Çadırda yaşayanların ortak hasreti: 'Sırtımızı bir yere yaslamayı özledik'

Terörün ülkemizin her köşesine sinmek için yer aradığı bugünlerde sokağınızın, evinizin ortasında bombalar patladığını, savaşın göbeğinde kaldığınızı ve can havliyle sınırdan yürüyerek evinizi, mahallenizi, akrabalarınızı bırakıp dilini bilmediğiniz bir memlekete sığındığınızı düşünün.

Haberin Devamı


Çadırda yaşayanların ortak hasreti:  Sırtımızı bir yere yaslamayı özledikGeride ölüm var, önünüzde sığınma hissi... Ülkemiz toplamda iki milyondan fazla insanı kucaklıyor, misafir ediyor.
Kamplarda yaşayanların sayısı Şanlıurfa’da 110.379, Gaziantep’te 50.951, Hatay’da 15.058, Kilis’te 33.769... İki milyon evsiz barksız, acılı, mahzun, hüzünlü insan. Dünyanın insanlık sınavı bu... Botlarla denizden kaçan, sınırdan giren, giremeyen milyon
larca Suriyeli’nin içindeyim.

Şanlıurfa’dayım...
Önce Harran’da konteyner kenti ziyaret ediyorum.
Sonra Akçakale’ye geçip çadır kentte günü geceye deviriyorum.
80’lik nineden yeni doğmuş bebeğe kadar her yüreğin tek ortak noktası “Minnettarız size, elhamdülillah, sağ ol, sağ ol, nasılsın? İyiyim, nasılsın? İyiyiz”... Yanımda tercüman...
AFAD görevlileri... Onlar için yapılan hastanede saatler geçirdim. Dil bilmiyor olmanın hastalıkla ne denli acı verdiğini gördüm.

Haberin Devamı

Çadırda yaşayanların ortak hasreti:  Sırtımızı bir yere yaslamayı özledik

Sonra anaokullarına, liselerine girdim. Çocukların yaşama sevinçlerinin, yoklukta bile bir güneş gibi parladıklarını gördüm. Kadınların dikiş- nakış kurslarından, Suriyeli bir ressamın resim sergisine kadar birçok yeri gezdim. 
Kendilerine verilen aylık 85 liralık harcama kartlarıyla nasıl alışveriş yaptıklarını, marketlerini ve eczanelerini dolaştım.
Emanet bir yaşamın mecburi misafirleri olduklarının fazlasıyla farkındalar.
AFAD, onlara savaşsız bir Suriye mahallesi kurmuş. Toplamda 8 milyar dolar harcanmış. Şu an iki milyona yaklaşan Şanlıurfa’nın nüfusunun 460 binlik kısmını Suriyeliler oluşturuyor. İnsanlığımızın sınavıdır mülteciler. Bir selamı ve iyi niyet temennilerimizi eksik etmememiz gereken yaralı, evsiz, vatansız insanlar...

Çadırda yaşayanların ortak hasreti:  Sırtımızı bir yere yaslamayı özledik

AKÇAKALE SÜLEYMAN ŞAH ÇADIR KENTİ

◊ ÇADIR KENTTE YAŞAYAN: 29.603, 
◊ KADIN: 14.443, ERKEK: 15.160 
◊ ÇADIR: 5129 
◊ 0-18 YAŞ ARASI ÇOCUK VE GENÇ: 17.100 
◊ ANNESİ VE BABASI OLMAYAN ÇOCUK: 74 
◊ ANNESİ OLMAYAN ÇOCUK: 10 
◊ BABASI OLMAYAN ÇOCUK: 550 
◊ ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUK: 27 
◊ BEDENSEL ENGELLİ ÇOCUK: 46

Haberin Devamı

ENGELLİ EŞİ VE DÖRT ÇOCUĞUYLA HAYATA TUTUNAN DİALA: “DÖRT SENEDİR AİLEMDEN HABER ALAMIYORUM”

