Hepimiz için bir savcılık sorgusu

DÜNYADA başka hangi ülkede var bilmiyorum.

Haberin Devamı

“Sorumluyu ve cezayı” değil, “sorumluluğu” arayan bir adalet sistemi. Üstelik, bir de insanların “sosyal haklarını” polisiye bir yöntemle bulmaya çalışan bir adalet sistemi...
Bizdeki yaygın adı:
“Savcılık soruşturması”.
Örneklerle anlatayım:
Gazetelerin manşeti:
“APARTMAN ÇÖKTÜ 7 ÖLÜ”.
Televizyonlarda birinci haber:
“Bakanlar Kurulu toplanıyor”.
Yetkililerden açıklama:
“Adli soruşturma başlatıldı. Gereği yapılacak”.
Ve beklenen haber geliyor:
“Savcılık olaya el koydu”.
Bir başka gün bir başka manşet:
“KAMYONUN DAMPERİ ÜSTGEÇİDE ÇAPTI! 1 ÖLÜ”.
Yine televizyonlar. Ekranlarda bildik yorumcular sorumlu arıyor.
Ve yetkililerden açıklama:
“Savcılık araştırıyor...”
Ertesi gün gazeteler:
“Şirket yöneticileri ve bazı sendikacılara gözaltı...”
Zaman geçiyor. Manşetler doğal olarak başka olaylara kayıyor.
Ve birkaç gün sonra gece geç saatlerdeyiz...
Adliye önü, kameralar:
“Gözaltında kalanlar serbest kaldı. Sevinç içine birbirlerine sarılan görüntüleri...”
Ölenler unutuldu. Savcıyı kimse sormuyor. Millet rahatlamış.
Serbest kalanların sevinçleri var artık. Ölenler unutuldu.
Ve bir başka manşet:
“SOMA DA 301 EVLADIMIZI KAYBETTİK!”
Yetkililerden açıklama:
“Savcılık el koydu araştırılıyor”.
Ve nihayet önceki gün İstanbul’da bir rezidansın asansörü çöktü.
Manşetler:
“10 İŞÇİ ÖLDÜ!”
Savcılıktan açıklama:
“8 kişi gözaltında...”
Ve bugün İstanbul’un değişik yerlerindeki şantiyelerde çalışan işçiler sokağa çıktı. Gösteri yaptılar.
Bir taşeron işçi bağırdı:
“Yemeklerimizden kurt çıkıyor. Hastayız, derdimizi anlatamıyoruz.”
İşte böyle arkadaşım...
Ece Ayhan’ın deyişiyle:
“Onlar vurdu biz büyüdük...”
Ve en önemlisi nedir biliyor musunuz?
Bütün bu “sosyal arızalar” gelip “ceza savcısı”nın kararına kalıyor. Yani inşaatlardaki çalışma düzeni, madenlerdeki üretim düzeni, bunu uygulaması gereken bakanlık ya da bürokrasi bir kenara çekiliyor. Bütün mesele gelip “savcılığın” kararına dayanıyor. Bu mudur yani?
Savcılarla mı yöneteciğiz bu ülkeyi... İş güvenliğinden trafik meselesine, gıda sağlığından çevre kirliliğine kadar, savcılık soruşturmasıyla mı çözeceğiz her sorunu?
Büyülü bir söz haline geldi bu “savcılık soruşturması”.
Millet o “Savcı olaya el koydu” denilince meselenin çözüleceğini zannediyor artık. Siyaset ikinci plana düştü neredeyse.
O kadar alıştık ki...
Hepimiz İstanbul Savcılığı’ndan bir açıklama bekliyoruz. Yani bir açıklama gelmezse. Savcılığı suçlayacağız.
Nitekim savcılık açıklama yapıyor:
“8 görevli gözaltında. Falancalar ifadeye çağrıldı”. Bunu duyunca rahatlıyor muyuz yani?
İstanbul’un yarısının üzerindeki şantiyelerde işçiler için süren o vahşi hayatı görmeyecek miyiz artık?
Savcılar üzerinde öyle bir psikolojik baskı yaratılıyor ki.
Mesela Soma’daki Başsavcı soruşturmayı biraz geciktirseydi, neredeyse o patlamanın sorumlusu olacaktı.
Ama şunu da soran yok: “Yahu arkadaş savcılık uygulaması bir kanuni işlemdir. Ama insan hayatı sosyal bir olaydır. Savcılar madencilik yasası yapamaz. İnşaat ruhsatı veremez. Eksik gramajlı ekmeği yapan fırıncının ahlaki eğitimini veremez. İşçilerin çalışma koşullarının kanununu ve tüzüğünü düzenleyemez. Ne bekliyorsunuz savcılardan.”
Hiç düşündünüz mü?
Her toplumsal olayda bir soruşturma açmak zorunda kalan savcılardan ne bekler hale geldik?
Her şeyi onların soruşturmaları mı çözecek?
Farkında mısınız?
Her meseleyi bir savcılık soruşturmasına indirdik.

Haberin Devamı

NOT: Bu yazıyı bitirince lütfen İsmet Özel’den “Ils sont Eux” şiirini okuyun...
Kısmetse...

Yazarın Tüm Yazıları