Kızıldeniz’de rengârenk balıklara dokunurken dedim ki...

1) BM’nin İklim Zirvesi için gittiğimiz Şarm El-Şeyh’te...

Haberin Devamı

İki yoğun günden sonra, güneş batarken Kızıldeniz’e doğru baktım.

Dünyanın en önemli dalış merkezine gelip...

‘Bir gazeteci olarak, bir denizci ve bir dalgıç olarak Kızıldeniz’e dalmazsam...’ diye düşünürken... Kaldığımız otelin Genel Müdürü Gökhan Kaptan geldi. Tanıştık ve doğru Kızıldeniz’e...

Kızıldeniz’de rengârenk balıklara dokunurken dedim ki...

2) TÜPLE DALIŞ İÇİN HAZIRLIK

Daha önce Kaş’ta ve Marmaris’te dalışlar yapmıştım. Ve Kızıldeniz’de tam tüple dalış için hazırlık yapıyorduk ki... Eyvah!

Ertesi gün uçuş var... Basınç farkı nedeniyle tüplü dalış yapamayız. Olsun...

Çıkardım dalış kıyafetlerini. Aldım şnorkeli ve gözlüğü...

29 derece havada cam gibi tertemiz Kızıldeniz suları... Arkadaşlar... Daha sualtına bakar bakmaz çarpıldım.

Haberin Devamı

Altımızda mercanlar... Kızıldan koyu laciverte doğru uzanan o derinlik...

Ve bildiğiniz bütün renklerden oluşan balıklar... Çevremizi kuşatıyor.

Kızıldeniz’de rengârenk balıklara dokunurken dedim ki...

Dönüyorlar. Dokunuyorlar.

İşte sarı beyaz ve mavi şeritleriyle bir imparatorluk meleği... (Öyle sanıyorum...)

Ateş kırmızısı rengiyle bir Palyaço Balığı burnumuzun dibinden geçiyor...

Ardından o asil mavi duruşuyla bir Papağan Balığı... Aslan Balığı artık tanıdık oldu...

Evet bir denizci ve dalgıç olarak Kızıldeniz’e bayıldım... Ama bir gazeteci olarak da sorguladım. Gazeteci ve çevreci ruhum ayaklandı.

Kızıldeniz’de rengârenk balıklara dokunurken dedim ki...

3) 30 YIL ÖNCE RİO ZİRVESİ

Tam 30 yıl önce, bir çevre zirvesi için Brezilya’ya gitmiştim. 1992 yılının haziran ayıydı.

Bugün Mısır’da yapılan zirvenin doğum toplantısıydı o. BM’nin ilk çevre zirvesi diyebilirim.

Dünya liderleri oradaydı. Süleyman Demirel ve Cavit Çağlar’la birlikte gitmiştik. Kalkınma ile çevre arasındaki dengenin nasıl sağlanacağı tartışılıyordu.

Haberin Devamı

Zirvenin son günü Rio’nun ünlü Copacabana Plajı’na da uğramıştık. O zaman da sormuştum.

Ve şimdi 30 yıl sonra yine bir BM çevre zirvesinde Kızıldeniz’de soruyorum:

“Aşırı sanayileşme, karbon salınımı, emisyon derken bu gezegeni nasıl koruyacağız?”

İşte şimdi Rio’dan 30 yıl sonra Mısır’da yine aynı şeyi tartışıyoruz.

Sözler veriliyor. Ama müeyyidesi var mı?

Kızıldeniz’de rengârenk balıklara dokunurken dedim ki...

4) EN ÇOK KİRLETENLER BM’NİN 5’Lİ KONSEYİ

İşte BM raporları açıklanıyor...

Çin... Listede dünyayı en çok kirleten ülke. Ardından ABD geliyor.

Ve şimdi dikkat edin.

Gezegenimizi en çok kirletenlerin tamamı BM’nin güvenlik konseyi üyeleri...

Trajikomik değil mi?

BM “dünya iklimini” korumak için zirveler düzenliyor.

Amaaaaaa...

Haberin Devamı

- Dünyayı en çok kirleten ülkeler BM’nin güvenlik konseyi üyeleri.

m Silahları, nükleer füzeleri, petrolü, karbonu onlar kontrol ediyor...

Ve onlar “evet” demeden insanlık hiçbir şey yapamıyor.

Nasıl olacak bu...

Olmuyor tabii...

Kızıldeniz’de rengârenk balıklara dokunurken dedim ki...
Önceki Antalya Valisi Münir Karaloğlu

5) YA BİZİM SAHİLLERİMİZ

Dönelim bize...

Kızıldeniz’in camgöbeği sularında rengârenk balıkları izlerken dedim ki:

“Ah benim sevgili memleketim...

Ah benim güzel sahillerim, kıyılarım, denizlerim...

Ah Kaş’ım... Gözüm Antalya’m. Kekova’m...

Ne yaptık biz size...”

Evet. 30 yıl geçti ve ne yaptık?

Kızıldeniz’de rengârenk balıklara dokunurken dedim ki...

6) KEKOVA’YI KURTARMAK

İşte 650 kilometrelik Antalya sahilleri.

Hatırlıyorum, bir önceki Antalya Valisi Münir Karaloğlu Antalya sahillerinin sualtı envanterini çıkarttırmıştı. Sonradan belgesel haline gelen o çalışma dünyada birincilik ödülü almıştı.

Kekova’ya bakıyorum.

Haberin Devamı

Likya Uygarlığı’nın batıkları orada. Düşünün... 2500 yıl önceye dalıyorsunuz.

Ama ne yazık ki dalamıyorsunuz...

Çünkü hâlâ organize olamadık.

Oysa dünyada eşi benzeri olmayan bir tarih dalışıdır o.

Son dönemde Turizm Bakanlığı kontrollü dalış için bir çalışma başlattı.

Ama 30 yıl sonra Şarm El-Şeyh’e bakınca...

“Şnorkeli alan Akdeniz’i geçti” demek geliyor içimden...

Neyse...
Müzelerin başında iyi bir ekip var. Çalışıyorlar.

Yazının başına dönersem:

Şarm El-Şeyh’te o cennete dalınca dedim ki...

- Bize tertemiz denizler, ormanlar verildi.

- İçmeye doyamayacağımız sular, bereketli topraklar ve yağmurlar verildi...

Ve ben 30 yıl sonra yine bir BM çevre zirvesinde...

Haberin Devamı

Yine “Dünyayı nasıl koruyacağız?” sorusunu duydum ya...

Daha nasıl anlatsam bilemiyorum...

7) GEZİDEN DİPNOTLAR:

- Bir haberi anlatırken fotoğraf çok değerlidir. Neyse ki gazeteci Melih Altınok vardı. Melih çok iyi bir görüntü seçici. Örneğin bu sayfa için yaptığımız logodaki fotoğrafı o seçti ve çekti. Arkamdaki kızıllığa bakar mısınız?

- Şarm El-Şeyh’te nereye gitsek Mısırlılar bize o kadar iyi davrandılar ki. Sanki bir akraba ziyaretiydi...

- Bizim sergi merkezinde Deniz Sağdıç’ın atıklardan yapılmış harika eserleri vardı. Ayrıca anlatacağım...

- Dalış tutkunları için... Türkler için çok iyi organizasyonlar var.

Yazarın Tüm Yazıları