Vatandaş dayağı

GENÇ kız, akşam saatlerinde İstiklal Caddesi’nde bir ATM’ye gitti.

Haberin Devamı

Para çekecek.

Arkasında birisini hissetti.

Tam dönüyordu ki...

Ahlaksız herif kızı ATM’ye dayadı.

Aşağılık bir taciz.

Hava aydınlık. Akşamüzeri.

Herkesin gözü önünde.

Tam o sırada oradan geçen bir sivil polis tacizci manyağı kıskıvrak yakaladı.

Peki şimdi ne olacak?

Karakola gideceksin. Şikâyetçi olacaksın.

Sonra ifadeler...

Sonra büyük ihtimalle serbest kalacak.

Tutuklanan var mı bilmiyorum ama...

Polisler bu manyakların serbest kalıp sokaklarda dolaştıklarını biliyor.

Söylüyorlar.

O yüzden de vatandaş, yakaladığı tacizciyi karakola göndermeden, taciz ettiği kızın önünde ‘eşek sudan gelene kadar’ dövüyor.

Ve vatandaşın ‘karakolsuz dayak’ cezası giderek yayılıyor.

Acaba bu taciz meselesine yeni bir kanuni düzenleme ile bakılamaz mı?

Yoksa birçok insan hiç tasvip etmese de duyguları ve öfkesiyle dayaktan yana olacak.

Kendi kızını düşünsene...

Haberin Devamı

Bizi böylesine ‘ilkel bir yöntemle’ çaresizlik arasına sıkıştırmadan, bir kanuni düzenleme olsa...

Polis de rahat etse. Tacizci manyak da hak ettiği cezayı çekse...

Daha geçen gün aşağılık mahluk, küçücük kızı kaçırıp tecavüz edip boğdu.

Benim hâlâ içimde öfke yanardağları patlıyor.

Babası-anası ne yapsın...

BU TARİHÇEYE DİKKAT

İŞTE böyle oluyor...

- Önce özgürlük, kardeşçe bir arada yaşama...

- Basit bir kanton ya da merkeze bağlı bir özerk bölge talebi...

- Ve şartlar olgunlaşınca, bağımsızlık...

Barzani işte bunu söyledi.

Özal’lı yıllarda, Barzani’nin devlet kurması Türkiye’nin ‘kırmızı çizgisi’ydi.

Hiç unutmam...

Rahmetli Vali Hayri Kozakçıoğlu ile çadırda görüşmüş, Türk pasaportu almıştı.

Barzani o zamanlar başı önde, sessiz, “Masum taleplerim var” diyen bir kişiydi.

Demokrasi isteyen... Ama yıllardır seçimsiz başkanlık yapan bir kişi.

Doğrusu bu kadar demokrasi isteyen ama bir türlü kendisi değişmeyen...

Yönetime yakınlarını getiren bir yapı nasıl demokrasi ister onu da anlamam.

O zamanlar bağımsızlık değil, yalnızca söz sahibi olmak istiyordu.

Şimdi kendi pasaportunu istiyor.

Ve karşı çıkılırsa, “Kan akar” diyor.

Eylül ayında yapılacak bağımsızlık referandumu işte böyle bir tarihçeden geliyor.

Bilmem anlatabildim mi?

Haberin Devamı

CANIM ÖĞRETMENİMİ VURDULAR

OKULUN suyu yoktu. Elektriği yoktu.

Ama öyle güzel kalpli bir öğretmeni vardı ki...

Necmettin Öğretmen. Daha 23 yaşındaydı. Siverek’in kuş uçmaz bir köyünde, çocuklara dünyaya doğru nasıl uçacaklarını öğretiyordu.

Kaçırıp öldürdü hainler.

Canım öğretmenim, kardeşim, evladım...

Nur içinde yat...

Yazarın Tüm Yazıları