◊ Sizi tanımak ve anlamak için buraya geldim. Kendi ülkenizde yaşayamadığınız için ben de çok üzgünüm. İnsanın evinden uzak olması nasıl bir duygu?
- Amir (41): Vatan tatlıdır ama Allah’ın takdiri bu yönde oldu. Ne yapalım, elden ne gelir…
◊ Savaş esnasında nelere tanıklık ettiniz?
- Amir: Biz İdlip şehrinin el-Habit köyünde yaşıyorduk. Savaş başladığında evimizdeydik. Evimize bomba düştü. 
◊ Bir anne olarak evinize bomba düştüğünde çocuklarınız neredeydi? Ne yaptınız? 
- Diala (35): Evimizin altında bir sığınak vardı. Bomba sesleri arttığında, dört çocuğumuzla birlikte oraya sığındık.
◊ Savaştan kaçmaya karar verdiğinizde aklınıza sığınmak için ilk Türkiye mi geldi? Neler yaşadınız sınırdan geçerken?
- Amir: Evet. İlk önce Türkiye geldi. Zaten sınırdan en kolay geçebileceğimiz yer burasıydı. Reyhanlı sınırına gelince hemen geçtik. Reyhanlı’dan sonra bizi hemen Harran’a yolladılar.
◊ En çok neye öfkelisiniz?
- Diala: Ülkemizin durumuna ve eşimin başına gelen hastalığa.
◊ Ne zaman rahatsızlandınız?
- Amir: Suriye’de duvar ustası olarak çalışıyordum. 2011 yılında inşaatta çalışırken duvar üzerime yıkıldı. Omurgamda kırıklar oluştu. Yürüyemiyorum ve belimden aşağısını hissetmiyorum. 
◊ Nasıl geçiniyorsunuz?
- Amir: Kardeşim de ailesiyle birlikte bu kampta kalıyor. Kamptaki çarşıda birlikte açtığımız küçük bir bakkalımız var. Geçimimizi oradan sağlıyoruz. 
◊ Çocuklarınızın geleceği ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Amir: Çocuklarımın okumalarını ve meslek sahibi olmalarını istiyorum. 
- Diala: Okumalarını ve Kur’an’ı anlamalarını diliyorum.
◊ Suriye’de nasıl bir hayatınız vardı? En çok neyi özlediniz?
-Diala: Çok iyi bir hayatımız vardı. Çok huzurluyduk. Dört senedir ailemden haber alamıyorum. Hayatta olup olmadıklarını bile bilmiyorum. Onları çok özledim. İnşallah Rabbim onları koruyordur. Hiç aklımdan çıkmıyorlar.
◊ En büyük hayaliniz ne?
- Diala: Suriye’de, çocuklarım ve eşimle yaşayabileceğim mutlu bir hayat.
- Amir: Bir an önce savaşın bitmesi ve ülkemize geri dönmek.

Haberin Devamı

Çadırda yaşayanların ortak hasreti:  Sırtımızı bir yere yaslamayı özledik

SAVAŞTA ANNESİ VE BABASI ÖLEN İKİ KARDEŞ MUHAMMED VE MAHMUT: “HAYATTAN EN ÇOK SEVGİ İSTİYORUZ”

◊ Ne kadar oldu buraya geleli?
- Muhammed: İki buçuk senedir buradayız.
◊ Ailenizi kaybettiğiniz için çok üzgünüm. Başınız sağ olsun… Buraya alışabildiniz mi?
- Muhammed: Alıştık ama Suriye’ye dönmek istiyoruz.
◊ Birbirinizden başka en büyük dostunuz kim?
- Muhammed: Bir abimiz daha var ama o şu an kamp dışında iş arıyor. Ben ve kardeşim dayımlarla birlikte kalıyoruz. En yakınımız dayımız.
◊ Sınırı onlarla birlikte mi geçtiniz? 
-Muhammed: Dedem, anneannem, dayım ve kardeşlerimle birlikte geçtik. Annem ve babam öldükten sonra yaşadığımız yer güvenli olmadığı için buraya geldik.
◊ Üniversitede ne okumak istersin?
- Muhammed: Bilmiyorum Allah’ın takdiri.
◊ Ama senin ne istediğin de çok önemli…
- Muhammed: İngilizce öğretmenliği okumak isterdim.
◊ Hayattan en çok istediğin şey ne?
- Muhammed: Sevgi. Başka bir isteğimiz yok.

