‘Sır adamlar’ın açık telgrafı

Yalnızca bulundukları ülkeyle Türkiye arasındaki ilişkileri, gizli görüşmeleri değil...

Haberin Devamı

Türkiye’nin bölgesine göre en kritik, en hassas, devletin gizli bilgilerini içeren kriptolarını yazarlar.

Dahası o kriptoların içeriğini belirler, bir sonuca doğru değerlendirip siyasi iradeye gönderirler.

Ketumdurlar... Titizdirler... Çoğu zaman susarlar... Yüzlerinde hep o mütevazı ifade vardır.

“Sakin güçtür”ler...

Cumartesi günü yazdığım gibi...

Onlar, “tarafları rencide etmeden çözüm bulma uzmanı”dırlar.

Diplomatlardan söz ediyorum.

Önceki gün T24’ten Barçın Yinanç’ın köşesinde rastladım.

İşte o büyükelçiler, tarihte iz bırakacak anılarını aktarmışlar.

Global İlişkiler Forumu’na üye 21 büyükelçi, ‘Açık Telgraf’ başlığı altında bir kitap yayınladılar.

PDF halinde gördüğüm bu “anılar zinciri” mutlaka devam etmelidir.

Dünyanın birçok ülkesinde artık “devlet sırrı” olma özelliğini yitirmiş, önemli tarihi olaylara tanıklık etmiş kişilerin anıları yayınlanır. Ve böylece müthiş bir “toplumsal hafıza” oluşur. Benzeri bir yapının bu şekilde bizde oluşmasına öncülük edecek bu girişimi kutluyorum...

Haberin Devamı

İçlerinde çok yakın dostlarım da bulunan 21 büyükelçinin isimlerini büyük bir alkışla buraya yazıyorum:

Yiğit Alpogan, Ertuğrul Apakan, Ender Arat, Hilal Başkal, Yusuf Buluç, Ali Bilge Cankorel, Mehmet Fatih Ceylan, Nazif Murat Ersavcı, Hasan Göğüş, Orhan Güvenen, Erdoğan İşcan, Selim Karaosmanoğlu, Celalettin Kart, Alev Kılıç, Üner Kırdar, Selim Kuneralp, Mithat Rende, Namık Tan, Kaya Türkmen, Ahmet Üzümcü, Selim Yenel...

Hem Hürriyet gazetesinin hem de Sabah gazetesinin yıllarca Ankara temsilciliğini yaptığım için, siyasiler kadar büyükelçilerle de dostluklarım olmuştu. Çok iyi biliyorum ki...

Onlar mesleğe girdikleri ilk günden hayata veda edene kadar, devlete sonuna kadar bağlı, fedakârca çalışan, sonuna kadar sır tutan bir yeminle bağlanmışlardır.

O yeminin asıl mührü de kalplerindeki vatan sevgisidir... O nedenle, şimdi isimlerini gördüğüm bu büyükelçiler beni de eski günlere götürdü. En ciddi kriz anında bile soğukkanlılıklarını korumuş, çözüme odaklanmış ve biz gazetecileri de üzmeden belirli sınırlar içinde bilgilendirmişlerdir.

Haberin Devamı

NEDEN AÇIK TELGRAF?

Peki neden “açık telgraf”?

Kitabın önsözünü yazan emekli büyükelçi Selim Yanal, “açık telgraf”ı şöyle anlatıyor: “Dışişleri Bakanlıklarında haberleşme en önemli işlemlerden biridir. Temin edilen bilgilerin bir an önce merkeze iletilmesi veya merkezden bir temsilciliğe gidecek talimatın zamanlaması bazen hayati bir durum alabilmektedir. Genelde iki türlü haberleşme vardır. Biri, gizli olmayan ve yabancı devletler veya üçüncü şahıslar tarafından okunsa bile zararsız sayılabilecek bilgilerin aktarılmasıdır. Bunlara, e-mail hayatlarımıza girene kadar açık telgraf denirdi. Diğer haberleşme türü ise saklanması gereken gizli bilgilere ilişkindir. Bunlara şifreli yazı veya kripto haberleşme denir. ‘Açık Telgraf’ başlığını, bu kitapta toplanan yazılar, belki bir zamanlar gizli kalması gereken bilgileri ihtiva etmekle beraber, artık kamuoyunca bilinmesinde sakınca değil bilakis yarar olduğunu düşündüğümüz bilgiler içerdiği için kullandık.”

Haberin Devamı

TOPLUMSAL HAFIZA

Büyükelçi Yanal aslında bu paragrafla “toplumsal hafıza” dediğimiz kavramı bütün inceliğiyle anlatıyor.

KİTAPTA NE VAR?

Büyükelçilerin birebir yaşadıkları olaylardan süzülen bu anılar çok geniş bir yelpazeye yayılıyor.

Mesela... Murat Ersavcı, para birimi Euro’daki Avrupa haritasına Türkiye’nin son dakika nasıl girdiğini anlatıyor.

Namık Tan, dönemin MOSAD başkanının eşinin Bursalı olduğunu nasıl öğrendiğini anlatıyor.

Yiğit Alpogan, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı’nın Cumhurbaşkanı Demirel’e gönderdiği 20 adet kavunu, ‘business class’ta ve VİP protokolüyle nasıl ilettiğini anlatıyor. Tabii bu arada ilk doğalgaz bağlantısının nasıl kurulduğunu da öğreniyoruz.

Evet... 

Haberin Devamı

Bunun gibi onlarca tarihi anı, bilgi ve espri, bir zincir halinde, dönemler üzerine, “tatlı bir projektör” tutuyor.

Diplomasiyle ilgili öğrencilere ve genç, tarihçilere, diplomatlara tavsiye ederim.

Tabii bir de genç meslektaşlarıma, bunları okuduktan sonra bir diplomata soru sorduklarında alacakları cevabın inceliğini “Yine cevap vermedi” diye düşünmemeleri için ayrıca tavsiye ederim.

Yazarın Tüm Yazıları