Siyah elbiseli adamların günü

Haberin Devamı

DÜNÜN ÖZETİ

28 Eylül 1978 sabahı Vatikan şok bir haberle uyandı. Birinci Jean Paul papalığa seçildikten sadece 33 gün sonra yatağında ölü bulunmuştu. Vatikan bürokrasisi bu ölümden sonra herkesin dikkatini çeken şeyler yapmıştı. Otopsiye izin verilmemişti. ÖlümününSiyah elbiseli adamların günü üzerinden 11 saat geçmeden mumyalama işlemi başlamıştı. Bu olay gözleri ilk defa ‘Kara Rahipler’ locasına çevirmişti.



Baylar...;Vatikan’ın üzerindeki kara örtüyü kaldırma zamanı


2013 yılının ağustos ayının ilk cumartesi sabahı, Vatikan’ın girişine bakan Casa Santa Maria’nın küçük süitinin ışığı, her zamanki gibi saat 04.30’da söndü.
77 yaşındaki adam, yardımcısı ışığı söndürdükten sonra duasını etti ve yatağa girdi. O gün Hıristiyanlık tarihinde yeni bir dönem başlayacaktı. 35 yıl öncesine gitti. Birinci Jean Paul tam 35 yıl önce yine bir ağustos ayında papa seçilmişti.
“Acaba benim başıma da aynı şey gelir mi” diye düşündü.
Bu soruyu hemen aklından sildi. Dinlenmeliydi. Çünkü gelen misafirlere söyleyeceği çok önemli şeyler vardı.
İlk siyah araba Vatikan’ın San Pietro Meydanı’na bakan arka kapısına yanaştığında gün yarılanmıştı. Bir görevli gelenleri tek tek alıp bahçeden geçirerek, arka taraftaki 5 katlı binaya götürdü.
Ziyaretçilere, başka kimlerin geleceği önceden söylenmemişti. O nedenle havada hafif bir stres seziliyordu. Alındıkları yer, binanın birinci katındaydı. Duvarlar dini tablolarla kaplıydı.
On beş dakikalık bir bekleyişten sonra kapı açıldı ve beyaz elbiseli bir adam gülerek içeri girdi.



Siyah elbiseli adamların günü

Haberin Devamı


‘KARA RAHİPLER’İN LANETİNİ VATİKAN ÜZERİNDEN KALDIRALIM


Siyah elbiseli adamların günü


Üzerinde basit beyaz bir cübbe vardı. Boynunda beş-altı tane haç dikkati çekiyordu.
Nazik bir şekilde “Oturunuz lütfen” dedi.
Siyah elbiseli adamların karşındaki insan Katolik dünyasının bir numaralı din adamı Papa Franciscus’tu...
“Sayın baylar, sizden tarihi bir görev yapmanızı istiyorum” diyerek söze başladı.
İtalyanca yaptığı konuşma, çok iyi bir tercüman tarafından simultane biçimde İngilizceye çevriliyordu.
Papa’nın karşısındaki insanlar, Batı dünyasının önde gelen çok önemli işadamlarıydı.
Aralarında Invesco şirketinin eski CEO’su Jean-Baptiste de Frannsu, Alman sigorta şirketi ERGO’nun en üst yöneticisi Jochen Messemer, eski Singapur Dışişleri Bakanı George Yeo, BBC’nin eski başkanı ve Hong Kong’un son İngiliz valisi Lord Christopher Patten gibi isimler vardı. Papa Franciscus, “Vatikan üzerindeki karanlık örtüyü kaldırmanın zamanı geldi” dedi.
İşadamlarından istediği şey, 1982 yılında Londra’da işlenen cinayetten beri Vatikan’ın üzerini örten karanlık örtüyü aralamaktı.