Haberin Devamı

Çadırda yaşayanların ortak hasreti:  Sırtımızı bir yere yaslamayı özledik

ÇADIR KENTTE YAŞAYAN RUMANA: “SURİYE BURAYA 5 DAKİKA UZAKLIKTA”

◊ Suriye’ye bu kadar yakın olmak ama gidememek nasıl bir duygu?
- Kampta da olsak yine de ülkemize 5 dakika uzaklıkta olmak hoşumuza gidiyor. 
◊ Ailenizle birlikte mi geldiniz?
- Akrabalarımızın bir kısmı Suriye’de kaldı. Bir kısmı da Akçakale’de ve Adana’da.
◊ Çadırda yaşıyorsunuz. Bir evle karşılaştırdığınızda en çok neyi özlediniz?
- Sırtımızı bir yere yaslamayı özledik. 
◊ Kışı nasıl atlattınız? 
- Çadırımızın ufak olmasından dolayı ısıtıcılar yetti. Çok sıkıntı çekmedik.
◊ Savaşın biteceğine dair umudun var mı? 
- İnşallah. Umudum var.
◊ Çadırda kaç kişi yaşıyorsunuz?
- Altı kişi yaşıyoruz.
◊ Avrupa’ya ya da Kanada’ya gidebilenlerin yerinde olmak ister miydin?
- İstemezdim. Çünkü oralar bizim kültürümüze çok uzak yerler.

Haberin Devamı

Çadırda yaşayanların ortak hasreti:  Sırtımızı bir yere yaslamayı özledikAhmet 10 yaşında. Doğuştan görme engelli. Bana göz doktoru olup gözlerini iyileştirmek istediği söylüyor...

80 YAŞINDA BİR SAVAŞ MAĞDURU: GEMRE NİNE

KENDi ÜLKEMDE OLMEK iSTiYORUM

◊ Teyzeciğim ismin ne? Kaç yaşındasın?
- Adım Gemre Hermuş. 80 yaşındayım.
◊ Kaç senedir buradasın? Neler yapıyorsun burada sabahtan akşama kadar?
- 4 sene olacak geleli. Oturuyorum, kalkıyorum ne yapayım. Suriye ve sizler için dua ediyorum. 
◊ Bir gün savaş mağduru olacağın aklına gelir miydi?
- Gelmezdi. Rabbim inşallah bu savaşı hemen sonlandırır, Suriye’ye gider çocuklarımızı görürüz. 
◊ Çocukların orada mı kaldı?
- Üç çocuğum ve torunlarım orada.
◊ Şu an yanında kimler var?
- İki kızım ve gelinim yanımda. 
◊ Suriye’deki eviniz duruyor mu?
- Biz Humuslu’yuz. Hâlâ uçaklar bizim oraları vuruyor. Evimiz filan kalmadı.
◊ Orada durumunuz nasıldı?
- Gelini Emine: Çok iyiydi. Eşim elektrik mühendisiydi. Eşim orada kaldı. Ben çocuklarla geldim. Neredeyse 3 senedir eşimi hiç görmedim. En son iki ay önce haberleştik.
◊ Burada yaşamak sizce gerçek anlamıyla yaşamak mı?
Emine: Elhamdülillah buna da şükür. Çocuklarımız hiç değilse okula gidebiliyor.
◊ Gemre teyze, akşam yatağa yatınca Allah’tan ne diliyorsun?
- Kendi ülkemde ölebilmeyi diliyorum. Her şey Allah’tan.

SURİYE’DEYKEN MUHTARLIK YAPAN MUHAMMED:
“SAVAŞTAN ÖNCE DE DEMOKRASİ YOKTU”

◊ Savaştan önce Suriye nasıldı?
- Muhammed: Savaştan önce de demokrasi yoktu. Mezhepler arasında ayrılıkçı bir yaklaşım vardı. Devletin tüm yönetici kademelerinde alevi bireyler görev yapıyordu. Ben Halep’te mahalle muhtarlığı yapıyordum.
◊ Suriye’de durumun böyle olacağını ön görmek mümkün müydü? 
- Muhammed: Bir senede her şey düzelir diyorduk. Bu noktaya gelebileceğini tahmin etmedik.
◊ Eviniz hasar gördü mü?
- Muhammed: Buraya geldikten sonra evimizin bir odasına bomba düştüğü haberini aldık. Halep karışmaya başladığı anda çocuklarımızı alıp hemen Türkiye’ye geldik. 
◊ Kaç çocuğunuz var? 
- Muhammed: Üç çocuğumuz var. En küçük çocuğumuz bir buçuk sene önce burada doğdu.
◊ Savaşın ne zaman biteceği ile ilgili bir fikriniz var mı?
- Muhammed: Uzun sürecek diye düşünüyorum. 4-5 seneden önce biteceğini sanmıyorum. 
◊ Burada çalışıyor musunuz?
- Muhammed: Kamptaki okulda beden eğitimi öğretmenliği yapıyorum. 
◊ Kamptan dışarı çıktınız mı?
- Muhammed: Evet. Şanlıurfa, Nizip ve Gaziantep’e gittik.
◊ Çocuklar, Suriye’deki arkadaşlarınızı özlüyor musunuz?
Abdülkerim: Yakın arkadaşlarım İsmail ve Mustafa’yı çok özlüyorum. Onlardan hiç haber alamadım.

Çadırda yaşayanların ortak hasreti:  Sırtımızı bir yere yaslamayı özledik
Kampta doğan torununa gözü gibi bakan, her şeye rağmen yüzü gülen Emine Teyze

SAVAŞTAN KAÇARKEN KAZA GEÇİREN HALİT FETHİ:
“ÇALIŞAMIYOR OLMAK ÇOK ZOR”

◊ Türkiye’ye geliş hikayenizi anlatır mısınız? 
- Evimize iki bomba isabet etti. Biz Deyrizor’da yaşıyorduk. Her yer karışınca sınırı geçip buraya geldik. 
◊ Kaç çocuğunuz var?
- Dokuz çocuğum var.
◊ Kaç yaşındasınız? 
- 45 yaşındayım.
◊ Burada çalışabiliyor musunuz?
- Bacağım yüzünden çalışamıyorum. Telaş içerisinde Türkiye’ye kaçarken motor kazası geçirdim. Bacağım sakatlandı. Küçük çocuğum için her ay 110 liralık süt almam gerekiyor.
◊ Peki, burada nasıl vakit geçiriyorsunuz?
- İş olmayınca vakit zor geçiyor. Çalışamıyor olmak çok zor.
◊ Suriye’de ne iş yapıyordunuz?
- Ben çiftçiyim. Suriye’de tarlada, bahçede çalışırdım.
◊ Burada kendi kültürünüze göre yaşayabiliyor musunuz?
- Yaşayabiliyoruz. Türkiye bize birçok şeyi sağlıyor. Bir de kültürlerimiz birbirine çok benziyor.

SAVAŞTA BAŞINDAN YARALANAN VE SINIRI AMBULANSLA GEÇEN İMEN EMİN:
“EVİMİZE ALTI BOMBA İSABET ETTİ”

◊ Türkiye’nin size olan yaklaşımı nasıl?
- Abdülhak Emin: İnsanın en büyük kırgınlığı vatanını kaybetmesidir. Fakat biz buraya gelince kendimize ikinci bir vatan bulduk. 
◊ Savaş bitecek ve memleketime geri döneceğim umudu var mı yok mu?
- Bir gün mutlaka geri döneceğiz. Ve ben eminim ki Türkiye bize geri dönmemizde de yardım edecek.
◊ Botlarla Türkiye’den kaçmaya çalışan Suriyelilerle ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Benim kültürüme benzer yaşayan bir vatan bulmuşken neden ben hiç bilmediğim bir ülkeye gideyim. 
◊ Savaş çıktığında yaşadığınız bölge nasıldı?
-İmen Emin: Bizim evimiz vuruldu. Başımdan yaralandım. Ambulansla tedavi için Türkiye’ye getirildim. Sonra da buraya geldik. 
◊ Çocuklarınız bu olaya tanık oldu mu?
- İmen Emin: O sırada çocuklar kucağımdaydı. Onlara bir şey olmasın diye hemen onların üzerine kapandım. Altı bomba isabet etti. Ben ikinci bombada yaralandım. Çocuklar çok korkmuşlardı. 
◊ Çocuklar, en sevdiğiniz oyuncaklar neler?
- Ahmet: En çok silah ve uçakla oynamayı seviyorum. Ödevlerden dolayı çok fazla oyun oynayamıyorum. Çok ödev veriyorlar. Bir de Polat Alemdar’ı çok seviyorum. Belki annemler bana bilgisayar alırsa silahla oynamayı bırakırım.

