2.5 milyon Türk Mars’ta... Mars’a isim gönderen çocuklar arasında Türkiye 1 numara oldu

Perşembe gecesi uzay tarihimizin 23 Nisan’ıydı...

Haberin Devamı

Ben de içimdeki çocuğa güvenip Mars biletimi aldım.

Boarding Pass’ıma miller bile işlenmişti.

Ama bundan çok daha önemlisi var.

2.5 milyon Türk Mars’ta... Mars’a isim gönderen çocuklar arasında Türkiye 1 numara oldu

NASA’nın Mars’a gönderdiği keşif aracından bilet alanların sayısı 10 milyon olarak açıklanıyor.

10 milyon insan...

Ve elbette çok büyük bölümü çocuk...

Peki en çok hangi ülkeden bilet alınmış?

Şimdi sıkı durun...

En fazla bilet Türkiye’den alınmış arkadaşlar...

Listenin 1 numarasında Türkiye var.

Dünyadan bilet alan 10 milyon insandan 2.5 milyonu Türkiye’den...

2.5 milyon çocuk, Türkiye’den Mars’a bilet almış.

2.5 milyon Türk çocuğu, geleceğimize bilet almış.

Hayallerine bilet almış.

Dahası, 2.5 milyon çocuğumuz internet üzerinden NASA ile yazışmış.

Haberin Devamı

NASA’dan haberi var. Onun Mars’a bilet verdiğini biliyor.

2.5 milyon çocuğumuzda müthiş bir keşif duygusu var.

Bunun ne anlama geldiğini lütfen iyi düşünelim.

Sosyologlar, siyasiler, öğretmenler düşünsün.

Yazımın başına dönersem...

Neden “uzay tarihimizin 23 Nisan’ı” dedim?

Çünkü arkadaşlar, NASA dün gece bütün canlı yayının merkezine çocukları almıştı.

Mesela uzay aracının adını Alex isimli bir çocuk koymuş. Mars’ta deneme uçuşu yapacak helikopterin adını bir başka çocuk koymuş.

Bu çocukların seçilmesi için okullarda kompozisyon yarışmaları açılmış. On binlerce çocuk yarışmaya katılmış.

Ve işte dün o yarışmayı kazanıp Mars’a indirilen Perseverance’ın adını koyan çocuk canlı yayına bağlandı. Tabii aradan uzun zaman geçmiş. Alex büyümüş. Liseye geçmiş.

Spiker sordu:

“Şimdi ne hissediyorsun?

“Harikayım.”

“Peki şu anda ne yapıyorsun?”

“Uzay mühendisliği okumaya hazırlanıyorum.”

NEDEN ÇOCUKLAR?

Evet, bu tarihi yayının merkezinde çocuklar vardı.

NASA’nın direktörü, gazetecilerin değil, çocukların sorularına cevap verdi.

“Peki neden çocuklar” diye sorulduğunda da direktör şöyle dedi:

“Mars’tan aldığımız örnekler en erken 2031’de dünyaya gelecek. Orada bir hayat izi olup olmadığını o yıllarda anlamaya başlayacağız. Evet, çocuklar çünkü biz o tarihlerde buralarda olmayacağız. Ama bu keşif aşkını aşıladığımız çocuklar yetişmiş olacak. O yüzden bu kuşaklar boyu sürecek bir keşiftir. İşte o yüzden çocuklar. İnsanlığın bu en önemli keşif yolculuğunun devamı için, bu duyguyu önce çocuklara anlatmamız gerekiyor...”

Haberin Devamı

Evet arkadaşlar, gelecek ve çocuklar adına bir insan daha ne diyebilir...

İşte bu müthiş bir vizyondur...

O yüzden perşembe gecesine “uzay tarihinin 23 Nisan’ı”dır dedim.

Gerçi ben 2026’ya bilet aldım ama... Bakalım o günleri ve 2031’i görebilecek miyiz...

Peki kim görecek...

Bizden bilet alan işte o 2.5 milyon çocuğumuz görecek...

NEFESİMİZİ TUTUP BEKLEDİK

Perşembe gece yarısına doğru milyonlarca kilometre uzakta...

Mars gezegenine bir keşif aracı indi.

Hem de tamamıyla önceden programlanmış kendi yetenekleriyle indi.

Ona yörüngedeki diğer uydular yardım etti.

Hız kesmek için süpersonik paraşüt açıldı. Yere çarpmasın diye roket iticileri olan bir vinç tarafından saniyeler içinde havada tutuldu.

Haberin Devamı

Aynı anda aracın altındaki kameralar ineceği yeri tespit edip ince ayar yaptı. Tam yere temas ettiği saniyede vinç, bağlantı kollarını bırakıp kendini uzay boşluğuna fırlattı.

Evet, bütün bunlar milyonlarca kilometre uzakta, dakikalar içinde oldu.

O kadar etkileyiciydi ki...

Elbette bu yazıya sığmaz.

Yarın devam edeceğim.

- Uzay keşif aracı Mars’a hediye olarak dünyadan ne götürdü?

- Bir çocuğun sorduğu soru mühendisleri nasıl şaşırttı?

- Çocukların en keskin sorusu neydi?

- Neden mutlaka Jezero Krateri’ne inmesi gerekiyordu?

- Bir hayat izi bulunursa ne olacak?

- NASA’nın bana verdiği en güzel hediye... Siz de alabilirsiniz.

Yarın...

Yazarın Tüm Yazıları