken gelen golüne kadar olan manzaraya baktığımızda Fenerbahçe’nin ağır bastığını düşünmeye başlamıştık. Ancak düşündüğümüz gibi olmadı.

Aşırı sakin, motive ve kontrollü olmaya kendisini AŞIRI kaptıran Santos, topu kontrollü olarak auta çıkarmaya o kadar konsantre olmuştu ki; arkasında bir futbolcu olduğunu unuttu. Adeta kendi kendini ipnotize etti. Topu taca ya da kornere atma fırsatı olduğu halde o, arkasındaki Kazım’a teslim etmeyi tercih etti. Bu gol kesinlikle Santos’un aşırı sakin ve kontrollü olmak için gereğinden fazla efor sarfetmesinin neticesiydi. Santos normal oyununu oynayıp kendisini o kadar kasmasa, fiziksel ve defanssal refleksleri o topu kesinlikle taca ya da kornere atacak ve Fener maça 1-0 geride başlamayacaktı.

Aslında bu gece ki Galatasaray, Fenerbahçe’nin şu anki kadro yapısı ve form grafiği ile çok rahat geçeceği bir ekipti. Ancak Emre’nin yokluğu, Aleks’in ilk yarıdaki aşırı tutuk oyunu, Fenerbahçe’nin kanatlarının bir türlü işleyememesi, ilk yarının skorunu belirledi. Fener’in atardamarı Aleks bile “Biz bu atmosferden etkilenmeyiz” havasını vermek için o kadar çok efor sarf etti ki, maçı almak için efor sarf etmeyi unuttu.

Durum böyle olunca da seyirci desteğinden başka hiç bir avantajı olmayan Galatasaray, ilk yarının sonunda soyunma odasına önde ve moralli giren takım oldu. Oysa kadrolara ve dizilişe baktığımızda Fenerbahçe’nin ortasahayı ve sazı eline alıp, takır takır top oynaması gerekirdi. Ancak Galatasaray’ın sahada daha çok asker oyuncu bulundurmanın da etkisiyle disiplini de elden bırakmayarak ilk yarının galibi oldu.

BEN BATARSAM SİZ DE BATARSINIZ!

İkinci yarının ve Fenerbahçe’nin küllerinden ikinci kez doğmasının (birincisi için bkz. Beşiktaş maçı) özeti buydu aslında. Hagi “Ben batarsam siz de batarsınız” dedi. Aleks biraz kendisine geldi. Her zamanki gibi işini yaptı ve takımını Arena’dan belki de şampiyonluğa giden üç puan ve hepsinden önemlisi müthiş bir moralle çıkardı. Ancak bu çıkışta Hagi’ye ne kadar teşekkür etse azdır.

Hagi önce takımın en isteklisi ve iyisi olan Kazım’ı çıkarıp, ilk yarıdaki maçı batıran en önemli isimlerden birisi olan ve ne oynayacağı hiç bilinmeyen sahaların ve magazin sayfalarının Arda’yı sahaya sürdü. Ardından sezonun kötülerinden Kewell ve tekaüt Ayhan’ı oyuna aldı.

Birisi “bu maç nasıl sabote edilir” dese biz de Hagi’nin bu yaptıklarını sayardık.

Yazının Devamını Oku

Arena’da yılın maçı

1 Mart 2011
Galatasaray-Gaziantepspor kupa eşleşmesinin yılın maçı olacağını düşünüyorum.

Maça bir adım önde başlayacak olan Gaziantep ekibi, bütün konsantrasyonunu bu karşılaşmaya vermiş durumda.

 

Gaziantep ligin en az ve zor gol yiyen ekiplerinden birisi. Aynı zamanda az gol atıyor olmasına rağmen son transferlerinin de katkısıyla bu sorununu da çözmüş görünüyor.

Tüm formsuzluğu ve istikrarsızlığına rağmen Galatasaray’ın da bu sezon ki tek tutunacak dalı kupa. Bu bilinç ve konsantrasyonla sahaya çıkacaklar. Gol bulmak zorundalar. Yemeden atacakları bir gol Aslanları kupaya yaklaştıracak.

 

Ancak ben bu maçta Gaziantep’in mutlaka gol bulacağını düşünüyorum. Hatta biraz daha ileri gideyim, ilk golü Gaziantep’in hem de maçın ilk çeyreğinde bulacağını düşünüyorum. Bu öngörüm gerçekleşirse Arena’da müthiş gollü, çekişmeli ve görsel yönü ağır basan bir maç izleriz. Hatta bu maç bu yıl izlediğimiz en keyifli maç olabilir.

Futbolseverlere önerim kaçırmasınlar... Mutlaka izlesinler.

 

Yazının Devamını Oku

Ferrari’nin tekeri patladı

21 Şubat 2011
Olay geçtiğimiz Pazar akşamı Taksim’den Kabataş’a inen yokuşta meydana geldi.

