İnan Kıraç’ın “sanayi yatırımı kadar değerli” dediği İstanbul Araştırmaları Enstitüsü 10 yaşında

SUNA ve İnan Kıraç Vakfı tarafından kurulan, İstanbul’un Bizans’tan günümüze tarihi ve kültürel mirasıyla ilgili çalışmalar yapan İstanbul Araştırmalar Enstitüsü 10 yaşında.

Haberin Devamı

Tepebaşında, yine Vakfın kanatları altındaki Pera Müzesi’nin birkaç adım ötesinde yer alan İstanbul Araştırmaları Enstitüsü 10 yıla bakın neleri sığdırmış?

Uluslararası 150’den fazla sempozyum, konferans ve söyleşi, 38 yaşın ve 23 süreli sergi.

Geçen kasım ayında izlediğim “İstanbul’da Bizans’ı Keşfetmek” sempozyumunda uluslararası çapta Bizans uzmanlarını dinleme fırsatı bulmuştum.

Oxford, Sorbonne gibi üniversitelerle de işbirliği yapan enstitü, İstanbul’un Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerini araştıran akademisyenlere doktora sonrası için burs veriyor.

Kütüphanesinde 50 bine yakın kitap ve dergi, arşivinde 135 bini aşkın fotoğraf barındırıyor.

Bunlara ek gravür, harita, İstanbul’un kültürel mirasına ilişkin gazete kupürü ile araştırmacılar için tam bir hazine.

 

Haberin Devamı

İnan Kıraç’ın “sanayi yatırımı kadar değerli” dediği İstanbul Araştırmaları Enstitüsü 10 yaşında

GALATASARAY’A NEDEN BAŞKAN OLMADI?

Geçen akşam enstitünün 10 yılı nedeniyle İnan Kıraç ile bir araya geldik.

Dört katlı enstitüyü barındıran ve 19. yüzyılda İtalyan mimar Guglielmo Semprini tarafından yapılan tarihi apartmanın kitaplarla dolu salonunda şık sofralar kurulmuş.

İnan Kıraç, Pera Müzesi’nde birazdan değineceğim serginin küratörlüğünü yapan Prof. Dr. Zafer Toprak ve Doğan Hızlan ile aynı masayı paylaşıyoruz.

İnan Kıraç yemek öncesi konuşmasına “Suna Kıraç olmasaydı burası olmayacaktı, Koç Üniversitesi olmayacaktı, ben de Galatarasay Kulübüne olacaktım” diye başlıyor.

Kendisini gibi Galatasaraylı olan gazeteci Abdi İpekçi’nin 1974 yılında kendisine kulüp başkanlığı önerdiğini belirten Kıraç, Suna Hanım’ın tepkisini şöyle aktarıyor:

“Başkan olursan seni boşarım. Hem Tofaş gibi yeni bebeğin sana ihtiyacı var, hem başarılı olursan Vehbi Koç seni kıskanır”.

Ali Koç’un Fenerbahçe adaylığının konuşulduğu bir dönemde ilginç bir anekdot.

Neticede Kıraç Galatarasay Kulübüne değil Galatarasay Eğitim Vakfı’na başkan oluyor.

Haberin Devamı

Kıraç başkan olduğu 1982 yılından bugüne vakıf için 306 milyon dolar toplamış.

SUNA KIRAÇ’IN SON ESERİ

“Eğitim, bilim, kültür ve sanat alanlarına yapılan yatırım sanayiye yatırım kadar değerli” diyen Kıraç, İstanbul Araştırmaları Merkezi için “Suna’nın son eseri ama yenileri de gelebilir” diye konuşuyor.

Suna Kıraç’ın vizyonunu öven İnan Kıraç “Burasını Atatürk, Osmanlı ve Bizans için çok istedi. Bizans’ı yok etmeyelim, aksine büyütelim dünyaya pazarlayalım” dediğini aktarıyor.

Kıraç konuşmasında, ünlü mimar Frank Gehry’ye, yıllar önce TRT binasının yerine ısmarlamış olduğu müze kompleksi projesine de sözü getiriyor.

“Proje hayata geçmiş olsaydı Ayasofya ile Süleymaniye’nin birbirleriyle konuştuğu noktada olacaktı. Maalesef olmadı, çeşitli engeller nedeniyle yapamadık. Hayata geçmemiş olmasının üzüntüsü hala içimde” diyor.

Haberin Devamı

Kıraç, Gehry’nin projesiyle ilgili yaşadığı sancılı süreci “Suna Kıraç Kültür Merkezi Niye Olmadı” kitabında anlatmıştı.

Ancak kitap yayınlanmamıştı.

PERA MÜZESİ’NDE NOSTALJİ: BİR ZAMANLAR İSTANBUL’DA DENİZ SEFASI

NOSTALJİK olmak hakkımız,  zira İstanbul’u tanıyamıyoruz artık.

Pera Müzesi’nde yeni açılan İstanbul’da Deniz Sefası: Deniz Hamamından Plaja Nostalji” Sergisi İstanbul’un Cumhuriyet ile birlikte gelişen kendine has deniz kültürüne odaklanıyor.

İstanbul yeryüzünde içinden deniz geçen tek şehir.

Boğazda, Haliç’te kayık sefalarını hep biliriz ama Osmanlı’da denize girme olayı yok.

Ancak Tanzimat sonrası Batı’dan gelen esintiyle 19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren tahta perdelerle çevrili deniz hamamları girmiş İstanbulluların hayatına.

Haberin Devamı

Sergiyi birlikte gezdiğimiz küratör, bilim insanı Prof. Zafer Toprak, Cumhuriyetin arifesinde deniz hamamlarından plajlara geçişin “devrim niteliğinde” olduğunu söylüyor.

Plajlarda güneşlenerek denize girmeyi ülkelerinden kaçarak İstanbul’a gelen Beyaz Ruslardan öğrenmişiz.

Hatta “fülürye” kuşundan adını alan meşhur plaj Rusların şivesiyle Florya’ya dönüşmüş.

Marmara’ya tutkun olanların nostaljileri farklı.

Kadıköy yakasında oturanların aklında Ragıp Paşa Köşkü’nün hemen dibinde, ortasında bir manolya ağacı olan güzelim Caddebostan Plajı kalmış.

Bense Adalar’da bir zamanlar balıkların oynaştığı masmavi denizi özlüyorum.

Pera Müzesi’ndeki sergi, İstanbul’un daha naif, daha güzel, daha mutlu günlerine ait bir dönemi kapsıyor.

İnan Kıraç’ın “sanayi yatırımı kadar değerli” dediği İstanbul Araştırmaları Enstitüsü 10 yaşında
*1930'lar Caddebostan Plajı

37. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ AFİŞİNE SANATÇI ELİ DEĞDİ

Haberin Devamı

İKSV’nin 37.İstanbul Film Festivali 6-17 Nisan günleri arasında.

200 kadar film arasında seçimde yine zorlanacağız.

Birini izlerken, diğerini kaçırmanın üzüntüsünü yaşayacağız.

Uluslararası Yarışmada ise Altın Lale için yarışan, uzak ve yakın diyarlardan 11 tane iddialı film var.

37. Film Festivali’nin afişi ise Art Dubai’ye de katılmış olan, minyatürlere modern dokunuşuyla bilinen Murat Palta’ya ait.

İnan Kıraç’ın “sanayi yatırımı kadar değerli” dediği İstanbul Araştırmaları Enstitüsü 10 yaşında

Yazarın Tüm Yazıları