Siyah elbiseli adamların günü

Haberin Devamı


KONUŞURKEN YATAĞINDA ÖLÜ BULUNAN PAPA’YI HATIRLIYOR


O an yine Papa Birinci Jean Paul’ü hatırladı. Tam 35 yıl önce yine bir ağustos ayında papa seçilmişti. Kendisine hizmet eden rahibe bir sabah onu yatağında ölü bulduğunda, henüz 33 günlük papaydı.
Göreve geldiğinde verdiği ilk talimat, Vatikan’ın bankalar tarafından işletilen paralarının hesabının sorulmasıydı.
Papa Birinci Jean Paul, “Tanrı’nın bankacısı”nın kasasını açmaya kararlıydı.
Cesedini muayene eden doktor, kalp krizi demişti.
‘Kara Rahipler’in hikâyesi aslında o ani ölümle başlamıştı. Bundan 4 yıl sonra Vatikan bankerinin cesedi Londra’da bir köprüde asılı bulunduğunda gözler papanın ani ölümüne dönmüştü. İşte o günlerde bir gerçeği fark etmişlerdi. Papa’ya otopsi yapılmamıştı.
O yüzden “Gülen Papa” lakaplı Birinci Jean Paul’ün ölümü üzerindeki karanlık da bir türlü aydınlanmamıştı. Bazıları bütün bunların birer komplo teorisi olduğunu söylüyordu.

Haberin Devamı


DİLENCİLER TARİKATININ AZİZİ TANRI’NIN KASASINI AÇIYOR


Papa Franciscus, Vatikan üzerindeki bu tarihi şaibeyi kaldırmak için ilk adımı atıyordu. O yüzden Katolik inancının bütün kapalı kapılarını açmaya kesin kararlıydı.
Arkasındaki karanlık tarihi çok iyi biliyordu.
Otuz beş yıl boyunca “Tanrı’nın kasası”na dokunan herkes yanmıştı. ‘Kara Rahipler’in laneti Vatikan devletinin üzerinden hiç kalkmamıştı.
Ama Papa Franciscus ilginç bir kişilikti. Çok mütevazı bir insandı. Vatikan tarihinde “Dilenciler tarikatının azizi” olarak bilinen ve bütün hayatını kendi arzusuyla yoksulluk içinde geçiren Assisili Francesco’nun adını papalık unvanı olarak kullanan ilk papa olmuştu.
Papalara tahsis edilen büyük dairede değil, Casa Santa Marta denilen binada küçük bir süitte kalıyordu.
Öğle ve akşam yemeklerinde elinde tepsiyle sıraya girip tabldot alıyordu.
Salondaki işadamlarının hepsi onun kişiliğini çok iyi biliyorlardı. O yüzden sözlerinin samimiyeti üzerinde hiç kuşkuları yoktu.
Papalık kutsal bir mekandı. Dolayısıyla parasının da ekonomisinin de kutsal olması gerekirdi.
Hıristiyan dünyasının, en büyük ticari işletmesinin, yüzyıllardır kapalı tutulan kasaları ilk defa açılacaktı.

Haberin Devamı


SİYAH ELBİSELİLER TANRI’NIN MALİ KOZMİK ODASINA GİRİYOR


2013 yılının ağustos ayının ilk cumartesi günü, dünyadaki bütün dinlere örnek olacak bir devrim başlıyordu.
Siyah elbiseli adamların hepsi Katolik’ti ve Vatikan’ın üzerindeki kara örtüyü ve laneti kaldırmak için derhal işe giriştiler.
-Önce muhasebenin karakutusu açıldı. Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketlerinden KPMG, Vatikan’ın bütün hesaplarına el koydu ve o güne kadar defter usulü muhasebe yapan kadrolar işten uzaklaştırıldı.
-Sonra bir başka ünlü danışmanlık şirketi Ernst and Young devreye girdi.
Onların görevi Vatikan’ın iyi gelir kaynaklarırdan biri olan hatıra eşyası satış dükkânlarının yönetimine el koymaktı.
-Deloitte Touche, Vatikan Bankası’nın hesaplarını incelemeye başladı.
Artık “Tanrı’nın kasası”na müfettişler girmişti. “Tanrı’nın mali kozmik odası” açılıyordu.
-Dördüncü danışmanlık şirketi McKinsey, Vatikan’ın medya ilişkilerine girdi.
-Avustralyalı bir ağır sıklet boksörün oğlu olan Kardinal George Pell, Vatikan bütçesinin başına geçirildi.