Yokuş aşağı gayet afilli bir şekilde inen kırmızı Ferrari, tam Beleştepe mevkiine geldiğinde olanlar oldu. Freni patlayıp yalpalamaya başlayan, ardından cozutup yoldan çıkan Ferrari önce Beleştepe müdavimlerinin arasına daldı.
Hızını alamayıp taklalar atan, Lugano’ya kafakol çeken, bu kesmeyince dirsek  atan Ferrari, son tahlilde kendisinden heyecanlı bir spin bekleyen koca bir camianın tepesine düşerek müthiş bir kazaya imza attı.
Görgü tanıkları olayda aniden Ferrari’nin önüne fırlayan ve arkasında “Tahriğime kapılma kızarırsın, Provakatörler kralı Lugano” gibi ilginç yazıların bulunduğu sarı bir arabanın da suçu olduğunu söylediler.
Yine aynı görgü tanıkları Ferrari’yi yoldan çıkaran sarı arabanın müthiş bir kıvırma hareketi ile ve de gayet masum bir ifade takınarak yoluna devam edip menziline ulaştığını belirttiler.
Olay yerine gelen Ferrari sürücüsünün ve sarı arabanın yakınları şeref tribünü mevkiinde, karşılıklı küfürler eşliğinde birbirlerine tekme tokat giriştiler.
Olaylar yatışıp toz bulutu dağıldığında can kaybının olmadığı ancak tepesine freni patlak Ferrari düşen Kartal camiasının kan kaybının sürdüğü anlaşıldı.
Kaza yerine gelen medya ekipleri, kaza raporunda suçun 4/8 oranında Ferrari’ye, 4/8 oranında da Ferrari teknik sorumlusuna ait olduğunu tespit edip, yerine acilen isimler önerilmesini uygun buldular. Bu öneriye sıcak bakan Kartal camiasından medyanın da verdiği ara gazla, BENİ TEZ yeni bir teknik adama emanet edin sesleri yükselmeye başladı.

Yazının Devamını Oku

Kasımpaşa

27 Ocak 2011
Geçtiğimiz Pazar günü Kasımpaşa-Gaziantepspor maçını izlemek üzere buz gibi bir İstanbul gününde, köprü altına sıkıştırılmış Kasımpaşa Stadı’ndaydık.

Her yönü ile ilginç bir maç izledik. Aklı kupada olan, ligde ununu elemiş, eleğini asmış, eşyalarını toplayıp, kumarbaz sporsorun yalısından, bankacı sponsorun dağ evine kaçmaya (Spor Toto’dan BankAsya’ya) hazırlanan süper ligin gün görmemiş taze gelini Kasımpaşa ile hem ligde hem de kupada hedefleri olan Gaziantepspor maçı müthiş bir mücadeleydi.

 

Her iki takım da olağanın çok üstünde bir fizik gösterisi içindeydi ancak bu kulvarda hedefi olan Gaziantepspor daha çok istediği için maçı almayı bildi.

 

Kasımpaşa’nın kadrosunu da, oyununu da, mücadelesini de çok beğendim. Bu takımın nasıl olupta ligin dibine demir attığına, en az gol atan ve en çok yiyen olduğuna aklım ermedi. Bence yerleri bu oyun ve takım yapısı ile kesinlikle ilk 7-8 içinde olmalı.

 

NETEKİM

Netekim gerçek Kasımpaşa yüzünü kupada gösteriyor. Maşasını eline alıp Şampiyon Bursa’yı ikiye katlıyor, dörtle çarpıyor. Peki kupada ilk sekize girmek ve belki de daha ileri gitmek, hadi diyelim ki kupayı almak Kasımpaşa’yı keser mi?

Yazının Devamını Oku

Mis gibi hamsi koktu

15 Aralık 2010
Trabzonspor şampiyon olmuş bile...

“Dümende ve başaltlarında insanları vardı ki
Bunlar,
uzun eğri burunlu
ve konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki
sırtı lâcivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin
zaferi için
hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin

Yazının Devamını Oku

10-1

25 Kasım 2010
Bursaspor için Valencia serisi başta olmak üzere ilk Şampiyonlar Ligi serüveni tam bir hezimet oldu.

Valencia’dan iki maçta tam 10 gol yiyen Timsahlar ve Ertuğrul hoca için bu durumun sanırım hiç bir mantıklı izahı yoktur. Bizim için de yok.Geçtiğimiz sezonun Türkiye Lig Şampiyonu, bu sezonun da en büyük şampiyonluk adayı bir takım nasıl olur da, üç aşağı beş yukarı kendi dengi sayılabilecek bir ekipten (Sonuçta Valencia de kendi liginin kalburüstü takımlarından sadece birisi) 10 gol yer ve hiç atamaz.

 

Nasıl olur da bizim lig şampiyonumuz, şampiyonlar liginde şu ana kadar oynadığı 5 maçta, yenilen 15 gole karşılık ,atılan sadece 1 gol ve sıfır puanlık bir karne çizebilir?

 

Sercan maçın henüz başında yakaladığı o pozisyonu gol yapsaydı ne olurdu? Sercan aynı pozisyonu 1000 kez yakalasın, 999’unu gol yapar. Yapamadığı o binde bir bu maça denk geliyor.

 

Ömer dengemizi altüst eden o pozisyonda, rakibinin ayağındaki topa vurup görevini yaptıktan sonra neden bir de aynı rakibin ayağına vurma ihtiyacı hisseder? Ömer gibi bir futbolcu böyle bir hatayı böylesi bir maçta belki de hayatında sadece bir kez yapar. O da bu maça denk geliyor.

 

Yazının Devamını Oku

Teşekkürler Fenerbahçe!

14 Kasım 2010
Bu teşekkürü özüm başta, tüm Gaziantepsporlular adına ediyorum.

Son üç sezondur Ferenbahçe Gaziantepliler’e Kamil Ocak’ta müthiş maçlar sonunda yenilerek Gazi şehrin taraftarlarını sevindiriyor.

Üstelik son iki sezondur önce galip duruma geçip sonra yeniliyor.

Bu maçlar gollerinin güzelliği ve zamanlaması ile Gaziantepliler için aynı bir mutluluk kaynağı oluyor.
Bu Pazar da gelenek değişmedi. Sarı Kanarya erken bulduğu güzel golün ve Gaziantep ortasaha boşluğunun verdiği rehavet ile maçı aldım götürdüm zannetti.

Yazının Devamını Oku