Çadırda yaşayanların ortak hasreti:  Sırtımızı bir yere yaslamayı özledik

66 YAŞINDA, OĞLUNU ŞEHİT VERMİŞ BİR RESSAM FEVZİ HAÇLE:
“SURİYE’DE İNSANLIK DIŞI BİR DURUM YAŞANIYOR”

◊ Muhteşem resimler yapmışsınız. Sizi yakından tanıyabilir miyim?
- İsmim Fevzi Haçle. 66 yaşındayım. 11 çocuğum var. Sekiz kızım, üç oğlum vardı. Bir oğlum şehit oldu. İki kızım bir oğlum ve eşimle birlikte savaş başlayınca buraya taşındık. Suriye’deyken belediyede muhasebecilik yapıyordum. İşimden ayrıldıktan sonra resim yapmaya başladım. Orada üzerimizde baskı vardı. Bir şeyler yapabilmek için devletten izin almamız gerekiyordu. O da her zaman mümkün olmuyordu.
◊ Yaptığınız eserler burada ilgi görüyor mu? 
- Evet. Yaptığım resimleri çok beğeniyorlar.
◊ Bir sanatçı olarak savaşı nasıl yorumluyorsunuz?
- Bir sanatçı olarak naif ve nazik bir şekilde söylüyorum. Şu an Suriye’de insanlık dışı bir durum yaşanıyor. 
◊ Tefekkür kelimesinin anlamını gördüm sizde…
- Bu bana Allah’ın verdiği bir hediye ve yetenektir.

Çadırda yaşayanların ortak hasreti:  Sırtımızı bir yere yaslamayı özledik
Tabloda görülen basamaklar firavun tarafından tahta çıkmak için kullanılıyor. Kapılar firavunun geldiğini ve mutlaka gideceğini temsil ediyor. Tablonun ortasında firavunun, eliyle halkın sesini kapattığı görülüyor. Firavun yukarıda oturuyor. Tablonun sol üst kısmında ise Allah en yukarıdadır yazıyor.

HARRAN KONTEYNER KENTİ

◊ ŞU AN KONTEYNER KENTTE YAŞAYAN: 14.189 
◊ KADIN SAYISI: 7928. 
ERKEK: 6261
◊ 4 MAHALLEDEN OLUŞUYOR 
◊ 2000 KONTEYNER BULUNUYOR 
◊ 0-18 YAŞ ARASI ÇOCUK VE GENÇ: 7853 
◊ 1-12.SINIF ÖĞRENCİ: 3811 
◊ ANAOKULU ÖĞRENCİ: 804 
◊ SURİYELİ ÖĞRETMEN: 239 
◊ ANNESİ VE BABASI OLMAYAN ÇOCUK: 10 
◊ ANNESİ OLMAYAN ÇOCUK: 21 
◊ BABASI OLMAYAN ÇOCUK: 26 
◊ ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUK: 62 
◊ BEDENSEL ENGELLİ ÇOCUK: 101 
◊ 2000 DUŞ VE 2000 TUVALET BULUNUYOR 
◊ İKİ ADET ÇAMAŞIRHANE 48 ÇAMAŞIR MAKİNESİ MEVCUT. 
◊ BİR HASTANE, BİR ECZANE VE BEŞ PRATİSYEN DOKTOR HİZMET VERİYOR.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları