İstanbul’u kalbinden bıçaklamak niye?

HÜRRİYET’in geçtiğimiz Pazar günü birinci sayfasında yer alan Fatma Aksu’nun “Tarihi Yarımada’da Koruma Kurulu devre dışı” haberini yeterince konuşmadık. Hepimizin bildiği gibi Tarihi Yarımada İstanbul’umuzun kalbi. Tarihi yarımada 1985 yılında Unesco Dünya Miras Listesi’ne girmişti. İki yıl önce ise Unesco’nun “Tehlikeye Düşen Dünya Mirası” listesine alınması gündeme gelmişti.

Haberin Devamı

Unesco’nun “kara listesi”ne alınmasıyla ilgili 15 Mart 2014-1 Kasım 2016 tarihleri arasında Unesco nezdindeki daimi temsilciliği görevini yürüten Hüseyin Avni Botsalı bakın ne demişti?

“2 yıl önce İstanbul’un Tarihi Yarımada’sının yeni yapılanma ve mega projelerin tarihi silüeti ve eserlerin dokusunu bozduğu gerekçesiyle ile “kara listeye” alınması ve “Tehlikeye Düşen Dünya Mirası”na indirgenmesi riski ortaya çıkmıştı”.

Halen Unesco Türkiye Milli Komisyonu başkan yardımcısı görevini sürdüren Botsalı, yerel yönetimler , belediye ve Kültür Bakanlığı’nın işbirliğiyle Unesco ile sürdürülen temaslarla, geleceğe dönük projelerde geçmişin hatalarından alınan derslerle tehlikenin bertaraf edildiğini de belirtmişti. Şimdi Hürriyet’te yer alan Fatma Aksu’nun haberine dönelim dilerseniz. İBB’nin aldığı karara göre, tarihi yarımadada 10 bin tescilli esere komşu olan 50 bin binada yapılacak güçlendirme, bakım ve onarım projelerinin onayı için koruma kuruluna gidilmeyecek. Koruma Kurulu yerine Fatih Belediyesi’nin bünyesindeki Koruma, Uygulama, Denetleme Bürosu (KUDEP) devreye girecek. İşte bu noktada kafama takılan soru şu? Fatih Belediyesi’nin projelerini yine belediyenin bünyesindeki bir büro mi denetleyecek? Kaldı ki, KUDEP’in uzmanlığı oldukça sınırlı.

Haberin Devamı

Koruma Kurulu’nun devreden çıkarılması üzerine görüşlerine başvurduğum Yeditepe öğretim görevlilerinden sanat tarihçisi, Europa Nostra Yönetim Kurulu üyesi Derya Nüket Özer, “Tarihi Yarımada’nın bir buzdağı olduğunu kabul etmek gerekir. Buraya kazma vurduğunuzda kültür mirasına dokunmayacağınız tek yer yoktur” diyor. “Bugüne kadar yapılan çalışmalardan elde edilenler bu mirasın prehistoryadan günümüze katman katman geldiğini gösteriyor” diye ekliyor.

YERALTI PARKINDAKİ TEHLİKE

Tescilli yapıya komşu yapı tescilsiz olsa bile altında yatanın önemli olduğunu söylüyor. Koruma kurulunun devre dışı kalmasıyla yeraltı ve yerüstü mirasa ilişkin bilginin birlikte değerlendirilmesi imkânının ortadan kalkacağını belirtiyor. Fatih Belediyesi’nin projeleri arasında yer alan Ali Kuşçu mahallesi projesine değiniyor. “Ali Kuşçu projesi Fatih’in kalbinde yer alıyor. Osmanlı ve Bizans İstanbulu’nun da kalbi burası. Mese’nin dibi. Havariyum Kilisesi bölgesi. Burada iki katlı yeraltı otoparkları var. Sözün bittiği yer! İç avlulu kütlesel yapı “siteleri”. Sözün bittiği yer! Fatih’in mevcut dokusuyla uyum sağlayabilmesi için en ufak bir ihtimal var mı?” Derya Nüket Özer’in bu feryadı İstanbul’un kültür mirasını iyi bilen bir sanat tarihçisinin feryadı.

Haberin Devamı

Yine Fatih Belediyesi’nin bir projesi olan Sulukule’nin nasıl bir fiyasko ile sonuçlandığı ortada.Öte yandan Unesco’nun “kara listesi”nden kıl payı kurtulmuş Tarihi Yarımada. Koruma Kurulu’nu devreden çıkartacak projelerde kültür mirası darbe yediğinde İstanbul yine böyle bir tehlikeyle yüz yüze kalmaz mı? bUnesco Dünya Mirası listesine girmenin ne kadar prestijli olduğunu en yetkili ağızlardan duyuyoruz. Ama yine de bildiğimizi okuyoruz.

FENER-BALAT’A DOZER GİRERSE EKONOMİ ÇÖKER

FATİH Belediye Başkanı Mustafa Demir, kararın yatırımcının önünü açacağını, ekonominin canlanacağını söylüyor. Sultanahmet çevresindeki otellerin, Kapalıçarşı’nın turizm kriziyle aldıkları darbe ortada.

Haberin Devamı

Şu anda yeni yatırıma gerek var emin değilim? Hangi turizmciye sorarsanız sorun, turizmin canlanacağı gün için yeterince yatırım yapılmış durumda. Öte yandan şimdiye kadar bölgede oturanların “kentsel dönüşüme” direnmeleriyle eski halini korumayı başarmış Fener- Balat ne olacak? Fener-Balat Kültür Mirasını Koruma Derneği Genel Sekreteri Çiğdem Şahin bu konuda kaygılı. “Şu anda Fener-Balat güzel bir dönemini yaşıyor. Beyoğlu’nun yediği darbeden sonra burası daha da canlandı. Yeni kafeler, lokantalar açılıyor, antika mezatları yapılıyor. Küçük esnaf halinden memnun. Buraya dozer girerse ekonomi çöker, insanlar işsiz kalır” diyor. Mustafa Demir’in bu kaygılara kulak vermesini diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları