Demokratik rüştün ispatı: 15 Temmuz

Türk halkı, inanç değerlerine bağlı olarak, tarihi gelişimi itibarıyla başa bağlı bir millettir.

Haberin Devamı

Demokrasiye geçtikten sonra da bu özelliğini sürdürdü ve partiden ziyade bir lider etrafında bütünleşti. Nitekim CHP demek İnönü, DP demek Menderes, AP demek Demirel, ANAP demek Özal, MSP demek Erbakan, MHP demek Türkeş, AK Parti demek Erdoğan demektir.

Siyaset cahili Karamollaoğlu, apaçık olan bu durumu dahi kavrayamamış ve AK Parti’den ayrılan Ahmet Davutoğlu’nun, Abdullah Gül’ün ve Ali Babacan’ın AK Parti tabanından yüzde 20-30 dolayında bir kopuşu gerçekleştireceklerini vehmetmiş.

Türk halkı tarihinin en büyük travmasını geçen asrın başlarında, yıkımla biten Birinci Cihan Savaşı’nda yaşadı. İmparatorluğu savaşa, İttihat ve Terakki sergerdeleri soktu zira kukla haline getirilen padişahın (5. M. Reşat) ülkenin savaşa sokulduğundan haberi bile yoktu.

Haberin Devamı

Sultan Abdülhamit’i tahtından indirip iktidarı ele geçiren İttihat ve Terakki maceraperest güruhu, Osmanlı coğrafyasında, kelimenin tam anlamıyla bir zulüm sistemi kurdu.

Zorba yönetim hem layüseldi (sorumsuz) ve hem de astığı astık, kestiği kestikti. Savaşın yıkıntıları altında kalan millet, zaten canından bezmişti. Zorba yönetim; canıyla, malıyla savrulan ve öz yurdunda itilip kakılan ve yurtlarından sürülen milleti sindirmişti.

Milletin bu ezik hali, cumhuriyet ve demokrasi ile tanışmasına rağmen sürdü. Zira ona yaşatılan demokrasi darbelerle hastalıklı ve vesayetle örtülü idi.

Millet, ne olduğunu anlayamadan, seçip başına geçirdiklerini darağaçlarında asılı görünce, yüreği kan ağlasa da yeise kapılmadı, ümitsizliğe düşmedi.

Her sandık önüne konduğunda, millet, rüştünü ispat etti; sandığa gitmemezlik yapmadı lakin mahut vesayet, seçilmişlere sürekli hadlerini bildirmekten de geri durmadı.

İttihat ve Terakki’den beri süregelen bürokratik oligarşi, lider, yani hancı addedildi, seçilmişlere ise yolcu gözüyle bakıldı. Zaten ABD gibi vesayetin ağababaları da, kendilerince lider addettikleri bürokrasiyle (asker ve sivil atanmışlar) iş tutarak, seçilmişlere had bildirmiştir!

Her on yılda bir yapılan darbelerle, gerçekte milletin kendisi hedef alınmış ve adeta ona şunları değil, bunları seçmelisin diye zorla ihtar edilmiştir.

Haberin Devamı

Milletse onların inadına her seferinde, onların dediğinin aksine oy vermiştir.

Kandırmaca bir demokrasi ile milleti oyaladılar; millet olarak sen, istediğin partiyi tek başına iktidara getirsen de asla muktedir olamayacağını gösterdiler.

Reva gördükleri parlamenter sistem, evlere şenlikti. Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olması gereken Genel Kurmay Başkanlığı, Başbakanlığa bağlı, o da kâğıt üstündeydi. Yani şeklendi.

Mahut parlamenter sistemin özeti, iktidarlar her şeyden sorumlu tutulacaklar lakin yetkileri, belediye hizmetleriyle sınırlı kalacaktı.

Millet, başkanlık modelini benimseyerek tüm bu yanlışlıkları ve olumsuzlukları, üzerlerini iki çapraz çizgiyle çizerek iptal etti.

Haberin Devamı

Alışmış kudurmuştan beterdir; vesayet odakları hiç boş durur mu? Envaiçeşit darbeyi üst üste denediler.

15 Temmuz 2016 aşağılık girişimiyle altın vuruş yapılmak istendi.

İşte orada, ocağın kızıştığı yerde, millet ilk defa tehlikenin üstüne gitti. Gözünü kırpmadan ve ardına bakmadan yürüdü ve tarihi destanını yazdı.

1950’de ‘Yeter söz milletin’ deyişini kuvveden fiile çıkaran bir şahlanıştır 15 Temmuz.

Milletimiz kendisine çok görülen gerçek demokrasiyi aslanın azından değil, karnından çekip aldı. Hem oylarıyla, sandıkta aldı ve hem de çıplak elleriyle tankları durdurarak aldı.

Şimdi sıra yeni sistemin eksikliklerini gidermeye geldi.

Önümüzdeki yasama yılında Parlamento’ya çok iş düşüyor.

Yazarın Tüm Yazıları