‘Ateş coğrafyası’na yolculuk

Bugün Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la “acının ve ateşin coğrafyası” dediğim Saraybosna ve Kosova’ya gidiyorum.

Haberin Devamı

Neden acı ve ateş coğrafyası...

Çünkü:

1) Bu topraklarda bir dünya savaşı çıktı.

2) İkinci Dünya Savaşı’nın acısı, sokaklarına, taşlarına sinmiştir... Dağılan Yugoslavya’dan Tito’nun şu sözü her şeyi anlatmıyor mu: “Ben iki alfabesi, üç dili, dört dini, beş milliyeti, altı cumhuriyeti olan; çevresinde yedi komşusu bulunan, içinde sekiz etnik azınlık bulunan bir ülkenin lideriyim.”

3) Yine bu topraklarda Avrupa’nın en son soykırımı yaşandı... Çoğu kadın ve çocuk olan 9 bini aşkın Boşnak sivil, Sırp ordusu ve kendilerine “akrep” diyen katil sürüsü tarafından katledildi...

Ve bugün, işte o acılı coğrafyada yine tehlikeli kıpırdanmalar yaşanıyor...

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Sırp üyesi Milorad Dodik’in “paralel devlet yapılanması” hamlesi çok ciddi bir gerilime dönüşüyor.

Haberin Devamı

Dodik açıktan şöyle diyor:

- Bosna Hersek Ordusu içindeki Sırp askerleri geri çekip Sırp entitesi içinde Sırp Cumhuriyeti Ordusu kurmak...

- Bosna Hersek Mahkemesi ve Savcılığı’nın kararlarını entite sınırları içinde uygulatmamak...

- Devletin vergilendirme sisteminden çıkmak...

Neden “acı ve ateş coğrafyası” dediğimi son bir gelişmeyle anlatayım: “Sırp entitesi içinde polis gücünün, başkent Saraybosna’nın yanı başında ‘terörle mücadele’ adı altında tatbikat gerçekleştirmesi, Dodik’ten gelen ‘Biz hazırlanıyoruz’ mesajı olarak da algılanabilir.”

Bu krizin bir patlamayla birlikte Balkanlar’a yayılma olasılığı var. Kim bilir yine ne oyunlar dönecek. Her kriz bölgesinde olduğu gibi yine ABD ve Rusya hamleleri var...

Evet bu pazardan itibaren 3 gün işte böyle bir coğrafyada olacağım.

İçten içe kaynayan bir volkanın kıyısında gezmek gibi...

Belli ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balkanları ve Türkiye’yi doğrudan etkileyecek böyle bir kriz ihtimaline karşı Milli Savunma Bakan’ı Akar’ı göndererek, askeri ve stratejik durumu mercek altına alıyor...

Türkiye hem coğrafi ve tarihi bakımdan hem de NATO’nun güçlü bir üyesi olarak çözümde etkili olabilir.

İzlenimlerimi aktaracağım.

İNSANLIĞIN SOYKIRIM GERÇEĞİ
ONLAR ARTIK YOK

Haberin Devamı

Önceki hafta Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli öyle şeyler söyledi ki...

Tutuldum kaldım. Çarpıldım.

Dedi ki:

“Son yüzyılda, bitki türlerinin yüzde 40’ı yok oldu. Dünya son 50 yılda; memeli, kuş, sürüngen ve balık popülasyonunun yüzde 68’ini kaybetti. Cava kaplanı, Karayip keşiş foku, siyah Batı gergedanı, Tazmanya kaplanı gibi büyük memeli türleri maalesef yok oldu. Tatlı sularda yaşayan türlerin üçte birinin nesli tükenme tehdidi altında...”

‘Ateş coğrafyası’na yolculuk

Şu hale bakın...

Düşünün ki evinizdeki kediniz, köpeğiniz ya da kuşunuz birden yok olmuş...

Aman Allah’ım... Ben kedim Deniz’i düşünemiyorum.

Kısa bir araştırma yaptım...

Eyvahhhh...

Daha da beter oldum...

Hangi canları silip atmışız bu gezegenden...

Haberin Devamı

‘Ateş coğrafyası’na yolculuk

UTANMAZ BEYAZ ADAM AVLANIYOR

Şu fotoğrafa bakar mısınız arkadaşlar... İki yerli asmış kaplanı... Arkasındaki beyaz adamlara dikkatle bakın. Nasıl utanmaz bir poz... Arlanmaz, vicdansız bir hatıra... Hatıra kelimesini bile kirleten bir fotoğraf... İşte o Cava Kaplanı yok artık bu gezegende...

SUÇ: Soykırım...

FAİL: İnsan kılığında bir canavar...

‘Ateş coğrafyası’na yolculuk

100 YAŞINDAYDI, ARTIK YOK

İşte Galapagos Takım Adaları’ndan son “Pinta Adası kaplumbağası”... 

2012 yılında, 100 yaşındayken onu kaybettik. Bir daha gelmedi...

‘Ateş coğrafyası’na yolculuk

İRLANDA GEYİĞİ

Bir canlıda böyle bir estetiği bir daha göremeyeceğiz... 

‘Ateş coğrafyası’na yolculuk

PİRENE DAĞ KEÇİSİ

O kadar vahşice avlandı ki... Kaçacak yeri kalmadı. Sonunda gezegenden yok oldu...

Haberin Devamı

‘Ateş coğrafyası’na yolculuk

DODO TROPİK KUŞU

Mauritius Adası’nda yaşıyordu. Onun yok olmasıyla kim bilir doğada hangi dengeler bozuldu...

BU GEZEGEN YALNIZCA BİZE Mİ AİT

Evet arkadaşlar, daha onlarca örnek verebilirim. Ama içine düştüğümüz utanç verici soykırım ne yazık ki bu.

Düşünsenize...

Bizim dilimizi konuşmayan hangi canlı varsa, ya avlıyoruz... Ya zevk için öldürüyoruz... Ya da ticaretini yapıyoruz.

Yüzlerce yıl boyunca dişleri için filleri, derileri için timsahları, yılanları, kürkleri için ne hayvanları öldürdük...

Daha da acısı...

Açın bakın insanlığın “Utanç Atlası” dediğim Afrika tarihine...

Çok değil, daha 200 yıl önce köleliğin, insan ticaretinin avcılığa karıştığı bir utanç tarihinden geliyoruz.

Haberin Devamı

Evet... Bakan Pakdemirli’nin konuşması sessiz sedasız geçti gitti.

Siz de bir düşünün istedim...

Bu gezegen “yalnız bize ait değil” demek istedim... İyi pazarlar...

Yazarın Tüm Yazıları