Haberin Devamı


ROMA’NIN LOŞ KULİSLERİNDEN GELEN KAPKARA FISILTILAR


Vatikan’a arka kapıdan giren kara elbiseli adamlar, bir zamanlar oralara hep ön kapıdan giren ‘Kara Rahipler’i evlerine göndermişti. Artık Kutsal Deniz’in suları temizlenmeye başlamıştı.
Artık Kutsal Deniz’e temiz para akıyordu.
Ama Kutsal Deniz’in bankerlere, mafyaya ve siyasetçilere para akıtan musluğu kapatılmıştı.
O yüzden Roma’nın loş kulislerinde şu soru sorulmaya başlanmıştı:
Casa Santa Marta’nın mütevazı süitinin her gece saat 04.30’da sönen ışıkları daha ne kadar yanmaya devam edecek...
“Dilenciler tarikatının papası” daha kaç sabah yatağında huzur içinde uyanabilecekti.
Herkes biliyordu ki, burası Borjiyaların ülkesiydi...


Paranın bütün ayak izleri Kutsal Deniz’e götürüyor

-SİYAH elbiseli adamların ortaya çıkardığı ilk gerçek şuydu. Vatikan ne kadar parası olduğunu, ne kadar malı bulunduğunu, elindeki değerlerin toplamının ne olduğunu bilmiyordu.
Takip ettikleri para onları hep ‘Kutsal Deniz’ denilen resmi adıyla “Diyanet İşleri Enstitüsü”ne götürüyordu.
Parasal varlığın ilk tohumu, İtalyan hükümetinin 1929’da verdiği 92 milyon dolarla atılmıştı. Vatikan’ın elinde 920 milyon dolarlık stok vardı. Bunlar hisse senetleri ve altından oluşuyordu. Amerikan hazinesinde depozit olarak duran altın rezervinin değeri 50 milyon dolar civarındaydı. Vatikan, sermaye piyasası ve çeşitli hükümet kâğıtlarından yılda 15 ile 25 milyon dolar arasında gelir elde ediyordu.

1 milyon dolarlık evde oturan kardinal


VATİKAN gerçek bir gayrimenkul milyarderiydi. Elindeki varlıkların değeri 1.4 milyar dolar civarındaydı. Roma’nın en kıymetli semtlerinde 2 bine yakın konutu vardı. Bunların çoğu Vatikan’ın etrafında ve Trastevere gibi çok değerli semtlerdeydi.
Sorun şuradaydı. Bu binaların çoğu rahipler ve Vatikan çalışanları tarafından kiralanmıştı. Bu kişiler komik sayılacak küçük paralar ödüyordu. Siyah elbiseli adamlar bir kardinal ve papazın 20 daireyi çok düşük fiyatla kiraladığını ortaya çıkarmıştı.
Bunlar normal kiraya verilse yılda 1 milyon dolar gelir getirebilecekti.


Dünyanın en küçük devleti en süper gücü


VATİKAN, toplam alanı 44 dönümlük arazisi olan dünyanın en küçük devleti. New York’un Central Park’ının sekizde biri kadar bir alana sahip. Etrafı 12 metrelik duvarlarla çevrili. Papa tarafından yönetilen tamamen bağımsız bir devlet statüsüne sahip. Devletin sadece 837 vatandaşı var. Düzenleyici hiçbir kuralı yok. Papalar dünyanın en güçlü monarkları olarak kabul ediliyor.Papa isterse kanun çıkarabiliyor, istediği kişiyi istediği yere atayabiliyor, bölümler açıp
bölümler kapatabiliyor. Vatikan’ın gelirlerini istediği biçimde harcama yetkisine sahip.


NOT

Bu dizideki bilgileri, bu olaylar hakkında yazılan kitaplardan, makale ve mülakatlardan derledim. Ayrıca 2 film seyrettim. Vatikan hakkındaki bilgileri Fortune dergisinin harika ‘Vatican’ kapak sayısından aldım.
Her zaman olduğu gibi kurgu ve senaryo bana ait.

SON...

Yazarın Tüm Yazıları