Kitaplardaki vahşi kapitalizm nedir diye merak ediyorsanız eğer... İşte!

Haberin Devamı

İNSANLIK kültürünün beslendiği Ege, bakın ne hale geldi...
Denize düşen o vurdumduymazlık lekesi, morarmış cesetler halinde yayılıyor.
Bakın, şiirin, romanın, bilimin adaları ne hale geldi?
Kos Adası’nda Hipokrat uyansa...
İnsanlık için ettiği yemini yüzümüze vursa...
Ki her gün bebek cesetleri sahillere vururken...
Diktatörlükten, faşizmden, açlıktan ve işsizlikten kaçanlar gözlerimizin önünde boğulup giderken...
Yazıyoruz, ağlıyoruz, kahroluyoruz...
İşte dün onlarca insan daha boğuldu.
Peki elimizden gelen nedir?
Elimden bir tek şu soruyu sormak geliyor:
-Birleşmiş Milletler ne iş yapar?
-Madagaskar açıklarında korsan kovalayan NATO gemileri Ege’deki insanlık trajedisi için ne yapar?



TÜRKİYE VE YUNANİSTAN BİR ARAYA GELMELİ

Haberin Devamı


Ne yapabiliriz dedim ya, aklıma ilk gelen şey şu:
-Türk Dışişleri bir çağrı yapmalı.
-Türk ve Yunan yetkililer bir araya gelmeli.
-Sahil Güvenlik, jandarma, kolluk kuvvetleri bir ortak plan üzerinde anlaşmalı.
Mesela...
-Bizim sahillerimizden kaçan mültecilere karşı bizim jandarmamız nasıl önlem almış?
-Sahil Güvenlik yeterince denetim yapabiliyor mu?
Bildiğim kadarıyla Sahil Güvenlik zaten işi gücü bırakmış mülteci denetimi yapıyor.
Ve elbette yetmiyor.
Yetmez, çünkü insanlığın son büyük kaçış trajedisini önlemek için bir ülkenin gücü yetmez.
İki ülkenin de gücü yetmez.
Ege’ye mutlaka Birleşmiş Milletler hâkim olmalıdır.
Belki de NATO...
Zulümden ve işsizlikten ölümüne kaçan bu insanları kurtarmak için uluslararası çapta bir organizasyon gerekir.
Ama bakıyorum bunun yerine Bulgaristan duvar örüyor, birkaç ülke insanlık adına rol icabı birkaç bin mülteciyi alıyor.
Ve son olarak Almanya Schengen vizesini askıya alıyor.
Yani uygarlığın ve insan haklarının beşiği olduğunu iddia eden Avrupa bu insanların meselesini çözmeye çalışmak yerine kapılarını kapatıyor.
Ama aynı Avrupa/ABD insanları ezen, açlığa, işsizliğe ve sefalete mahkûm eden diktatörlüklere silah satmayı ihmal etmiyor.
Öylesine acımasız bir vahşi kapitalizm oyunu ki bu...
İşin en acı yanı Akdeniz ve Ege sahillerine bebeklerin cesetleri vururken, bakın aynı sahillere Suudi Arabistan’ın, emirliklerin, prenslerin, şeyhlerin mega yatlarını görürsünüz.
Yani o ‘İslam Birliği’nin de umurunda değildir.
Onlar da dönüp bağlı oldukları ABD’ye bakarlar.
Suudi Arabistan 35 milyar dolarlık silah alır.
Bu insanların meselesine 35 dolar harcamaz...
İşte böyle acımasız bir düzendir bu.
Korku ve pusu, ihanet ve tuzak değişmez figüranıdır bu tiyatroda.
Elimizden ne gelir?
Sinir uçlarımdan içimdeki hıçkırıklara kadar, bu vahşi kapitalizmin resmi örgütü haline gelen Birleşmiş Milletler’e doğru avazım çıktığı kadar bağırmaktan başka:
“Hiç utanmıyor musunuz?”
Kore’ye, Somali’ye, Afganistan’a çağırmayı biliyorsunuz...
Kime karşı birleşmiş bu milletler şimdi anlıyor musunuz?

Yazarın Tüm Yazıları